Çöpleri bir poşete koyup konteynera attıktan sonra Felix ile arabaya bindik, hava soğumaya başlamıştı ve artık eve dönmemiz gerekiyordu. Gün batımını izlemiş ve birkaç fotoğraf çekmiştik. Felix'in dediği gibi anın tadını çıkarmak istiyordum, bu yüzden Ashwell konusunda başka bir şey söylemedim. Ama bu hapse girmesine göz yumacağım anlamına asla gelmiyordu. Ne yapıp edip onu vazgeçirecek ya da Ashwell'i öldürmemesi için başka bir yol bulacaktım.
Yola devam ederken Jisung'dan gelen mesaj üzerine bir marketin önünde durduk. Eve birkaç şey lazımmış, Jisung liste atmıştı. Listenin yarısı gerçekten gerekli şeyler olsa da geri kalanı sürpriz yumurtadan oluşuyordu, bu da listeyi Jisung'ın yaptığını belli ediyordu zaten.
hayatımın aşkı
Diş macunu
Bulaşık deterjanı
Üçlü bulaşık süngeri
Çakmak (hani şu uzun olanlardan çünkü ocağı yakarken elim yanıyor)
Süt
Sürpriz yumurta
Sürpriz yumurta
Sürpriz yumurta
Sürpriz yumurta
Ve son olarak sürpriz yumurtaGeç kalmayın~
Önce kendini rehberime hayatımın aşkı diye kaydetmesine güldüm çünkü birkaç gün öncesine kadar ismi jisung oppam<<<3 gibi bir şeydi. Canı sıkıldıkça rehberimde adını güncelliyor salak. Sonrasında da listeye güldüm, çakmağı bile kendi keyfine göre istiyordu.
Felix ile markete girdik, listedekileri aldıktan sonra arabaya döndük. Ben poşetleri arka koltuğa yerleştirirken Felix öne geçmişti, tüm poşetleri koyduktan sonra ben de öne bindim ve kapıyı kapattım. O esnada Felix'in direksiyonu sıkıca kavradığını ama arabayı çalıştırmadığını fark edince gözlerimi yüzüne çıkardım.
Bir noktaya sabitlenmiş bakışlarından öfke püskürüyordu adeta. Kaşları çatık, çenesini sıkmış. Merakla onun baktığı yere baktım ve anında içime bir endişe doldu.
"Felix hayır."
Nefes alış verişinden bile siniri anlaşılırken birden gaza bastı.
"Felix yapma lütfen yapma!" hemen emniyet kemerimi takmaya çalışırken bir elimi torpidoya yasladım ve diğeriyle de tutacağa tutundum, "Felix dur!!"
Ben çığlık atarken o son hız sürüyordu. Eve dönerken Ashwell'i bir restoranın kapısının önünde göreceğimizi bilseydim o banktan asla kalkmazdım.
Felix onun üstüne doğru sürmeye devam ederken Ashwell arabasına ilerliyordu. Tam her şeyin bittiğini düşündüğüm anda Felix'in frene basması ile öne doğru savruldum. Kemeri takmayı beceremediğim için kafamı torpidoya çarpmam kaçınılmaz olmuştu.
Tanrım... Ucuz kurtulduk.
Derin derin nefesler alırken kafamı kaldırıp Ashwell'e baktım. Şükürler olsun ki bizi fark etmemişti. Süratle üzerine gelen arabayı fark etmeyecek kadar kör olduğu için ona acıyorum gerçekten. Felix'e döndüm, iki eliyle de direksiyonu sımsıkı tutuyordu ve gözleri kapalı nefesler alıyordu. Açıp bana baktığında panikle direksiyonu bırakıp yüzümü kavradı bana dönerken.
"Abel, başın..."
Alnımın kenarında büyük bir ağrı hissediyordum, yaralandığını tahmin etmiştim ama şu an umurumda olan şey bu değildi. Felix mahçup ve endişeli ifadesiyle bakarken gözlerinin dolu olduğunu görmek benim için her şeyden önemliydi. Onu böyle görmekten hiç hoşlanmamıştım. Yaklaşıp alnıma art arda öpücükler bıraktıktan sonra yanağımdan da öptü ve bana sımsıkı sarıldı.
"Özür dilerim Abel, çok özür dilerim. Sana zarar vermek istememiştim, lütfen beni affet."
Ellerimi sırtına götürüp sıvazladım, "Sorun değil."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Bad Ideas | Lee Felix
Fanfiction+15 "Sorgusuz sualsiz birine güvenmek istiyorsan, aynaya bak. Çünkü bu hayatta bir tek kendine güvenebilirsin; tabii eğer kendini de kandırmıyorsan..." 22.03.2024 ©adoyyakli