3-Tanışma

11 6 1
                                    

Sadece bana bakıyordu.Ama şaşkınlık içerisinde.

-Ciddi olamazsın

yalan söylediğimi zannediyordu.

-Tabiki de ciddiyim.Neden yalan söyleyeyim?

bana doğru bir adım attı ve bende geriye doğru bir adım attım.Bana zarar ve riski çok yüksekti.

-Tamam girmiş olabilir fakat asla hayatta kalamazsın.Şu ana kadar ölmüştün bile

-Bunun nasıl olduğunu bilmiyorum ama bu lanet yerden gitmek istiyorum!

tamam sesim biraz yüksek çıkmış olabilirdi.Ama gayet haklıydım bence.

-Bana sesini yükseltme

İç çektim.Gölge beni anlamıyordu.

-Beni anlamıyorsun Gölge kendi ülkeme gitmek istiyorum

kaşlarını çattı.Gölge dediğim içindi muhtemelen

-Gölge derken?

-İsmini bilmediğim için ama bunun konuyla ne alakası var?

Benim tam önümde duracak kadar yanıma geldi.

-Tamam sana yardım edeceğim ama ilk önce dediklerin doğru mu değil mi onu öğreneceğiz.Yürü!

beni kollarımdan tutarak yürümeye başladı.

-Nereye gidiyoruz Gölge?

bana bakmadan cevap verdi.

-Bu seni ilgilendirmiyor

-Evet ilgilendiriyor çünkü beraber gidiyoruz

sormama ramen cevap bile vermedi.Olsun bende başka soru sorardım.

-Adını söylemeyecek misin Gölge?

Cevap vermeden ileride bulduğu bir arabaya beni bindirdi ve sürmeye başladı.

-Sana bir soru sordum.

-İsmimi söyleyemem.Benim düşmanlarım seni göndermiş olabilir.

Derin bir iç çektim.Ben onun düşmanı değildim ki!

-Peki benim ismimi soracakmısın?

-Hayır

-Neden?

-Merak etmiyorum

zaten etme hiç bir şeyi

-O zaman ben söyleyeyim mi?

Sinirlenmiş gibiydi.

-Çok fazla soru sorma ayrıca bunları da cevaplamayacağım!

-Ama bir şey olduğunda bana ne ile sesleneceksin?

-TAMAM söyle lanet olsun söyle!

gülümsedim.

-Ben Alev memnun oldum Gölge

-Ben memnun olmadım böcek

Böcek mi?!

-Böcek mi? ben böceğe mi benziyorum?

Soruma cevap vermeden arabayı park edip arabadan indi.Ve bende indim tabii ki.Büyük bir laboratuvar'a beniyordu.Yani galiba öyle.dışında zincirler vardı.Hem de çok! Duvarların rengi siyah ve beyazdı.Gölge bana döndü.

-Hadi gel takip et beni

başımı sallayarak Gölge'yi takip ettim.Kapının önünde şifre vardı.Acaba şifre neydi.

-Arkanı dön Alev

-Neden?

-Şiferi göremezsin de ondan 

sıkıntıya arkamı döndüm.Fakat gizlice arkamı döndüm.Şifre yerine 1789 yazdı.Acaba bu bir tarih miydi? öğrendiğimi fark etmesin diye tekrar arkamı döndüm.

-Lara! içeri gel

arkama dönerek Gölge'nin yanına doğru ilerledim.İçerisi üyüktü fakat o kadar çok bilmediğim eşya vardı.Bundan dolayı küçük gözüküyordu.Ben etrafı incelerken içeriden beyaz saçlı kırk yaşlarda olan bir adam geldi.

-Zezeus senden bir şey isteyeceğim.

Zezeus mu? çok ilginç bir isimdi.

-Söyle Koray.

Koray mı? ismini öğrenmiştim.Evet bunu başarabilmiştim.Koray bana dönerek baktı bana.Sinsice gülümsedim.

-Bu kız içine 'Elf' taşı girdiğini söylüyor bunu öğrenmemiz gerek.Koray adamla yarım saat konuştuktan sonra Zezeus bana döndü ve eliyle gösterdiği yere uzanmamı söyledi.Uzandım.Üstümde çok fazla tehlikeli eşya vardı.Ve bende bundan korkuyordum.Zezeus'un elinden bir kırmızı ışık belirdi.Korkuyordum.Kırmızı ışığı bana doğru tutu.Gözlerimi kapattım.Kalbimin olduğu yerden büyük bir acıbelirdi.Bir çığlık attım.Hiç bu kadar acı çekmemiştim.

-Zezeus tamam yeter canı acıyor!

Nasıl yani Koray beni mi düşünmüştü?

-Üzgünüm ama kızın dedikleri doğru bu nasıl olabilir bilmiyoruz o taş nasıl bu kızın içine girdi?Girmiş olabilir fakat ölmüş olması gerekirdi.Şu ana kadar bir çok kişinin içinde girdi ama herkes öldü.

Ben neydim böyle?

-O zaman o şeymi?

Konuşmalarını böldüm.

-Ben neyim?

Koray bana döndü.

-Senin güçlerin var Alev fakat ölümcül bir güç dünyayı yok edebilecek kadar.

-Ben nasıl kullanacağımı bilmiyorum!

Koray cevap vermedi.

-Koray bana öğretir misin?

Koray bana baktı ve kabul edecek gibiydi.Eve dönmeyecektim zaten orada hiç kimsen yoktu.

Yalnızdım.



Doğa'nın SırrıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin