~51.Bölüm~

2.4K 214 201
                                    

Kendi kaderini kendi yazardı insan. Bu cümleyi sürekli düşünmüştüm ancak şimdi ne kadar yalnış olduğunu fark ediyordum. İnsan kendi kaderini kendi yazmazdı lakin gidişatını değiştirebilirdi. Ben ise kaderimi Atlas'ın eline bırakıyordum.

Bütün hepsine teker teker baktım. Hepsinde gezindi gözlerim. Kuzey dışında herkes hayal kırıklığı şaşkınlık ve öfkeyle bakıyordu. Kuzey ise duygusuz bakışlarını bu sefer bana çevirmişti. Beni affetmesini isteyemezdim buna yüzüm yoktu ama bana nefret ile bakmasını çok isterdim.

Kuzey'in bakışları yavaşça Atlas'a döndü. Atlas bir zafer kazanmış gibi bakıyordu Kuzey'e

:Sana demiştim Işıl her zaman beni seçer.

Kuzey duygusuz bakışlarını sürdürdü. Kendini sakinleştirmeye mi çalışıyordu yoksa sakinmiydi çözemiyordum. Dudaklarının kenarı hafifçe kıvrıldı. İki adım attı Atlas'a doğru. Atlas'dan nerdeyse beş santim uzundu. Ona doğru iyice yaklaşıp eğildi.

:Unutma her şey bana bağlı şu bir kaç günde ölmeye çalış. Yoksa yeminim olsun seni öldürmem ama çok pis süründürürüm. Eğer ki şu kızın tek bir saç teline zarar gelirse işte o zaman direk intihar et. Yoksa ölmek için bana yalvarırsın.

Tehditkâr bir şekilde konuşması beni bile korkutmuştu. Tiksinerek baktı Atlas'a, sonra ise arkasını dönüp gitti. Boğazımda büyük bir yumru oluştu. Bu sefer kurtuluşum yoktu.

Derin ve Sıla anlamsız bakışlarla bana bakıyordu.

:Işıl neler oluyor? Buda kim ve sen niye onun elini tutuyorsun?

Derin'e cevap vereceğim sırada Atlas'ın bileğimi sıkması ile sustum. En başta da dediğim gibi kaderim Atlas'ın elindeydi. İstesem onu yere serebilir miydim? Evet bunu yapabilirdim ama sonuçları beni öldürürdü.

Sıla'nın bakışları bileğime doğru indi ve kaşlarını çattı. Ne yapmak istediğini anladığım bir adım geri gittim. Tek bir hamlesi onun hayatını karartabilirdi.

:Işıl kendine gel bu çocuk sana zarar veriyor!

Sıla tekrar öne doğru atıldığında elimi kaldırıp onu durdurdum. Hayatım boyunca tiksindiğim maskemi taktım.

:Bana zarar vermek mi güldürme beni Sıla. Hem bu seni ne kadar ilgilendirir? Beni rahat bırakın ve hayatınıza devam edin.

Bunları dediğime bir gün çok pişman olucaktım biliyordum. Ancak şuan en doğrusu buydu. Benim yüzümden kendisini tehlikeye atamazdı bunu hak etmiyordum.

:Işıl!

:Sıla!

Sinirle arkasını dönüp gitti. Arkasından ise Batu. Şimdi ise Derin ve Berk kalmıştı. Derin gözlerimin içine neler olduğunu anlamak için bakıyordu ama ben çoktan maskemi yüzüme geçirmiştim.

:Kurtuluşun yok Işıl evet Sıla'ya istediğin kadar bağır o gidebilir ama benden kurtuluşun yok.

Her zaman böyle olmuştu. Sıla daha kırılgandı onunla kavga edersek yanımdan giderdi ama Derin ve ben aynı gibiydik bir birimizin ağzına sıçar ama en sonunda kendimize gelirdik. Bu yüzden Sıla'ya karşı daha temkinliydik. Yani şimdiye kadar ben öyleydim... 

:Derin başlama yine git burdan.

Atlas'ın bileğimi daha çok sıkmasıyla yüzümü buruşturmamak için zor durdum ama belliki başaramamıştım çünkü Derin'in bunu en başından beri fark ettiği ap açık ortadaydı.

:Sen bu musun gerçekten? Sana zarar vermesine göz yumucak kadar gerizekalı mısın!?

:Kes sesini! Bu seni ilgilendirmez!

Bana doğru yaklaştı.

:Işıl kendine gel! Kime bağırıyorsun şuan farkında mısın!?

Farkında değilim ve özür dilerim Derin.

:Farkındayım! Seni ilgilendirmeyen konulara ne zamandan beri burnunu sokuyorsun?!

:Senin ile alâkalı her konu beni ilgilendirir aptal!

:Benim ile alâkalı hiç bir konu bundan sonra seni ilgilendirmez!

:Sen öyle san salak! Bunun peşini bırakmıyorum lan hadi bakalım hodri meydan!

Demiştim Sıla belki bırakırdı ama Derin asla. Derin dünyanın en inatçı insanıydı. Bir kere inat ederse boku yemiştin.

:Derin gel gidelim.

Bakışlarım Berk'e döndü. Derin'in yanına gelip kolunu tuttu. Bana hayal kırıklığı ile değilde sinirle bakıyordu. Zaten Berk'le hep bir abi kardeş ilişkimiz olmuştu sürekli bir kavga içerisindeydik şuan ise benden nefret ediyordu galiba.

:Sana bir şey desem bile belliki beni dinlemiyceksin ama en azından sana zarar vermesine izin verme. Bunu sana abin olarak söylüyorum.

Derin'in kolunu çekip onuda kendi peşinden götürdü. Şimdi ise yalnızdım yapa yalnız.

:Vah vah çok üzücü bir tabloydu midem bulandı. Seni ne zamandan beri bu kadar önemseyen arkadaşların var?

En azından bi aralar vardı.

Kolumu ondan kurtarıp tam karşısına geçtim.

:Senin burda ne işin var!? Beni nerden buldun? Bizi nerden buldun? ailemi nasıl tekrardan buldun!!

Bütün sinirimi şuanda ondan çıkarmayı o kadar çok isterdim ki. 

:Görüşmeyeli sesinin tonu baya değişmiş istersen ben ayarlamayım Işıl? Bilirsin benim yöntemlerim çok etkilidir.

Biliyordum onun o iğrenç yöntemlerini çok iyi biliyordum. Bu yüzden sakinleşmeye çalıştım kendime gelmeye çalıştım. Aynı şeyleri bir daha yaşamamak için kendime hakim oldum.

:Senden her zamankinden daha fazla tiksiniyorum.

İğrenç bir şekilde sırıttı. Elini saçlarıma götürdü.

:Bende her zamankinden daha çok seviyorum Işıl.

Saçlarımı ondan kurtarmaya çalıştım. Ama o belimi tutup kendine çekti.

:Atlas benden uzak dur lütfen.

Sesimin titremesi kendimden nefret etmemi sağladı. Bu kadar güçsüz olmam bir kez daha yıkılmama sebep oldu.

:Ah Işıl hala aynı masumluk? Yorulmadın mı? Ben çok yoruldum ve seni istiyorum.

Beni ellemeye devam ederken ağlamamak için zor duruyordum. Bunu yaşadığım için kaderime bir çok kez lanetler okumuştum. Gözlerimden akan yaşlara artık engel olamıyordum. Benim masumluğum çoktan gitmişti.

Sonra bir ses yankılandı asla ama asla beklemediğim bir ses. Benim hayata dönmem ama onun ise son vermesine neden olucak bir ses.

:Uzak dur lan kardeşimden orospu çocuğu!

Devam edicek...
(Oy vermeyi unutmayınn)

Bayramdan dolayı bölüm geçirmişti kusura bakmayınn 💓 Bu arada herkesin geçmiş bayramı mübarek olsunn

~WELCOME TO KOLEJ~        (TAMAMLANDI)       Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin