13

464 97 106
                                    

Birkaç dakikadır uyanıktım fakat gözlerimi açamıyordum. Bedenimdeki yorgunluk öylesine ağırdı ki, saatlerce uyusam anca kendime gelebilirim gibi.

Biraz düşündüm, olanları hatırladım. Her şey zihnimde canlanınca panikle gözlerimi açtım. Dün gece Felix ve ben...

Hemen yanıma baktım, yoktu. Beraber uyuduğumuza emindim hatta üşüdüğüm için bana gömleğini giydirip sıkıca sarılmıştı. Onun kolları arasında rahat bir uyku çekmiştim. Ama sabah olur olmaz gitmişti ya da belki gece uyanıp da gitmişti, bilmiyorum. Aslında umarım gece gitmiştir çünkü diğerleri eve geldiğinde bizi öyle görmelerini istemem. Ama Ryujin'in yatağının boş hatta hiç bozulmamış olduğunu görünce bir şeyleri tahmin edebiliyordum.

Bizi öyle görüp sırıtan ve sadece pijamalarını alıp çıkan Ryujin canlandı gözümde, olası bir durumdu. Umarım sadece o görmüştür...

Kendimi zorlayarak yataktan kalkıp dolabıma ilerledim ve iç çamaşırı ile kıyafetlerimi alıp odadan sessizce çıktım. Salonda kimse yoktu neyse ki. Hemen banyoya girdim. Şu an tek ihtiyacım olan sıcak bir duştu.

Duştan sonra saçlarımı kurutmaya üşenip odama döndüm ve yatağımın çarşaflarını toplayıp makineye attım, Ryujin'in elbisesini de kuru temizlemeye vermek için kapının arkasına astıktan sonra temiz yatağıma oturdum ve telefonuma baktım. Hava durumu dışında bir bildirim olmadığını görünce derin bir iç çektim. Bir ihtimal bana neden gittiğine dair mesaj atmıştır diye düşünmüştüm. Ama yüz yüze konuşmak daha iyiydi sanırım.

Salondan sesler gelince oraya kulak kesildim.

"Aşk olsun hyung ya, niye benim yanımda yatmadın? Bu evde sadece iki yatak varken koyun koyuna yatıyorduk, unuttun mu?" bu Jisung'ın sesiydi.

"Ayı gibi horluyorsun Jisung, ayrıca üstüne kadın parfümü sinmişti midem bulandı!"

"Ne?! İftira atma lan! Ben asla horlamam. Hem Ryeong'ın parfümü de mis gibi kokuyordu."

"Nereden biliyorsun? Kendini uyurken dinledin mi?"

"Onu nasıl yapayım a*ına koyayım?"

Saçma muhabbetlerine katılmak istediğim için değil ama Felix'i merak ettiğim için odamdan çıkıp yanlarına gittim. Jisung beni gördüğü anda pis pis sırıtınca her şeyi bildiklerini anlayıp utanç dudaklarımı ıslatarak, "Günaydın." diye mırıldandım.

"Oo prenses? Daha uyursun diye düşünmüştük."

Min Ho koltukta yattığını belli eden battaniyeyi katlarken Jisung'ın ayağına tekme attı, "Utandırmasana lan kızı."

"Benden mi utanacak, ben onun kardeşiyim be!" diyerek bana döndü, "Değil mi noona?"

Noona mı?

"Benden bir yaş büyüksün Jisung."

Gözlerini devirdi, "Konu bu mu şu anda?" sırıtarak koluma girdi, "Dün gece yanımızdan erken ayrıldınız? N'aptınız, hm?"

Oh, odaya gelip görmemişler en azından.

"Felix nerede?"

"Sabah erkenden kalkıp duş aldı sonra da markete gittiler Alex hyung ile birlikte, kahvaltılık bir şeyler alacaklarmış."

Kaşlarımı çatarken Jisung'ın kolundan çıktım. Kahvaltılık mı? Dün geceden sonra uyanır uyanmaz ilk düşündüğü şey kahvaltı yapmak mıydı gerçekten? Gece uyanıp kendi odasına gitmediğini de Min Ho'nun burada uyumasından anlamıştım. Çünkü Ryujin Alex'in yanında uyumuş, Min Ho ise Jisung ile aynı odada kalmayı tercih etmeyerek salona geçmişti.

Bad Ideas | Lee FelixHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin