4890 kelimelik bir bölümdür, rahatça okuyabileceğiniz bir ortama geçmenizi tavsiye ederim :)) ฅ՞•ﻌ•՞ฅ
°
İşten yorgun argın dönmüş, eve girdiğimiz gibi kendimi koltuğa atmıştım. Shining Luna'nın bu kadar popüler bir kafe olması biz zavallı garsonlar için iyi değildi. Tamam bu durum maaşımıza yansıyordu ama birkaç banknot için yüzlerce bulaşık yıkamayı sevecek değilim. Ellerimiz mahvolmuştu.
Ryujin benden beter bir şekilde sızlanarak ceketini ve çantasını bir kenara attı, "Yeter! Yeter ben istifa ediyorum ya! Ellerimin haline bak, buruş buruş oldu!"
"Çıkmayı aklından bile geçirme, paraya ihtiyacımız var ve ben o kafeyi tek başıma idare edemem."
"Sen de çık o zaman."
"Paraya ihtiyacımız olduğunu tekrar hatırlatmama gerek var mı?"
Ryujin ağlar gibi ses çıkarıp ayaklarını yere vurdu, "Bıktım ya! Eskiden bir bardak bile taşımazdım, etrafım hizmetçilerle doluydu benim. Bu ani değişiklik bana fazla değil mi Tanrım?"
Böyle söylüyordu ama onu çok seven ve her daim kapısı açık olan amcasının veya dedesinin yanına gitme şansı olduğu halde bizimle yaşıyordu. Amcası da yengesi de yıllarca onu yanlarına almak için uğraşmış ama Ryujin kesin bir dille reddetmişti. Oysaki eski hayatı kadar lüks bir yaşamı olabilirdi onlarla. Ama buradan ayrılmamakta kararlıydı. Elbette bunun tek sebebi Alex değildi. Ryujin için her birimizin ne kadar değerli olduğunu biliyordum, bizi bırakmak istemiyordu. Tek hayali bizimle yurt dışına kaçmaktı. İstese amcasından aldığı parayla herhangi bir ülkeye gidebilirdi.
Yapmıyordu. İşte bu yüzden Shin Ryujin gerçek dostum, dostumuzdu.
Bu düşüncelerle elimde olmadan ona bakarak tebessüm ediyordum ki bana bakıp kaşlarını çattı, "Ne oldu be?"
Gülerek kafamı iki yana salladım, "Hiç."
"Ay Abel anlamıyorum seni, nasıl bu durumda bile gülebilirsin? Ayaklarımızı uzatıp hizmetçiden alkolsüz kokteylimizi istemek varken millete çay çorba servisi yapıyoruz ama sen hala mutlusun!"
Ben cevap veremeden odasından çıkıp gelen Alex konuşmuştu benim yerime, "Sanırım yakında o hizmetçili hayatına kavuşacaksın."
İkimiz de anlamayarak ona bakarken Alex, Ryujin'in yanına oturdu.
"Ne demek istiyorsun?" diye sordu Ryujin. Alex derin bir nefes aldı.
"Annen... Bu sabah hapisten çıkmış, şartlı tahliye ile."
Gözlerim kocaman açılırken Ryujin'e baktım. Tepkisini görmek için başımı biraz uzatıp yüzünü görmeye çalıştım ama herhangi bir mimik yoktu suratında. Sadece kaşları hafif çatılmıştı. Bu hiç iyi bir haber değildi onun için, yani sanırım.
"Sen nereden öğrendin?"
"Deden burada yaşadığını biliyormuş, seni bir süredir takip ettirmiş. O gün bardan çıkarken de ikimizi görmüş. Bana ulaştı, durumu anlattı ve seninle konuşmak istediğini söyledi. Numarasını bıraktı hatta." cebinden bir kağıt çıkarıp Ryujin'in bacağının üstüne bıraktı.
Ryujin dolu gözlerle kağıda bakarken kalbim sızlamıştı onun için. Annesinin tahliyesi, dedesinin bunca zamandır onu takip ettiriyor olması... Her şey üst üste gelmişti.
Aklıma takılan şeyle Alex'e döndüm, "Ryujin'i takip ettiriyorsa yaptığımız işlerden de haberi vardır o zaman?"
Olumsuz anlamda kafa salladı Alex, "Bilmiyor. Peşine taktığı adam sadece bu eve girip çıktığını ve çalıştığınız kafeyi görmüş. Yine de onu fark etmediğimiz için kendime çok kızıyorum, her şey ortaya çıkabilirdi."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Bad Ideas | Lee Felix
Fanfiction+15 "Sorgusuz sualsiz birine güvenmek istiyorsan, aynaya bak. Çünkü bu hayatta bir tek kendine güvenebilirsin; tabii eğer kendini de kandırmıyorsan..." 22.03.2024 ©adoyyakli