Such A Dangerous Face
Arabalar Dean'in yanından hızla geçiyordu. Rüzgar, sürekli, amansız yaz sıcağında memnuniyetle karşılanan bir rahatlamaydı. Yine de hiçbir şey fark etmiyordu. Çıplak bir Ryan Reynolds onu bir süreliğine durdurabilirdi ve Dean umursamayacaktı. Mavi gözler onu tüketiyordu. İşe yaramaz olacağı için Hannah onu eve erkenden göndermesi iyi bir şeydi. Adam kastan oluşan sağlam bir duvardı ama Dean kaba görünüşünün altında bir yumuşaklık sezmişti. Şefkatle birleşen güç. Dahası, aralarında vızıldayan sözsüz bir bağlantı, Tanrının yabancıya açıkça verdiği güzellikten daha derinde saklanıyordu.
Üç oda arkadaşıyla paylaştığı küçük dublekse yarım mil yürüdü. İçeri girer girmez Dean, doğrudan musluğundan höpürdetmek için kafasını mutfak lavabosunun altına soktu. Etinden buhar çıkıyor olabilirdi.
"Bardaklarımız var." Arkasından şımarık bir kızıl seslendi.
"Ben ölümün döşeğindeyim ve sen görgü kurallarını mı düşünüyorsun?" Yüzüne soğuk su çarparak cevap verdi. "Kahretsin, orada "kahretsin, dışarısı 100 olmalı."
"En son kontrol ettiğimde 103'tü." sevgili arkadaşı ona bir bulaşık bezi uzattı. "Neden eve bu kadar erken geldin? Crowley sonunda seni kovdu mu?"
"Charlie Bradbury, kapa çeneni! Ben mükemmel bir çalışanım ve hayır beni kovmadı. Aslında zam aldım, daha iyi bir pozisyon ve yarın başlayacak çalışma saatlerim değişti. Uyumam için beni eve gönderdi."
Gözlerini kısarak, "Sabah 11'de kalktın." dedi.
"Sırf beni evden bir kızı kaçırmaya çalışırken uyandırdığın için. Bu arada tebrikler."
Charlie omuz silkerek buzdolabından bir kola çıkardı. "Oturma odasında uyuduğun için sana kulak tıkacı al demiştim." Ayrılmaya yöneldi, aniden onunla yüzleşmek için geri döndü, "ve teşekkür ederim. Adı Gilda ve pazartesi akam yemeği yiyoruz."
Geri çekilen sırtına doğru, "kulak tıkacı takıyordum!" diye bağırdı.
Bütün akşam kendine. Dean kanepeye/yatağına çöktü ve DVR'ı getirdi. "Şimdi, biraz mini golf eğlencesi için."
Kapının çarpılması Dean'i mükemmel bir rüyadan uyandırdı. Mavi gözleri kulağına fısıldadı, egzotik sesi ruhunu ele geçiriyordu. İstekli bir katılımcıydı.
"Neden evdesin? Saat sadece 9:30?" Kevin Tran sorguladı. "Crowley seni kovduysa, kirayı ödeyemezsin."
"Dostum, kurumsal merdivenleri tırmanıyorum."
Burnunu buruşturan Kavin, "Cehennem Köpeklerinin kurumsal bir merdiveni mi var?" diye karşı çıktı.
"Öyle olsaydı, Crowley tahtaya oyulmuş penisler yaptırırdı."
Arkadan gelen ses Dean'i korkuturken bağırdı. "Siktir, Ash! Eve ne zaman geldin?"
Ash uzun aslan yelesi saçlarını çekiştirdi. "Bir saat önce falan. Kanepede horluyordun, ben de Uyuyan Güzel'in uyumasına izin verdim."
"Sizin çalışmanız gereken bir sınav falan yok mu?" Kevin ve Ash, UT Dallas'ta öğrencilerdi. İkinci yatak odasının ranzalarla paylaşıyorlardı. Dean, bir çocuğun karyolasında uyumayı kanepesinden daha iç karartıcı buluyordu. Kevin, tıp fakültesine giderken psikoloji diploması alırken Ash, büyükannesinin süslü duvar tabakları toplamasıyla aynı şekilde lisans dereceleri alıyor gibi görünüyordu. Şu anda dört numara üzerinde çalışıyordu.
"Hayır," dediler bir ağızdan.
Her zaman fikirlerle dolu olan Ash, ellerini çırparak, "Viski Jenga?" diye sordu.
"Elbette."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Purple Elephant / Destiel
Fanfic*Her pazartesi yeni bölüm *Çeviridir *❗Rahatsız edici unsurlar içerebilir, okuyucuların buna dikkat ederek okuması önerilir.❗ *** Dean Winchester müziği ve çıplak erkekleri sever. Cehennem Tazılarından sonra yaptığı temizlik işi pratik olarak onu d...