27.Bölüm

2 0 0
                                    

Cevap vermemi bekliyordu. Bir elimle Ji-woo'nun elini tutuyordum. Yavaşça elini bırakıp duruşumu dikleştirdim, Başımı olumlu anlamda salladım. Yağız derin nefes verip içeriğe girmem için işaret etti.
İçeriğe doğru ilerledim. Önden önden gidiyordum ama nereye gittiğimizi bilmiyordum. Salon'a doğru ilerlediğimde arkamdan ses duydum."Selin, otaraf değil" utanmıştım. Hemde çok fena. Niye önden gidiyordum ki? Hızlıca arkasından takip ettiğimde merdive'nin altında bir kapı vardı. Burayı ilk defa görüyordum, kapıyı açıp içeri girdi Hızlıca peşinden ilerledim. İçeriğe baktığımda depo gibi biryerdi birkaç araba eşyaları vardı. Etrafa bakarken Yağız iki tane sandalye çekti. Sanki sorgu yeriydi, sandalye'ye oturduğumda arkama yaslanıp kollarımı belime bağladım.
Yağız sandalye'ye oturup öne doğru eğildi. "Selin" Başımı dikleştirdim. Yağız ise yere bakıyordu. "Ben sandığın biri değilim" Bunu bana Arda'da söylemişti ama pek önemsememiştim. "Normal bir adam'da değilim" kaşlarım çatıldı. Oturduğum yerde kıvrandım. "Çok berbat çocukluk geçirdim. Babam" devamını getirmedi "Babam" derken iğrenerek söylüyordu. Geçmişte ne yaşamış olabilirdi? Yüzünü avuçlarının içine aldı. "Neyse" deyip tekrar bana baktığında gözlerinin içi kızarmıştı. "Bunları anlatmayım" etrafa bakıp öne biraz daha eğildi. "Benim babam mafya ve ben mafya oğluyum bunu biliyorsun" kaşlarımı çatarak başımı salladım. "Selin, senin baba'nın , benim Babam'a borçları varmış" kaşlarımı çattım. Benim babamın neden bir mafya'ya borcu olsun ki?
"Ne borcu" yutkundu. Başımı sağa doğru yatırdım. "Kumar borcu" gözlerim fal taşı gibi açıldı. Babam kumar oynamazdıki. Hiç gelmiyordu bile. "Yağız, babam 3-4 senede bir geliyor" kaşlarını çattı. Bir şeyler biliyordu. "Nasıl yani sen bilmiyormusun?" neyi bilmiyordum? "Neyi bilmiyorum?" derin nefes verdiğinde ayağa kalktı.
"Selin, baban 3-4 sene falan gitmiyor" Başımı art arda salladım.
"Nerden biliyorsun?" saçlarını karıştırdı. " Bir yıl önce Selin herşeyi araştırdım. Baban size çalışıyorum diye 3-4 yıl gelmiyormuş ama baban pavyonları geziyormuş"
Boğazımda düğüm oluştu. Annem, bunu biliyormudu? Başımı art arda salladım. Gözümden yaş süzüldü,"Yalan söylüyorsun" sandalye'ye tekrar oturup bana yaklaştığında gözümden akan yaşları durduramıyordum. "Selin, baban borçlarını ödememiş ve bu yüzden babam senin babanı öldürdü" Bir borç yüzünden babamı öldürdü. Serçe yerimden kalktığımda sandalye yere düştü. Yağız bana alttan bakıyordu. "Baban'la konuşmak istiyorum" Yağız ilk başta korkuyla baktı ama bu kısa sürdü yerinden kalktığında vücudu vücuduma sürtünüyordu. "Selin, babamla görüşemezsin" saçlarımı karıştırdım. "Yağız sadece konuşacağım iki dakika" uzun süre yüzümü incelendiğinde ağzında küfür yuvarladı. "Tamam" deyip depo'dan çıktığında peşinden ilerledim. Üst kata çıkıp sağa döndü. Önümüze kapı çıktığında durdu. Minik adımlarla yanına vardığımda derin nefes verdim. Bütün öfkemi kusmak istiyordum , Babam'ı bir borç yüzünden öldüren adamı öldürmek istiyordum. Ama bunu yapamazdım Yağız'ın da benim gibi olmasını istemiyordum. Kapıyı tıklamadan odaya daldığımda Kocaman masa vardı önünde dosyalar koltukta oturuyordu. Kaşlarını çatarak bir Yağız'a bir Bana baktı. "Yağız, Ne oluyor?" hızlıca yanına gittim. "Babam'ı nasıl öldürürsün?" kaşları havaya kalktı oflayarak elindeki dosyaları toplayıp yerlerine yerleştirdi. Ellerini masaya koyup Yağız'a baktı. "Onu kızımı?" Yağız arkamda olduğu için tepkisini göremiyordum. Hiç bir şey demedi , Mavi gözleri bana döndü. "Bak kızım , Yağız sana anlatmıştır. Biri bana borcu varsa ve vaktinde getirmezse" eliyle silah işareti yaptı. "Bam" dedi bir anda kaşlarımı çatarak baktım. "Bu kadar cani olamazsınız. Benim babamı öldürdünüz sizi şikayet edeceğim" diyecek bir şey bulamıyordum. Bir anda beni şaşırtacak cümleyi kurdu. "Ah, eğer şikayet edersen o güzeller güzeli Annen'i yani Müge'yi öldürürüm" bu bir tehtiddi. Annem'i nereden tanıyordu? Vücudum titredi . Bunu fark ettiğinde aşağılayıcı bir şekilde gülümsedi. "Beni tehtid mi ediyorsunuz? Annemi nereden tanıyorsun?" uzun düşüncelere daldı. Bir kaç dakika düşüncelerinin içinden çıkmadı. Derin nefes alıp eliyle gitmem için işaret yaptı. "Diyeceğin bir şey yoksa gidebilirsin" sinirle elimi masaya vurdum. Yağız Arkadan kolumu tutmaya çalışsana izin vermedim. "Seni şerefsiz bunun burada kalacağını mı sanıyorsun? Babamın kanı yerde mi kalıcak seni kendi ellerimle öldüreceğim" büyük bir kahkaha attı. "Şimdi sen mi tehtid ediyorsun" Başımı art arda salladım. Ellerini birbirine vurup gür sesle kahkaha attı. Yağız kolumdan tuttu. "Selin çık odadan" kolumu sertçe geri çektiğimde gözlerimi ayırmıyordum kahkahası kesilmiyordu. Bu kadar komik olan neydi? Gülmesi sonunda kesildiğinde yüzüne ciddilik yerleşti. Yüzü gülmekten kıp kırmızı olmuştu. "Yağız, götür şu kızı yoksa elimden kaza çıkıcak" hafif gülümsedim. Yağız tekrar kolumu tuttuğunda büyük bir güçle kolumu ondan kurtardım. "Ne yapabilirsin ki bana?" sinirle ellerini masaya vurduğunda ayağa kalktı. Yağız tek bir kelime dahi edemiyordu. Mavi gözleri koyulaşmıştı. Yüzü sinirden kıp kırmızı olmuştu. "Ne mi yaparım" Başımı salladığımda Yağız hızlıca aramıza girdi. "Baba tamam"
Bana döndüğünde soran bakışlarla bana baktı. "Selin sende çık dışarı" Rıza burnundan soluyordu. Tek bir adım bile atmadım. "Selin" yalvarır bakışları yolladı. Babası ilk başta bana güzel yüzünü göstermişti şimdi ise kötü yüzünü gösteriyordu. Geriye doğru birkaç adım attım. Hızlıca odadan çıktığımda merdivenlerden indim. Odadan Yağız'ın sesi geliyordu. Evden çıktığımda Ji-woo merakla bana bakıp yanıma geldi. "Neoldu Selin?" cevap vermeden bahçeden çıktığımda Ji-woo bana yetişmeye çalışıyordu. "Selin neoldu?" hızlıca döndüğümde Yağız evden çıkmıştı etrafa baktı. Sanırsam beni arıyordu. " Bu burda bitmeyecek" Yağız beni fark ettiğinde hızlıca yanıma doğru geldi. Ji-woo ne dediğimi anlamamıştı. Yanımıza geldiğinde nefes nefeseydi.
"Selin konuşabilirmiyiz?" sinirle baktım. Saate baktığımda uçağın kalkmasına az kalmıştı. İki günlüğüne buraya gelmiştim. Biletimide öyle almıştım. Yağız'a tekrar baktım. "Fazla vaktim yok, ne diyeceksin?" kaşlarını çattı. "Nasıl fazla vaktin yok?" kollarımı belime doladım. "Yağız, ben geri dönmedim evime geri döneceğim" büyük bir hayal kırıklığıyla bana baktı başını olumsuz anlamda salladı. "Selin oraya geri dönmeyeceksin" gülümsedim. " Buna sen mi karar vericeksin?" Başını salladığında derin nefes alıp verdim. "Ne diyecektin?" Ji-woo'ya baktı ve sonra tekrar bana baktı. Anladım tek konuşmak istiyordu. Ji-woo'ya döndüğümde anlamıştı başını sallayıp villa'dan ayrıldığında tekrar Yağız'a baktım. "Evet dinliyorum"
"Selin ne yapmaya çalışıyorsun?" kaşlarımı çattım. "Ne mi yapmaya çalışıyorum? Yağız sen ve baban benim babamın ölümüne sebep oldunuz Babamın kanı yerde mi kalacağını sanıyorsun?" omuzlarımı tutup ovaladı. Kendimi geri çekmedim omuzlarımdaki ellerine baktım. "Selin lütfen tekrar beni bırakma" konuyu değiştirmeye çalışıyordu. Elleri omuzlarıma değince üstümdeki bütün yükü almıştı şuan dizlerimin üstüne çökmek istiyordum. Cevap veremedim ağlamamak için kendimi zor tutuyordum. Geriye bir adım attım. Acıyla gülümsediğimde Yağız bana yalvarırcasına bakıyordu. Hızlıca villadan ayrıldığımda bomboş sokakta yürümeye başladım. Kahretsin. Ji-woo'yu unuttum geri villaya doğru ilerlediğim'de önümde siyah bir araba durdu. Korkarak arabaya baktığımda içeriden iri yarılı adamlar çıktı. Kaçmak için hamle Yaptığımda sertçe kolumu kavradı öyle sert tutuyordu ki kolum koptucaktı. Hızlıca iki bacak arasına tekme attığımda adam büyük bir inlemeye geriye adım attı. Araba'nın içinden Arda indi. Kaşlarım çatıldı , bana boş bakıyordu. Hızlıca yanıma geldi. "Selin konuşmamız lazım" omzunun üstünden tekme attığım adamına baktı. "En iyi adamlarımdan biri iyi vuruştu" anlamsızca Arda'ya baktım. "Ne konuşmak istiyorsun?" arabayı gösterdiğinde ilk başta itiraz etsemde yinede bindim. Sürücü gaza bastığında arabada ölüm sessizliği vardı. Arda camdan dışarı bakıp Kara kara birşeyler düşünüyordu. Arda'nın evine vardığımızda ilk inen Arda indi. Peşinden bende indiğimde hızlı adımlarla eve girdiğimde hızlıca bende girdim. Merdivenlerden çıkıp çalışma odasına vardığımızda yüzünü ovaladı. "Neoldu Arda?" koltuğuna oturduğunda saçlarını karıştırdı. "Selin bana inanmayacaksın ama bu diyeceklerimi hepsi gerçek" Ne dediğini anlamamıştım. Soran gözlerle baktığımda büyük çekmeceden şarap çıkardı kapağını açıp büyük yudumla aldı. Masaya sert bir şekilde bıraktığında tekrar bana baktı. "Geçen günlerde babam öldü" kaşlarımı çattım. Ne demeye çalışıyordu? "Selin, bunu daha yeni öğrendim. Ve senle ben kardeşiz babalarımız ortak" vücudum titredi. Nasıl yani Arda ile ben kardeşmiydik. Geriye bir kaç adım attım. Başımı art arda salladığımda gözümden yaş süzüldü. Bu gerçek olamazdı Babam, Annemi aldattımı? Elimle ağzımı kapattım. Şaşkınlığımı gizlemeye çalışıyordum ama gizleyemiyorum. Arda tekrar söze girdi. "Yani ben  senin abinim" gözümden tekrar yaş süzüldüğünde sırtım duvara çarptı. "Abinim" bu cümle kulaklarımda çınladı. Arda gözlerini benden ayırmıyordu. Arda benim abimmiydi?

Aşkın Karanlık YüzüHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin