Saat 21:00 olmuştu. Tam hazır değildim. Elbisenin altına ayakkabı bulamıyordum. Tam o an telefonum çaldı. Dolabın içindeki karmaşıktan kurtulup telefonumu aldım arayan Yağızdı
"Kahretsin!" sinirle açtık telefonu
"Efendim Yağız"
"Seni bekliyorum"
"2 dakikaya geliyorum"
"Tamam" Telefonu kapattım en sonunda Bi topuklu ayakkabı seçtim siyah ipli topuklu ayakkabıyı giydim. Ve odadan çıktım. Gizli bir şekilde evden çıktım ve Yağız arabaya yaslanmış bir şekilde bekliyordu çok güzel giyinmişti. Simsiyahtı çok uyumlu duruyorduk. Altında siyah bol pantolon üstünde siyah boğazlı kazağı ve Bi üstünedede siyah ceket vardı. Saçları dağınıktı. Beni görünce gülümsedi bende gülümsedim.
"Çok güzelsin" çok utanmıştım. Utandığımı anlıyacak olacak ki gülümsedi. "Tamam, Tamam bişey demedim utanma" hafif elimle vurdum. Yolcu koltuğuna oturdum. Benle beraber oda arabaya bindi ve gaza bastı. Yağıza baktım
"Nasılsın" diye sordum. Bi bana bakıyordu birde yola bakıyordu.
"Çok iyiyim sen" gülümsedim.
"Bende iyiyim" sadece birbirimize gülümsüyorduk. Araba durduğunda yağıza baktım.
"Geldik mi?" Başını salladı. Denizin önünde bir yalıydı. Çok güzeldi yaklaşık 3 katlıydı, Yağızla içeriye doğru yürüdük kapıda bizi Bi adam karşıladı, kırk yaş üstüydü takım elbise giyinmiş kravatı düzenliydi. Yağız elini sıktı. Adam bana baktığında gözlerimi kaçırdım ve banada elini uzattı "Ben hikmet" eline baktım gülümsedim. "Selin" gülümsememe karşılık verdi ve içeriye girdik. Kocaman salonla karşılaştım. Eskiden kalan heykeller vardı. Başka bir odaya girdiğimizde kocaman sofra vardı çeşit çeşit yemekler vardı ve hizmetçiler sofrayı düzenliyolardı. Sofrada Ceren oturuyordu ağır makyajı tepeden at kuyruğu ve kırmızı elbisesi göğüs dekolteli ve sırtı açıktı yanlarında annesi ve babası oturuyordu. Bizi görünce başlarını salladılar bende hafif tebessümle başımı salladım. Sofraya oturdum tam karşımda Ceren yanımda ise Yağız vardı. Birisini bekliyorduk tam o an içeriye birisi girdi 50 yaşlarında iri yapılı bir adamdı sanırsam Yağızın babasıydı. Sofraya oturdu ve direk bana baktı ve sonra Yağıza boğazını temizledi. "Merhaba kızım" ilk başta utandım ellerim titriyordu, Yağız sofranın altından elimi tuttu, şaşkın gözlerle Yağıza baktım ama Yağız bana bakmıyordu. "Merhaba" gözlerini bana dikmişti. "Adın ne?" çok korkunç bakıyordu. Mavi gözleri koyulaşıyordu. "Selin" Başını salladı kendimi tutamadım. " Sizin adınız ne?" dedim. Sofradaki herkes bana bakıyordu. Umrumda değildi merak ediyordum. Hafif güldü "Sedat" başımı salladım. Herkes yemek yemeğe başladı. Biraz utandığım için Bi kaç bişey yedim. Cerenin gözleri üzerimden ayrılmıyordu. Yemeğimizi yedikten sonra herkes oturma odasına gitti. Tam o an telefonum çaldı, elime aldığımda arayan annemdi yine çok sinirlenmiştir kesin yağızın koluna dokundum. "Yağız benim gitmem gerek" kaşlarını çattı."Neden" Telefonu sessize aldım. "Annemden habersiz geldim. Ve sanırsam anladı dışarıda olduğumu." boğazını temizledi ve tarafına bakındı. "Bırakıyım mı seni" cevap vericekken Ceren geldi, Yağıza dokundu. "Yağız hadi içerde seni bekliyoruz. Babamın seninle konuşucakları var çok önemli." Yağız, Cerenin kolundan kurtuldu ve bana baktı gülümsedim. Başımızda bekliyordu. Yağız en sonunda dayanamadı "Tamam Ceren sen git geliyorum." Başını salladı ve gitti Yağız tekrar bana baktı. "Ben kendim giderim Yağız" Beni tek bırakmak istemiyordu. Sonra telefonundan birisini aradı. 5 dakika sonra yanımıza Bi adam geldi. "Selin, Ahmet abi seni bırakıcak" Başını salladım. "Gerek yok ben giderim" Yağız kolumu sıvazladı " Selin gece gece seni yalnız eve yollamam" başımı salladım. Tam o an yanımıza Yağızın babası geldi.
Gözlerini üstüme dikti. "Gidiyormusun?" başımı salladım. "Daha yeni gelmiştin" hafif boğazımı temizledim " Gitmem gerekiyor, herşey için teşekkür ederim" Başını salladı sonra Yağıza baktım. Göz kırptım ve dışarıya çıkıp arabaya bindim.*************
Arabadan inerken adama baktım. "Teşekkür ederim" hafif gülümsedi başını salladı. Arabanın kapısını kapattım ve kapıyı tıkladım ilk başta açan olmadı sonra tekrar tıkladım. Yine açan olmayınca annemi aradım açmadı ofladım sonra babamı aradığımda anında açtı.
"Baba evde misiniz?""Kızım annen seni eve almıyacakmış çok sinirli"
"Ne yani geceyi dışarıda mı geçircem"
"Kızım bilmiyorum annen veya sinirli ve ciddi seni eve almama konusunda"
"Of, tamam baba kapatıyorum"
"Tamam kızım dikkat et" Telefonu kapattım ji-woo'yu aradım.
"Efendim Selin" derin nefes verdim
"Bugün sizde kalabilirmiyim"
"Tabiki, neoldu ki"
"Annem eve almıyor beni" kahkaha attı
"Ciddimisin""Ji-woo şuan sırası değil geliyorum"
Telefonu kapattım. En azından evi bize yakındı. Kapıyı tıkladım. Açan Ji-woo'nun annesiydi. Çekik gözleri kahverengi gözleri ve tombul yanaklarıyla sincaba benziyordu.
"Kusura bakmayın akşam akşam rahatsız ettim" Annesi daha yeni türkçe öğrenmeye başlamıştı. Tam o an Ji-woo geldi. Annesine bişeyler söyledi ama anlamamıştım.
"Gel Selin" kolumdan tutup odasına sürükledi. Odasına girdiğimizde yatağına oturdu. Meraklı gözlerle bana bakıyordu
"Hadi anlat neler oldu, beyadır konuşamıyoruz ve nerden geldin böyle süslenmişsin elbise falan" yüzümü ovaladım."Ji-woo gerçekten üzgünüm çok başım ağrıyor yorgunum sonra sana uzun uzun anlatsam" etrafa baktı sonra gülümsedi.
"Söz ver" gülümsemesini karşılık verdim ve yanına oturdum.
"Söz" karşılıklı gülümserken bir anda ayağa kalktı. "Bu halde yatmıyacaksın herhalde" Bir şey demedim. Dolabından gecelik çıkardı "Hadi giyin" elinden alıp giyindim sonra yatağa yattım Ji-woo'da yanıma yattı. Birbirimize sarılarak uyuya kalmışız telefonumun çalmasıyla uyandım arayan Yağız'dı gece gece neden arıyordu beni yataktan kalktım ve tuvalete gittim. Boğazımı temizledim ve telefonu açtım."Selin" sesi mutsuz geliyordu.
"Efendim, gece gece niye arıyorsun"
"Uyumuşmuydun" kabacana evet uyuyordum dersem üzülürdü yalana baş vuracaktım.
"Hayır uyumuyordum"
"Neden aramıştın" boğazını temizledi. Sonra Telefondan ses duydum Bi kadın sesiydi. "Yağızz! Kimle konuşuyorsun" Cerenin sesiydi. "Yağız" Telefona baktığımda çoktan kapatmıştı. Tekrar geri aradım açmıyordu içimden sövüyordum. Ji-woo'nuj yanına gittim. Bütün yeri kaplamıştı elimle ittim e yanına yattım. Bir el koluma dokundu umursamadım çünkü uykunun içine hapis olmuştum, bu sefer sallanmaya başlamıştım. Gözümü açtığımda Ji-woo 'du
"Ne var ji-woo"
" Kursa geç kalıcam hadi kalk daha evine gidicez" Kahretsin unutmuştum. Pijamaları çıkarmadım kıyafetlerimi alıp eve gittim. Kapıyı tıkladım bu sefer kapı açıldı açan babamdı içeriye girdim direk odama gittim. Annemle konuşmak istemiyordum çünkü sinirliydim evet haksızdım ama beni gece gece dışarıda bırakmıştı. Başıma bişey gelebilirdi daha çok düşünmeden üstümü giyindim altıma gri eşofman onun takımı olan gri kazak ve içimede beyaz crop giydim. Çantamı ayarlıyıp çıktım. Kahvaltı bile yapmamıştım. Durakta beni bekleyen Ji-woo'ya baktım elimi salladım elim havada kalmıştı kolumdaki çanta yere düşmüştü ji-woo kaşları çatık bana bakıyordu oda arkasını döndüğünde şaşırmıştı
Yağız ve Ceren geziyolardı. Ceren Yağızın kolu girmiş mutlu mutlu birşeyler anlatıyordu. Gözümden bir yaş süzüldü.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Aşkın Karanlık Yüzü
Roman d'amourBabası tarafından görev alan Yağız, istemeyerek bir adamı öldürmesi istenir, bir kıza aşık olur ama bilmiyorki öldürdüğü adamın kızıdır bu gizli görev para için miydi yoksa aşk mı?