Liam spor arabasıyla tam önümde durduğunda kampüs otoparkından yeni çıkıyordum. Sağ ön cam açılırken kafamı eğdim.
"Sevgilim, derse girmeyip tekneye geçebiliriz?" Dedi Liam. Gülerek kafamı iki yana salladım.
"Bayan Kamen'ın dersi. Ekonomi derslerini kaçıramam biliyorsun. Sınavlarında zorlanıyoruz."
"Ama Ve, seni çok özledim." Senelerdir benimle beraber olan erkek arkadaşıma baktım, bedenimi dikleştirdiğimde ofladı ve gaza basarak otoparka giriş yaptı. Olduğum yerde dikilerek onu bekledim. Gelip beni buradan alacak sınıfa beraber çıkacaktık son üç senedir olduğu gibi. Bir süre sonra yanıma geldi. Elindeki telefonu ve elektronik sigarasını bana uzattı.
Onları elinden alıp omuzumdaki çantama attım. Uzanıp büyük kollarını belime doladı ve dudaklarını dudaklarıma bastırdı.
Kısa bir öpücük sonrası beraber yürümeye başlamıştık. Liam elimi sıkı sıkı tutuyordu. Fakülteye girdik, etrafıma bakınırken, çevresini öğrenciler sarmış olan Megan'ı gördüm. Bana doğru bakıyordu. Ona samimi bir gülümseme gönderdiğimde önüne dönmüştü.
Neden bana gülümseyerek karşılık vermemişti ki? En son görüştüğümüz gece, -Mersey'i okuldan aldığımız günün gecesi- her şeyi olduğu gibi bırakmamız gerektiğine karar vermiştik. Bir sorun olursa ona göre düşünecektik...
Amfiye girip ortalarda bir yer bulup oturmuştuk Liam ile. Okulda ya da genel olarak hayatta çok fazla arkadaşım yoktu. Hatta hiç yoktu. Benim sosyal çevrem Liam'ın arkadaş çevresinden oluşuyordu. O insanlarla da genelde Liam olmadan bir araya gelmiyordum. Şimdiye kadar bu yalnızlık beni rahatsız etmiyordu. Ama dün gece Megan benim aktif bir insan olduğumu düşündüğünde ve ona aslında durumun bu şekilde olmadığını açıklayamadığımda rahatsız olmuştum. Amfi kalabalıklaşıp sesi yükseldiğinde Liam elini çantama atıp telefonunu aldı. Ben de çantamdan laptobumu çıkarttım.
O sırada Megan sınıfa girip amfinin ana giriş kapısını kapattı.
"Günaydın arkadaşlar." Dedi gür bir sesle. Gözlerimi laptop ekranından ayırıp sınıfa giren profesörü incelemeye başladım.
Önceki günün resmiliğinin aksine canlı, soft bir mavi elbise giymişti üzerine, altında klasik stilettolar ve omuzunda siyah bir Prada çantası vardı. Elinde ise bir kaç kitap...
Slaytını açarken gözleri tüm sınıf üzerinde gezindi ve öndeki bir kaç öğrencinin bireysel gündelik sorularını cevaplandırdı. Liam'a dahi bakmıştı. Ama benimle göz göze gelmemişti.
Geçen gece beni saatlerce becermemiş, bir o kadar uzun süre kucağında benimle oynaşmamış, sabahın köründe yorgun argın onun evinden ayrılmamışım gibi benimle göz göze dahi gelmemişti. Derin bir nefes aldım.
"Bugün o çok sevdiğiniz ülkelerin krizleri konusuna giriş yapacağız. Dikkatinizi bana verin lütfen her gencin bilmesi gereken tarihi bilgiler bunlar."
Girişini yapmaya başladığında gözlerimi laptoptan ayırdım Liam oyun oynamaya başlamıştı. Liam'ın sert omuzuna doğru yaslanıp Megan'ı izlemeye başladım.
Hâlâ koca sınıfta herkese tek tek bakıyordu. Ben hariç. Slayt sayfalarını tane tane açıklaya açıklaya geçerken büyük kara tahtaya notlar alıyordu.
Tarihsel kronoloji ile yazdığı ülke krizlerini anahtar kelimeleriyle kara tahtaya geçerken elinde tuttuğu silgisini düşürdü. Silgiyi almak için dizleri üzerinde eğilmek yerine direkt belini kırmıştı ve size yemin ederim o iki saniye benim için dakikalar sürmüştü.
Elime telefonumu aldım. Liam'a kısa bir göz attım oynadığı oyuna kendini kaptırmıştı. Megan'ın sohbetine girdim.
Siktiğimin elbisesi o kadar dar ki seni yeniden arzulamama sebep oluyor.
Mesajı yolladıktan sonra telefonu yeniden masama bırakıp Megan'ı izlemeye döndüm. Sıraya bıraktığı telefonu titreyince özür dileyerek telefonu eline aldı. Mesajı okuduktan sonra kafasını kaldırdı.
Gözleri direkt beni bulmuştu. Tüm ders boyunca ilk kez. Kimseye bakmadan direkt bana bakmıştı. Meydan okurcasına gözlerimi kısmadan çatık kaşlarla ona bakıyordum. Kısa bir süre bana baktı.
"Şu ana kadar anlattıklarımdan sorusu olan var mı?" İnce parmaklarını klavyede gezdiriyordu o sırada. Telefonumu elime aldım.
Odama geç.
Mesajı kısa ve netti. Soru soran bir çocuğun sorusunu cevaplamak için önceki slaytlara geri döndü. Liam'a döndüm.
"Öğrenci işlerine gidip dönem sınavları için dilekçe bırakmam gerekiyor. Ben işimi halletsem de akşam sana gelsem nasıl olur?" Liam gözlerini kısa süreliğine ekrandan ayırdı.
"Olur, kaç gibi gelirsin?"
"Bilmem 8-9 uygun mu?"
"Evet o zaman dersten sonra direkt antrenmana gideceğim. Bana gelmene yakın saatlerde de antrenmandan çıkmış olurum." Kafa salladım. O sırada Megan dersin bittiğine dair bir şeyler söylemişti.
Ayağa kalktım. Liam'ın üzerine doğru uzanıp çenesini kavradım. Dudaklarına kısa bir öpücük bıraktım.
"Akşam görüşürüz o zaman."
"Görüşürüz." Oyununa geri döndü. Oyunu bitene dek amfiden ayrılmayacaktı. Her seferinde yaptığı gibi.
Sınıf dağılıyor Megan da ders notlarını toparlıyordu. İnsan kalabalığıyla beraber sınıftan çıktım. Megan'ın odasının olduğu tarafa geçtim. Etrafımda hiç kimse yoktu.
Odasına girip arkamdan kapıyı kapattım ve Megan'ı beklemeye koyuldum.
#Kalbidengem
Evet pazarları resmi yeni bölüm günü yaptığımıza göre, buyurun yorumlarda buluşalım. 18.bölüm yine felfena 💦
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ayın Çıplak Günü (GxG) +18
Romance+18 GirlxGirl kurgudur. Kurallar belli, elli oda, yüz kişi. Elli kırmızı, elli mavi bileklik. Karanlık bir salon. İşte Ayın Çıplak Günü partisinin özeti. #KalbiDengem