Gözlerimi ağır ağır açtığımda bir tabela gördüm. 'Elf' Ülkesi. Hatırladığım tek şey 'Elf' taşının kalbimin yerine girmişti.Peki ben nasıl yaşıyordum? buraya nasıl geldim? bunlar nasıl oldu? aklımda daha bir sürü soru vardı.Güçlükle ayağa kalktım.Kalbim çok ağrıyordu.Bir taş vücudumun içine nasıl girmiş olabilirdi? Çok fazla korkuyordum.Etrafa bakınmaya başladım.Bir adım attığım an yer titremeye başladı.Sarsıntıdan dolayı yere düştüm.Bu da neydi böyle? Deprem mi oluyordu yoksa?etrafımda sadece beyaz bir ev vardı fakat saray gibiydi.Onun dışında heryer ağaçlarla doluydu.Ağaçlar bir bir düşmeye başladı ve yapraklar da dökülmeye başladı.İçimi korku kaplamıştı.Ne oluyordu burada böyle? Ağaçların arkasından bir şey belirdi.Bir ev kadar, uzun,sivri dişli,ve kocaman ağzı ve kulakları olan bir şey belirdİ.Korkudan dilim tutulmuştu.Ve olamaz...olazmaz bir tane daha geldi.Ve üç tane daha.Resmen etrafım sarılmış gibiydi.Bir tanesi beni fark ettmişti.Kükreyerek bana doğru koşmaya başladi.Ayağa kalkamıyordum.Hiçbir şey yapamıyordum.Sadece ellerimle uzaklaşmaya başlıyordum ki, üzerime atladı.Tam bana saldıracakken hiç beklemediğim bir şey oldu.Ağaçların üzerinden uzun boylu,ela gözlü ve yakışıklı bir çocuk çıktı.Benim önüme atlayarak;
-Нет!
diyerek durdurdu.Normal bir insandı fakat türkçe bilmiyordu galiba.İngilizce az da olsa biliyordum.Önümüzde duran ismini bilmediğim şeyler uzaklaşmaya başladı.Siyah saçlı çocuk bana döndü.Saçları o kadar siyahtı ki bir gölgeye benziyordu.Bana göre yeni ismi Gölge'ydi.Tereddüt ederek Gölge ile konuşmaya başladım.
-s-sen kimsin?
korkudan kekeliyordum.İnşallah Türk çıkardı.Bari onunla iletişimim daha kolay olurdu.
-Buraya nasıl geldin?!
Şükürler olsun ki Türk birisiydi.Fakat sesi çok soğuktu ve...öfkeliydi resmen sesine aşık olmuştum.Tabi ki şaka yapıyorum.Ama oldukça çekiciydi Gölge
-B-ben bilmiyorum bayılmıştım.Ve uyandığımda kendimi burada buldum.
Beklemediğim bir anda beni kolumdan tutup kaldırdı ve beni çekiştirmeye başladı.Bunu yapmasını hakkı yoktu! kimse bana dokunamazdı!
-Bırak beni!
diyerek kollarımı zor da olsa ondan kurtardım.
-Kes sesini!
diyerek durdurdu resmen beni.Sesi çok yüksek çıkıyordu.İçim bir an titremişti bile.
-Dünyamıza gelen bir yabancısın ve burada emir mi veriyorsun?!
Sinirle baktım ona.
-İsteyerek gelmedim anlamıyor musun?! istesem sizin dünyanıza bile adımımı atmazdım!
-Eğer bir daha ağzını açarsan seni Elf'lere yem ederim anlıyor musun şimdi peşime düş.Sen de kimsenin bilmediği bir şeyler var!
Elf mi? bunlar bana sardıranlar olmalıydı.Benim kalbime giren taşta 'Elf' taşıydı.Galiba bundan bahsediyor olmalıydı.
-Ben de ne var ki?
Derin bir iç çekti.
-Buraya kimse kolay kolay gelemez.Sadece seçilen kişiler gelebilir.
Ben...seçilmiş kişiydim.
-Ve o yüzden sus ve beni takip et!
İçimde 'Elf' taşının girdiğini söylesemiydim?
Beklemediğim bir anda konuşmaya başladım.
-Kalbimin yerine 'Elf' taşı denilen bir şey girdi.Ve şuan kalbim yerine bir taş var!
Dediğim an kıpırdamadı.Sadece şaşkınlık içerisindeydi.Uzun bir sessizlik olmuştu.
Ölüm gibi...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Doğa'nın Sırrı
FanfictionAlev, Kaza Sonucu Başka Bir Dünyaya Işınlanır.Ölümcül Güçlerini Fark Ederken Yanında Demir Ona Eşlik Eder.Ayrıca 'Burshel' Adlı Tanımadığı Kişiden de Notlar Gelmeye Başlar.Kendini Ölüme Esir Edecek miydi?