Oylamayı ve yorumlarınızı belirtmeyi lütfen unutmayın :)
Çalıntı değildir, tamamen yazarın kendi hayal ürünüdür.
Keyifli okumalar!
...
''Sayfa 287'ymiş.''
''He tamam yapmışım zaten orayı,'' telefonu sağ kulağımdan sol kulağıma aldım ve sol omzumla kulağım arasına sıkıştırıp kitabımı kitaplığa koydum.
''Alev kapat şu telefonu da gel yardım et bana!'' Annemin bağırışıyla sessizce telefona döndüm.
''Güzelim ben kapatıyorum annem çağırıyor bir şey olursa ara.''
''Tamam bal öptüm kocaman.''
''Bende,'' dedim ve telefonu kapatıp cebime attım. Mutfağa geçip tezgahın üzerinde beyaz kaselere konulmuş un kurabiyelerinden bir tanesini alacakken annem uzattığım elime yavaşça vurdu.
''Çek ellerini kız, komşuların onlar!''
Omuz silktim ve kurabiyeden alıp ağzıma attım. ''Kızından önemli mi yani? Çok ayıp.''
Güldü ve kaseleri elime tutuşturdu. ''Hadi git dağıt da gel şunları.''
Kaşlarım havalandı ve sanki parmaklarıma ateş değmiş gibi tezgahın üzerine hızlıca geri bıraktım kaseleri. ''Ben mi vereceğim? Ben vermem anne ya!''
''Bir boku da yapsan olmaz zaten değil mi Alev? Her şeye Sevim koşsun zaten.''
Söylene söylene kaseleri alıp kolidora doğru yöneldiğinde kıyamadım ve durdurdum. ''Tamam tamam ver. Ben götürürüm.''
''Zahmet olacak Alev hanım.''
Yanağından öptüm ve bana dış kapıyı açan anneme gülümseyip terliklerimi giydim. Kapıyı aralık bırakıp elime fazla gelen kaseleri merdivenin kenarına koyup karşı komşunun zilini çaldım.
Kapı açıldığında Lale ablaya gülümsedim. ''Merhaba. Annem yaptı abla. Sana da göndermemi istedi.'' Ultra mega yalancı olduğumu biliyor muydunuz?
''Ay ellerine sağlık. Selamlarımı söylersin.''
''Aleykümselam, görüşürüz abla.''
''Görüşürüz güzel kızım.''
Diğer kaseyi aldım ve üste mi yoksa alta mı gitsem diye karar vermeye çalıştım. ''Ay sanki sırat köprüsünde beklerken çay mı kahve mi diye karar vermem gerekiyor. Ya sabır.''
Söylene söylene üst katın merdivenlerini çıktım ve ilk kapının ziline bastım. Üç tane kase kalmıştı birini buraya diğerini karşıya sonuncuyu da alt komşulardan birine versem bitiyordu.
Kapı açılınca geldiğim yere sövdüm.
''Ay ay benim güzeller güzeli, bir tanecik, hanım hanımcık gelinim gelmiş!''
''Pardon?'' Ağzımın içinde homurdanınca biraz bana yaklaştı evde kalmış oğlunu bana vermeye çalışan teyze.
''Yok bir şey teyze annem gönderdi afiyet olsun. Hoşçakal, ilaçlarını falan aksatma emi?''
Koşar adımlarla alt kata indim. ''Alacağım seni oğluma görürsün! Naz yapmaya devam et, elbet son bulacak!''
''Tövbe tövbe ya!''
Elimde iki tane kase kalmıştı. Daha fazla kimsenin yüzünü görmek istemiyordum. Bir kaseyi bizim kapının önüne koydum kalan son kaseyle alt kata indim.
Bizim evin alt katının ziline bastım ve beklemeye başladım. Evden müzik sesi geliyordu.
Bir kez daha bastım zile. Biraz fazla uzun basmış olabilirim.
Gözlerim en üstte duran kurabiyeye ilişti. Bence komşu gelmeden yiyebilirdim. O parçayı aldım ve tam ısıracakken kapı hızla açıldı ve elimde ki korkuyla yere düştü.
''Öyle kapı mı açılır be öküz müsün?'' Sanki büyük bir suç işlemişim ve o suçu karşımda daha önce görmediğim bir çocuğa atmaya çalışıyormuşum gibiydim.
''Pardon da ilk önce ben, öyle zile mi basılır diye sormalıydım ama sen bilirsin.''
Tam ağzımı açıp karşılık verecekken gözlerimin içine bakmasıyla durdum. Açılan ağzım geri kapandı ve yutkunarak gözlerimi kaçırdım.
''B-ben -, yani kusura bakma müzik sesi duyunca sende zili duymazsın falan diye ben öyle şey ettim.''
Genzini temizleyince yüzüne geri baktım, bu sefer o gözlerini kaçırdı. ''Ben de öyle uzun basılınca bir şey oldu falan zannettim de hızlıca açtım.''
Kafa salladığımda tekrar göz göze geldik ama bu sefer gözlerimi kaçıramayacağım şekilde harelerine sakladı.
''Kim gelmiş, Ateş?''
Kadın sesiyle elimdekini hızlıca uzattım. Çocuğun yanında belirdi kadın. Mükemmel fiziğe sahipti ve sarı saçları vardı. Elini çocuğun koluna sardı. ''Alsana aşkım.''
Çocuk elini uzattı ve kaseyi aldı. ''Teşekkür ederim.'' Kafa salladım ve kadını son bir kez süzüp yukarıya çıktım.
Kapının önünde ki kaseyi hızlıca aldım ve kapıyı yavaşça kapattım. ''Geldin mi anneciğim?''
''He geldim anne.''
Kalan kaseyle odama girdim ve kaseyi masamın üzerine bırakıp kendimi dönen sandalyeme attım.
Çocuk doğal taş gibiydi resmen.
Kasenin içinde ki kurabiyelere ters bir bakış attım. Annem odaya girdi. ''Hepsini dağıttın mı?''
''Evet anne en alt kattakiler yoktu o yüzden bunu kendime aldım.''
''He iyi tamam o zaman.''
Yalan söylemek iyi bir şey değil biliyorum ama şuan bunun üzerime bıraktığı günahı düşünmek istemiyordum. Bacaklarımı kendime çektim ve telefondan müzik açtım. O gelen kadın sevgilisiydi sanırım.
''Ne sanırımı Allah aşkına kadın aşkım dedi Alev!'' Oflayarak etrafımda döndürdüm sandalyeyi.
Ateş demişti. Alev ve Ateş.
Hızla ayağa kalktım ve çığlık attım. ''Bu nasıl bir uyum amına koyayım!''
''Ay noldu!?'' Odama koşarak giren anneme güldüm ve kendimi geri sandalyeye attım. Sırıtarak kurabiyeden ısırık aldım.
''Anneciğim bizim böyle doğal taş komşularımız vardı da benim neden haberim yok acaba?''
Göz devirerek odadan çıkacakken konuştu. ''E bazen kısmetinin ayağına gitmek gerek,'' dedi ve sırıtarak odamdan çıktı.
-----
İlk bölümü nasıl buldunuz?
Oylamayı ve yorumlarınızı lütfen belirtmeyi unutmayın :)

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Alt Komşum
Literatura Feminina''Elbise güzelmiş komşu kızı, bir de beni denemek ister misin?'' TAMAMLANDI ✓ -İlk başarılarımızzz- #1 platonik 14.05.2024 #2 tanışma.. 14.05.2024 #1 tanıma 18.05.2024 #1 alt 18.05.2024 #51 komşu 25.05.2024 #1 istek 15.06.2024