"Yolcu Girişi" yazan tabelanın birkaç metre ilerisinde bekleyen dörtlü, gelen yolculara dikkatle bakıyor, Lee Felix'i arıyorlardı. Onu ilk gören Seungmin olmuştu, "Geliyor." diye heyecanla Felix'i işaret etti. Chan, Hyunjin ve Jeong In de aynı yöne baktılar, elinde mavi valizi ile kendilerine yaklaşan çocuğa gülümsediler.Felix üç yılda biraz değişmişti. Artık o Disney prenslerini andıran sarı saçları yoktu, siyaha boyatmıştı. Boyu biraz uzamış, vücudu yapılanmıştı. Keskin yüz hatları hala aynıydı ama her açıdan olgunlaştığı belliydi. Avustralya güneşi altında hafif bronzlaşmıştı, çilleri yerini korumaya devam ediyordu.
"Dostum, cidden!" Chan gülerek ona sarılırken Felix de valizini bırakıp sarılışına karşılık verdi. Ardından diğerleriyle de sarılıp selamlaştı.
"Oğlum yakıyorsun lan, Avustralya sana yaramış." diyen Hyunjin'e yarım ağız gülümsedi Felix, "Birkaç ay önce tatile geldiğinde sıcaktan şikayet ediyordun?"
"Eh, oraların sıcağı da hiç çekilmiyor ama." diyerek kendini savundu Hyunjin. Birkaç ay önce izin günlerini birleştirip Felix'i görmek ve güzel bir tatil yapmak için Avustralya'ya gitmişti. En sıcak mevsimde gittiği için bol bol şikayet etmiş ve havuzdan çıkmamıştı. Ama Kore'ye döndüğünde diğerlerine Avustralya'yı çokça övmüştü.
"Temelli olmasa da uzun bir süre için dönmene çok sevindim, belki bu süreç içerisinde fikrini değiştirmeyi başarırız?" demiş ve göz kırpmıştı Seungmin. Felix buruk bir tebessüm ile kafasını iki yana salladı, "Zannetmiyorum ama buradaki günlerimi güzel kullanacağım."
Chan onun omzunu patpatladı, "Tamam tamam, yemekte konuşuruz bunları. Kore yemeklerini özlemişsindir."
"Deli gibi hem de!"
Dörtlü, kahkahalar eşliğinde hava limanından ayrıldı.
Yemek boyunca sadece Felix'in Avustralya'daki günlerinden konuştular. Artık hem ailesi ile birlikte yaşadığı hem de doğup büyüdüğü yere kavuştuğu için meslek hayatında daha başarılı olduğu belliydi. Öyle ki Güney Kore'de merkez amiri iken Avustralya'da rütbesi yükselmişti. Normal hayatında büyük bir eksik olsa da iş hayatı mükemmel ilerliyordu.
Yemekten sonra içki faslı geldiğinde gençlerin o mutluluk kahkahaları azalmış, gülüşleri solmuştu. Çünkü asıl mevzuya gelmişlerdi: Felix'in neden üç yıl sonra geri döndüğüne...
Chan derin bir iç çekti, "Felix, üç sene geçti üzerinden. Sence de vazgeçmenin zamanı gelmedi mi? Bırak artık, hayatına bak."
Felix, bardağını hafif hafif elinde sallarken bakışlarını Chan'a çıkardı. Hyunjin ile Seungmin'in de böyle düşündükleri belliydi, hiçbiri Felix ile aynı fikirde değillerdi bu konuda.
"Bunu defalarca konuştuk Chan, vazgeçmeyeceğimi biliyorsun. Benim hayatım o."
Hyunjin, "Ya onu bulduğunda hayal kırıklığına uğrarsan? Belki de kendine yeni bir hayat kurmuştur senin aksine, sonra pişman olma."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Bad Ideas | Lee Felix
Fanfiction+15 "Sorgusuz sualsiz birine güvenmek istiyorsan, aynaya bak. Çünkü bu hayatta bir tek kendine güvenebilirsin; tabii eğer kendini de kandırmıyorsan..." 22.03.2024 ©adoyyakli