"SELİN'İN ANLATIŞIYLA"
Hızlıca valizimi toplayıp apartman'a ayrıldığımda taksi önümden geçiyordu. Elimle işaret yaptığımda durdu. Arabadan adam indiğinde bagaja valizimi koydu, arabaya bindim ve taksici'de bindi. "Havalimanı'na" Başını sallayıp arabayı çalıştırdı. Tam bir yıl sonra İstanbula adım atıcaktım. Bir kaç dakika sonra havalimanı' na vardığımda parayı verip bagajdan valizimi aldım. Hızlı adımlarla havalimanı'na girdim. biletimi alıp valizimi teslim ettim. Uçağın kalkmasına 15 dakika vardı. Uçak pistine doğru ilerlediğim' de siyah saçlı zayıf kadın hostes bana gülümsüyordu. Gülümsemesi'e karşılık verip uçağa bindiğim'de etrafa baktım. "Biletinizi alabilirmiyim?" Başımı sallayıp bileti uzattım, hostes inceledi. Eliyle ilerlemem için işaret yaptığında gülümseyip ilerledim. Koltuğu gösterdiğinde cam kenarıydı. Hemen oturup camdan dışarıyı izledim..
Uçağın kalkmasına saniyeler kalmıştı. Uçak haraket etmeye başladığında heyecanlandım. Uçak havaya kalktı ve karnımda gıdıklanma başladı. Gülümsedim , yerden ayaklarım kesildiğinde hostes bilgiler vermeye başladı. Pek umurumda değildi camdan dışarıya baktım. Dağların üstündeydik çok güzel görünüyordu. Çantam'dan kulaklığımı çıkartıp müzik dinlemeye başladım. Şarkı şöyle başlıyordu : " Geceler boyu sesine uyandım, Sen sandım ellere uzandım"
Yüzümde hafif gülümsemeyle uyuya kaldım.Bir el omzuma dokunduğun'da yerimden sıçradım. Hostes bana bakıyordu, Etrafa bakındım uçak durmuştu. Hiç kimse yoktu, ayağa kalkıp hostes'e gülümseyip uçaktan indim. Bovulumu aldığımda havalimanın'dan çıktım. Etrafa baktığımda taksi tam karşımdan geçiyordu. Elimle işaret ettim ve durdu, arabadan inip Bovulumu bagaja koyduğunda arabaya bindim. Taksici'de bindiğinde telefon'dan konumu gösterdim. Arabayı çalıştırdığında havalimanın'dan uzaklaştık. Ji-woo 'yu aradığımda hemen açtı. "Efendim" camdan dışarıyı izledim. "Ji-woo hala hastanedesiniz değil mi?" Ji-woo boğazını temizledi. "Geldin mi?" Sorusuna cevap vermedim. "Hastanedesiniz değil mi?" kaşlarım çatıldı. "Evet" cevap vermeden telefonu kapattığımda dışarıyı izlemeye devam ettim. Derin nefes verdiğim'de İstanbul'a tekrar dönmeyeceğime dair yeminler etmiştim. Yeminlerimin hepsi boştu, anneme bakıp geri İzmir'e dönücektim. Sadece kısa bir süre burda kalıcam. Hastane'ye vardığımızda parayı verip bagajdan bovulumu aldım. Hızlıca Hastane'ye girdiğim'de asansör'e bindim. Vücudum titriyordu, nedeni'ni bilmiyordum. Asansör'den indiğimde Annemin kaldığı odaya doğru ilerledim. Kapıyı açtığımda
Ji-woo bana baktı. Bütün vücudumu inceledi gözlerim Anneme döndüğümde yatakta yatıyordu. Zayıflamıştı hemde çok. Kolunda serum vardı. Bovulumu bırakıp hızlı adımlarla Anneme doğru ilerledim sıkıca sarıldım. "Selin, Kızım" gözlerim yaşlar süzüldü. "Anne, özür dilerim"
Sessizce ağlıyordum. "Neden gittin?"
Geriye çekildiğimde akan yaşları sildim. "Gitmem gerekiyordu anne"
Annem 'de beni inceledi. "Zayıflamışsın" Başımı art arda salladım Ji-woo' ya baktım. Ters ters bakıyordu bana sinirliydi. Hafif gülümsediğimde bana göz devirdi. Anne'min kolunu ovalayıp Ji-woo'ya kapıyı işaret ettim. Ne dediğimi anlayınca kollarını beline dolayıp odadan çıktı. "Anne, ben hemen gelicem" Başını salladığında odadan çıktım. Ji-woo sinirle bana bakıyordu. "Ji-woo, yapma ama böyle" sinirle gülümsedi. " Selin tam bir yıl oldu. Senden haber bile alamadık, öldün sandık" gözlerim açıldı. "Abartma" sinirle öne gelen saçlarını arkaya itti. "Abartmıyorum" hızlıca Ji-woo'yu kendime çektiğimde sıkıca sarıldım. İlk başta Ji-woo sarılmadı ama sonra'dan kollarını belime doladı. Kokusunu içime çektim. "Özür dilerim" kendimi geri çekip gülümsedim. Koluma hafifi vurdu , "Sinirlenemiyorum sana" güldüğümde çok susadığımı fark ettim. 'Ji-woo sen annemin yanında kalsan bende bir su alıp geleyim " Başını salladı, gülümseyip merdivenlerden aşağı indim. Kantine vardığımda cebimden para çıkardım. Kadın bana baktı," Bir su lütfen" kadın arkamda' ki kişiye baktı."Siz ne alırsınız?" kısa süre cevap vermedi. "Su alıyım" bu ses Yağız'ın sesiydi. Nefesim kesildi. Kalbim yerinden çıkıcaktı. Bir yıl sonra sesini duymuştum. Vücudum tir tir titriyordu. Kadın suyu uzattığında suyu hızlıca alıp Yağız'a bakmadan kantinden koşar adımlarla ayrıldım. Yağız'ın burda ne işi vardı? Arkamdan adım sesleri geliyordu, beni takip ediyordu. Hızlıca merdivenlerden çıktığımda bir el kolumu kavradı. Hızlıca arkamı döndüm ela gözleriyle karşılaştım. Hüzünle bana bakıyordu. Oda benim gibi zayıflamıştı. Elmacık kemikleri belirgindi, kolumu sertçe çektiğimde arkamı dönüp merdivenlerden çıktım. Arkamdan seslendi. "Selin" Bir yıl sonra adımı onun ağızından duymak beni mutlu etmişti. Ama bu mutluluk kısa sürdü. Sertçe Yağıza döndüm. "Ne istiyorsun?" bana yaklaştı. "Sadece konuşmak istiyorum" hafif gülümsedim. "Sana tam bir yıl önce demiştim Sakın karşıma çıkma, adımı bile ağzına alma demiştim" adımları durdu. Gözlerinden beni ne kadar özlediği belliydi. Bir basamak daha yukarı çıktığımda üstten Yağız'a baktım. "Selin, lütfen" Başımı olumsuz anlamda salladım. Ne kadar öfkeli durmaya çalışsamda içimdeki aşk bunu engelliyordu. "Yağız, konuşmak istemiyorum. Lütfen artık karşıma çıkma" hızlıca merdivenlerden çıktığımda gözümden yaş süzüldü. Birdaha onu affedemezdim, annemin kaldığı odaya vardığımda gözlerimden akan yaşları sildim. Kapıyı açıp içeri girdim. Annem uyuyordu, Ji-woo başında bekliyordu. Beni fark etti ve gülümsedi. "Ji-woo, annemin yanında beklediğin için teşekkür ederim" sandalye'den ayağa kalktı. "Rica ederim" karşılıklı gülümserken odanın kapısı açıldı. İçeriğe doktor girdiğinde elinde dosya vardı. Doktor'a yaklaştım, "Merhaba, iyi haberlerle geldim. Bugün Müjde Hanımı taburcu ediyoruz" gülümseyerek Ji-woo'ya baktığımda sıkıca bana sarıldı. Kendimi Ji-woo'dan çektiğimde Doktor'a başımı salladım. Doktor gülümseyerek odadan çıktı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Aşkın Karanlık Yüzü
RomanceBabası tarafından görev alan Yağız, istemeyerek bir adamı öldürmesi istenir, bir kıza aşık olur ama bilmiyorki öldürdüğü adamın kızıdır bu gizli görev para için miydi yoksa aşk mı?