28.Bölüm

0 0 0
                                    

Küçükken bir abim olmasını çok isterdim. Aslında benim bir abim varmış. Ve bunu yeni öğreniyordum. Belki bana yalan söylüyordu bilmiyordum. Bir sesim "O senin abin" diyordu. Bir sesim ise "Sana yalan söylüyor. O senin abin değil" diyordu.
Vücudum tir tir titriyordu. Gözlerimden akan yaşları silip Arda'ya baktım. Arda ise sadece beni izliyordu. Ayakta zar zor duruyordum. Dişlerimi sıkarak çenemi havaya kaldırdım. "Yalan söylüyorsun, sana inanmıyorum" hafif gülümsedi çekmeceleri karıştırmaya başladı. "Bunu diyeceğini biliyordum" masanın üstüne mavi renkte dosya bıraktı. Eliyle almam için işaret yaptı. Minik adımlarla yanına giderken ellerimin titrediğini fark ettim. Hızlıca dosyayı alıp karıştırmaya başladım. Babamın resmi vardı ve bir kadın. Saçları kumral'dı. Arda'ya çok benziyordu. Gözlerinin altı mos mordu. Dolgun dudaklı ve çekik gözlüydü. Fotoğrafın altında isim yazıyordu. "Ayça Kaya" bu bizim soy adımızdı. Babamın fotoğrafına baktığımda gençti yirmi yaşlarındaydı. Gülümsüyordu ,Arda'nın annesi ise gülümsemiyordu. Dosya'yı çevirdiğimde bir fotoğraf vardı. Elime alıp dosyayı masaya koydum. Bir doğum günü partisiydi. Meyveli pasta vardı. Üstüne yedi şeklinde mum vardı. Babam çok mutlu görünüyordu Annesi ise çok zayıftı ve solgundu zorlukla gülümsüyordu. Çok zayıftı hemde çok zayıftı. Kamburu çıkmıştı. Gözümden akan yaşı sildim ve fotoğrafı Arda'ya uzattım. "Sana inanmıyorum" kaşlarını çattı. Fotoğrafı elimden alıp uzun süre baktı. "İnanman benim için önemli değil ama sadece bilmeni istedim." doğrumu söylüyordu? Babam her fotoğrafta gülüyordu. Çekmeceden başka bir fotoğraf daha çıkardığında bana uzattı. Tereddüt etmeden elinden alıp baktım. Bu Arda'nın diğer kardeşiydi. Mavi gözlü siyah saçlıydı. Arda ile ikisi sarılıyordu. Bu ölen kardeşi benimde mi kardeşimdi? Arda'ya baktığımda ne düşündüğümü anladı. "O senin kardeşin değil". Başımı sallayıp tekrar fotoğrafa baktım. Annesi yoktu sadece ikisi vardı. Annesi neden fotoğraflarda üzgün duruyordu? İlk başta tereddüt etsemde dayanamayıp o soruyu sordum. "Annen neden her fotoğrafta üzgün?" bakışları değişti. Bakışları boştu. Arkasına yaslanıp derin bir nefes çekti. "Annem" dedi ama devamını getiremedi. Ne yaşamıştı Annesi? Neden böyleydi? Fotoğrafı masanın üstüne koydum. Ve yandaki sandalye'ye oturdum. "Arda istersen anlatma" başını olumsuz anlamda salladı. "Hayır anlatacağım, seninde bilmeni istiyorum" kaşlarımı çatarak Arda'ya baktım. Neyi bilmemi istiyordu? Gözlerini kıp kırmızı olmuştu. Ağlamamak için kendini zor tutuyordu. Burnunu çekip ellerini masaya koydu. "Annem, daha on altı yaşındayken evinden atılmış. Günlerce sokaklarda kalmış. Para dilenmiş herkes'den.Bi kadın anneme acımış ve evine almış. Annem kadına,"param yok" demiş. Kadın ise anneme "Benimle pavyonda çalış" demiş. Annemde cahil kafasıyla uyup kabul etmiş. " on altı yaşında sokağa atılmış . Neden atılmıştı? Öne doğru biraz eğildim. Arda yere bakarak konuşmaya devam etti." Yıllarca pavyonda dans etmiş. Ama kimseye kendini dokundurmamış. Bir adam anneme dokunmak istediğinde annem inkaar etmiş. Adam sinirlenerek anneme tokat atmış. Annemin kolundan tuttuğu gibi bir odaya götürmüş ve tecavüz etmiş." elim ağzıma gitti. Şaşkınlığımı göstermemeye çalıştım ama fark etti. Aman Allahım neler yaşamıştı böyle? Arda boğazını temizleyip konuşmaya devam etti." Annem o günden sonra kendini pis hissetmiş herkes anneme "Bu kadın deli uzak durun bundan" annem günlerce aç kalmış. Taki " dediğinde bana baktı.
" Babamızla tanışana kadar " duruşumu düzelttim."Babamız anneme acımış o zamanlar senin annenle evliymiş. Anneme güzel bir ev tutmuş annem tabiki babamdan korkuyordu. Babam ona bir şey yapmamış. Aylarca babam anneme ara sıra uğrarmış. Bazen dört - beş yıl yanında kalırmış " kaşlarım çatıldı. Babam yıllarca iş için yurt dışına gidiyor diye biliyorduk ama meğersem Arda'nın Annesiyleymiş. Babam'a kaç yıl hasret kaldım bizde sadece iki gün veya üç gün kalırdı sonra yıllarca gelmezdi. Ama Annesi ile yıllarca kalırdı. Bu biraz sinirimi bozmuştu ama kadının yaşadıkları beni bir yandan üzüyordu. Arda anlatmaya devam etti. "Annem Babamızdan bana hamile kalmış. Annem artık babama güveniyordu, seviyordu. Yıllar sonra ben yedi yaşımı kutladığımız gün sonrası babam bir daha bizim eve hiç gelmedi. Annem her gece ağlıyordu. Paramız yoktu. Annem döndü dolaştı yine para kazanmak için pavyona gitti. Yanında benide götürüyordu. Annemi bazen dans ederken izliyordum çok güzel görünüyordu. Ona hayran kalıyordum bir adam annemin kulağına fısıldadığında annem şaşkın gözlerle baktı. Ve sonra beni fark etti üzgündü yanıma gelip saçlarımı öptü. "Ben hemen gelicem oğlum sakın burdan ayrılma" Bir adam ile başka bir odaya gitti. Saatlerce çıkmadı kapıda bekledim. En sonunda odanın kapısı açıldı. Adam öyle gülüyordu ki ağzından salya akıyordu. Hızlıca odaya girdiğimde annem çıplaktı. Halsizdi, bitkindi beni görünce şaşırmıştı. "Arda sana dışarıda beklemeni söyledim" annem hızlıca üstünü giyindi. Elimden tuttu. Adamın masaya bıraktığı paraları alıp eve gittik. Bir Ay sonra annemin hamile olduğunu öğrendik. Annem ağlıyordu artık geceleri değil sabahlarıda. Ağlamaktan gözlerinin altı morarmıştı. Kardeşimi düşürmek için elinden geleni yapmıştı. Ama kardeşim çok güçlüydü hemde çok " gözünden yaş süzüldü hızlıca sildi. Arda'nın masanın üstündeki elini tuttum. Bana şaşkınlıkla baktı. Acıyla gülümsedi. İlk defa Arda'ya bu kadar masum görüyordum. Burnunu çekerek bana hafif gülümsedi ve anlatmaya devam etti." Sonra kardeşim doğdu. Yıllar geçti biz büyüdük annem yaşlandı. Kardeşimin babası Annemin o adamdan hamile olduğunu öğrenmiş herkese sormuş soruşturmuş. Ve bizim evi buldu. Kapı tıkladı. Annem kapıyı açtığında Annem'e bağırdı. Her yeri kırdı döktü. Annem çok korkuyordu kardeşim bir anda ortaya çıktı. Adam kardeşimi gördüğü gibi alıp götürdü. Annem ve ben peşinden koştuk o zaman daha on beş yaşındaydım. Sokakta adamın peşinden koşarken adamın adımları durdu. Kardeşimi yere bıraktı. Kulağına bir şey fısıldadı. Kardeşimin gözlerinin içi parladı. Ne dediğini bilmiyordum ama onun babası olduğuna inanmıştı. O daha baba sevgisini bilmiyordu. Nasıl bir histi bilmiyordu. Korkarak karşıdaki kişiye baktı. Karşıdaki kişi ise Yağız'dı " kaşlarım çatıldı. " Oda benimle aynı yaştaydı. Küçüktü. "
Küçücük yaşta nasıl silah tutuyordu? "Yağız, benden uzundu. Elindeki silahı tam adama tutuyordu. Hiç gözünü bile kırpmadan ateş etti. Kulaklarım çınladı. Gözlerimi korkudan kapatmıştım. Gözlerimi açtığımda Annemin çığlık sesleri kulaklarımda dolandı. Her yer kan içindeydi. Kardeşim babasının önünde küçücük bedeniyle sper olmuştu. Annem art arda çığlık atıyordu. Yağız ise ne yapacağını bilmiyordu oda korkmuştu. Önüne araba durmuştu hızlıca arabaya binip gitti. Hani sana Doğukan Arslan, Yağız'ın kardeşimi öldürmek için yardım etti demiştim. Hatırlıyormusun? " Başımı salladım."Arabayı kullanan Doğukan'dı."Gözlerim fal taşı gibi açıldı. Doğukan'da küçük olmalıydı nasıl araba sürebiliyordu? Arda anlatmaya devam etti." Ben ise öylece dikildim. Annem çığlıkları hala duyabiliyorum Selin. Kardeşimin ölümü gözümün önünden gitmiyor. O gün kardeşimin cenazesi oldu. Annem ağlıyordu. Aylar geçti annem kendisini odaya kapattı. Beni bile umursamıyordu. Evde ruh gibi geziyordu. Bir kaç ay sonra annem öldü ve ben çocuk yetiştirme yurdun'da kaldım. " gözümden yaş süzüldü. Neler yaşamıştı böyle. Sessizce ağlıyordu. Göz yaşlarını gizlemiyordu artık. Kendimi toplayıp Arda'ya baktım. Arda derin nefes alıp ayağa kalktı. Bana bakmadan odadan çıktı. Peşinden gidip arkasından seslendim."Arda" omzunun üstünden bana baktı. Hızlı adımlarla yanına gidip sıkıca sarıldım. Bana sarılmasını beklemedim. Gözümden akan yaşlar onun omzunu ıslatmıştı. Sarılmama karşılık verdi kollarını belime doladı. Bir kaç dakika öyle kaldık. İlk Arda benden uzaklaştı. Burnunu çekip bana baktı. Uzun süre yüzümü inceledi. Birkaç kez gözlerini kırptı. Geriye adım atıp merdivenlerden aşağı indi. Cebimden telefonu çıkartıp saate baktım. Uçağın kalkmasına bir saat kalmıştı. Hızlıca merdivenlerden indim. Ve Ardaya bakındım. En son mutfağa girdiğimde elinde viski şişesi'ni kafasına dikiyordu. Bana baktığında viskiyi tezgaha koydu. "Ne oldu?" yanına doğru ilerledim. Elimi tezgahın üstüne koydum. "Arda, benim uçağım var" Kaşlarını çattı. Viskiyi tekrar eline alıp kafasına dikti. "Nereye gidiyorsun?" karşıdaki tabloya baktım. İki tane at biri beyaz biri siyahtı. Çok güzel görünüyordu. Tabloya bakarak konuştum. "İzmir" Başımı Arda'ya çevirdiğimde oda benimle tabloya bakıyordu. "İstersen seni uçağımla bırakabilirim" hızlıca başımı Arda'ya çevirdim. Bana bakıp hafif gülümsedi. "Uçağın mı var?"Başını art arda salladı. "Hemde bir sürü" kaşlarımı çatarak baktım. "Hava mı atıyorsun?" Hafif kahkaha attı. "Olabilir" hafif gülümsediğimde tabloya bakmaya devam ettim. Bir kaç dakika sessizce tabloyu izledik. Telefonumu tekrar cebimden çıkartıp saate baktım. Uçağın kalkmasına yarım saat kalmıştı. Arda'ya tekrar baktım. Viskisinden bu sefer küçük yudumlar alıyordu. "Arda, teklifin hala geçerli mi?" göz ucuyla bana baktı. Hafif gülümseyip viskiyi tezgaha koydu. "Geçerli" dediğinde cebimden telefonu çıkartıp birisini aradı. Kısa süre sonra yanıma geldi elleri eşofmanının cebindeydi. "Hadi hazırlan" gözlerim açıldı. "Şimdi mi?" Başını salladı. Parmaklarımı saçlarıma daldırdım "Benim valizim evimde onu alıp tekrar buraya gelirim." Başını salladı. "Seni bırakıyım" cevap vermemi beklemeden mutfaktan ayrıldı. Peşinden ilerledim. Dış kapıya çıktığımızda siyah araba karşınızdaydı. Sürücü koltuğuna bindi. Hızlıca arabaya bindim. Arabayı çalıştırıp gaza bastı. Arabada ölüm sessizliği vardı. Bu sessizliği bozmak için boğazımı temizledim. Arda göz ucuyla bana baktı. "Selin, evin nerede?" bunu unutmuştum. Hızlıca telefonumdan yolu gösterdiğimde başını sallayıp arabayı daha hızlı sürdü. Kısa süre sonra eve vardık. Emliyet kemerimi çözüp Arda'ya baktım. " Sen burda bekle". Başını salladığında arabadan inip kapıyı tıkladım. Kısa süre sonra kapı açıldı. Annem bana baktı. Hafif gülümsemeye çalıştım. Sıkıca beni kendine çekip sarıldı. Gözümden art arda yaşlar aktı bende sıkıca sarıldığımda kendini geri çekti. "Kızım iyi misin?" gözümden akan yaşı silip gülümsedim. "İyiyim anne, asıl sen iyi misin?" Başını olumlu anlamda salladı. Arkamda duran arabaya baktı ve sonra bana. Omzumun üstünden arabaya baktım. "Anne, bir arkadaşım beni havalimanı'na kadar bırakıcak" Bir anda üzgünlükle bana baktı. "Kızım gidiyormusun?". Başımı salladım. Gitme, kal yanımda demedi. Sadece yüzüme baktı. İçeriğe girip kapıyı kapattım. "Eşyalarımı alıp gideceğim" buruk bir şekilde gülümsedim. Annem başını sallayarak oturma odasına ilerledi. Biliyorum gitmemi istemiyordu ama gitmem gerekiyor burda kalmaya devam edersem başıma bela açardım. Hemen odama girip dolabın içinde olan valizimi alıp çıktım. Annem koltuklardan birinde oturuyordu. Yanına minik adımlarla gittim. "Anne seni burda tek bıraktığım için üzgünüm. İzmir'de daha mutluyum" Başını sallayıp gözlerimin içine baktı. "Biliyorum kızım biliyorum nerede mutluysan oraya git" hafif gülümsedi. Yanağına öpücük kondurup evden çıktım. Son kez evime bakıp derin nefes verdim. Hızlıca arabaya doğru ilerlediğimde Arda bagajı açtı. Bovulu kaldırıp bagaja koyup kapağını kapattım. Hızlıca arabaya bindim. Gözümden akan yaşları Arda'dan saklamaya çalıştım ama fark etmişti. "Birşey mi oldu?" başımı olumsuz anlamda salladım. "Hayır olmadı. Gidelim artık" Başını sallayıp gaza bastı. Arabanın camını açıp derin nefes aldım. Rüzgar yüzüme tokat gibi çarpıyordu. Bu hoşuma gidiyordu, hafif gülümsedim. Telefonum titrediğinde kaşlarımı çatarak cebimden telefonu çıkarttım. Mesaj Doğukan'dandı. Mesajın üstüne tıkladım.

Aşkın Karanlık YüzüHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin