Bilgisayarımı İstanbula getirmeye üşendiğim için birkaç haftadır bu bölümü telefondan çevirmeye çalışıyorum ve bir yerden sonra bir tık pes de etmiş olabilirim çünkü bir cümle yazmak için iki saat uğraşıp sonra chrome'a geri dönmek ve anlamını bilmediğim bir kelime çıktığında sekmeler arasından kafayı yemekle geçen birkaç haftaydı. Eve dönünce bilgisayarımın kıymetini bilerek sonraki bölümü daha uzun atacağım!
"Manyak bir parti bu!" Dean, Cas ile birlikte Roadhouse'a giderken haykırdı.
Restoranın ortasında birden fazla masa bir araya getirilmişti ve sandalyelerin hepsi doldurularak Bobby'nin yanında iki sandalye boş bırakılmıştı.
"Oğullarım!" Bobby onlara el sallayarak bağırdı. "Bir kişiye söylersen herkes gelir. Umarım açsınızdır; Ellen aile tarzına gitti."
Cas babasına sarıldı. Her iki adam da oyalandığı için kucaklaşma hızlı değildi. onlara biraz zaman tanıyan Dean, masaları incelerken boş sandalyelerden birini kaptı. Yiyecekler her yerdeydi. Masalar biftekler, hamburgerler, patates kızartması, mısır koçanları, rulolar ve Dean'in göz ardı edeceği birkaç yeşil seçenekle doluydu.
Jo yanına geldi. "Sana ne vereyim?"
"Bira, Cas için de aynısından."
Jo başını salladı ve bara doğru ilerledi. Dean omzunun üzerinden bakarak Rus'un tur atmasını izledi. El sıkışıyor, sarılıyor ve eski dostlarını ağırlıyordu. Dean Dallas çetesini özlüyordu. Charlie sıkı bir kucaklaşma konusunda her zaman iyiydi.
Rufus masanın karşı tarafından, "Görüyorum ki hala tek parça halinde," diye seslendi.
"Affedersin." Seks kokusu mu alıyordu? Adam bu çirkin oral seksten nasıl haberdar olabilirdi?
Yaşlı adam daha da yaklaşarak ekledi. "Patlamalarda uzuv kaybı yok."
AH! Evet, Rufus eğitimi biliyordu. "Hey. Anlıyorum."
"Ayrıca tam denetim olmasan hiçbir şey yapmasına izin vermedim." Billie, Rufus'un solundan konuştu.
Yanında bir bira belirdi. Dean Jo'ya gülümseyip bir yudum aldı ve "Öğretme becerilerine daha çok güvenmelisin. Bunu yapabilirim."
"Gerçekten mi? Ona o videoyu göstermeli miyim?"
Masaya bira fışkırdı, Dean öksürdü. "Ne videosu?"
Patlayıcı kraliçesi uzun, bakımlı parmağıyla telefonuna dokundu. "Video saklamadığımı mı sanıyorsun? Kameralar her yerde."
"Göster bana," Rufus heyecanla ellerini çırptı. "Ve bir sonraki kahven bedava olsun."
Önce soluna, sonra sağına bakan Billie, kimsenin onlara dikkat etmediğini doğruladı. Bütün gözler Castiel'in üzerindeydi. Dean hangi felaketi paylaşacağını düşünerek öne doğru eğildi.
"Jel yapmasına ilk kez izin verdim."
Kahretsin. Dean yüzünü buruşturdu.
Doğru videoyu açmak için telefonuna birkaç kez dokundu. Mağazasının yaklaşık çeyrek mil gerisindeki ormandaydılar. Açıklıktaki bir kapı tek başına duruyordu.
"Görev, dış kapı koluna yerleştirebilecek patlayıcı bir jel yapmaktı. Niyetimiz iç kilitleme mekanizmasını olabildiğince sessiz ve hızlı bir şekilde patlamaktı. Kilidi açmanın bir seçenek olmadığı durumlarda bunu kullanıyorum. Hedefin biraz pop olması gerektiğini unutma. Giriş girişimine dikkat çekmek istemezsin."
Billie oynatma simgesine basınca Dean korkuyla dudağını ısırdı. Jel amaçlandığı gibi parladı. Ancak ahşap kapının tamamı patlayarak ufacık parçalara ayrıldı. Başka bir kameraya geçildiğinde hem kendisinin hem de Billie'nin kıymıklarla kaplı bir fotoğrafı gösterildi. Dean birkaç tanesini tükürdü. Günlerce kıymık ayıklamıştı. Tanrıya şükür ki kadın gözlük takması konusunda ısrarcı olmuştu.
Rufus histerik bir şekilde gülerek başını geriye attı. Adam ağlıyor olabilirdi.
Elbette şimdi Castiel Dean'in başının üstünü öperek ortaya çıktı. "Komik olan nedir?"
"Tekrar oynatma tuşuna basayım." Billie göz kırptı.
Bunu durdurmayacak durumda olan Dean omuz silkti. "Unutma, öğreniyorum."
Nefes nefese kalan Rufus, "Neyi öğreniyorsun? Çıra nasıl yapılır 101!"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Purple Elephant / Destiel
Fanfiction*Her pazartesi yeni bölüm *Çeviridir *❗Rahatsız edici unsurlar içerebilir, okuyucuların buna dikkat ederek okuması önerilir.❗ *** Dean Winchester müziği ve çıplak erkekleri sever. Cehennem Tazılarından sonra yaptığı temizlik işi pratik olarak onu d...