3.Bölüm GÜZEL GEÇEN ZAMANLAR

82 29 116
                                    

Herkese selam

Çok uzun zaman sonra bölüm atıyorum.

Yazım yanlışlarına özellikle dikkat ettim.

Instagram üzerinden söylediğim gibi
ELEŞTİRİYE AÇIĞIM, HAKARETE DEĞİL!

Restoranta gelmiştik. Bugün beş ile sekiz yaş arası çocukları almıştık. Önce yemek yedik şimdi ise bizim yaptırdığımız oyun alanına doğru gidiyorduk.

Yaklaşık üç yıl önce benim ekibim ve Arda'nın dahil olduğu tim ile birlikte oyun alanını yaptırmıştık. Tabii ağabeyimin  yardımları da olmuştu. Sadece oyun alanı değil top havuzu, kocaman kaydıraklar, küçük sayılmayacak büyüklükte trambolinler de vardı. Egemen ve Mert'in büyük ısrarları sonucu deniz kumu dökmüştük.

Burası sadece yetimhaneden aldığımız çocuklara değil, haftanın belirli günleri herkese açıktı. Ailesi ile gelmek isteyen çocuklara, bebeğini kaybeden annelere ve sokakta büyümüş diğer çocuklara. Özellikle pazar günleri ailesi ile çocuklar gelirdi. O zaman anneler ve babalar telefonlarını dışarı bırakırlardı, çocukları ile ilgilenmeleri için telefonunu bırakmak istemeyen kişileri almazdık.

Oyun alanının arka tarafında kalan bir kafe vardı. Genel olarak daha çok gençler gelirdi. Kafe de  garson olarak sokakta kalmış ve bir iş bulamamış kişiler çalışırdı. Hatta yaklaşık bir ay önce iki garsonumuz evlenmişti. Hemde bizim kafe de düğün yapmışlardı. Bu bizim için ilk olsada hepimiz hem maddi hem manevi desteğimizi eksik etmemiştik.

Şimdi ise ben, Alev ve Egemen aynı arabada oyun parkına doğru ilerliyorduk. Abim ve Yavuz çocukları almıştı, Mert ise Ayşegül'ü almıştı. Egemen özellikle Ayşegül'ü istemiyordu. Mert ile sessiz bir anlaşmaları vardı. Herkes fark etmiş ama kimse sesini çıkarmıyordu.

"Sena Evren seni tekrar aradı mı?"

Egemen'in sorduğu soru ile ona döndüm. Tam cevap verecektim ki Alev benim yerime konuştu.

"Hıı hıı aynen aradı. Söz verdi sonuçta Sena yı bırakır mı? Asla bırakmaz!"

Alay ederek konuşuyordu. Sinirle burnumdan nefes verdim. "Alev yapma böyle, o da kolay şeyler yaşamadı. Neden onu yargılıyorsun."

Alev'e verdiğim cevap ile Egemen bana döndü. "Sena sakın bana onu savunma. Sana neler yaşattı hepimiz biliyoruz."

"Ya siz niye anlamıyorsunuz? Zorunda kaldı. Zorunda kalmasa beni bırak-.."
Cümlemi tamamlamama izin vermeyen Egemen tekrar konuştu.

"Zorunda kalmasa bile seni bırakırdı. Seni o bok çukuruna atarken, kendisini kurtardı. Sana kendini acındırdı. Sen ona inandın." Egemen her ne kadar eğlenceli ve vurdumduymaz biri olsa da siniri de eğlencesi ile yarışacak durumdaydı.

"İnandım. Sen Alev her ne derse desin inanmıyor musun?"

Egemen'in siniri kat sayısı gibi artıyordu. Artık konuşurken yola değil arkaya yani benim oturduğum koltuğa bakıyordu.
"Sena biz kendi çıkarlarımızı gözetmiyoruz. Bir de sakın o piç kurusuna aşık olduğunu söyleme."

Aşık değildim, sadece sevdim. Ama tabii ki de bunun cevabını Egemen'e vermeyeceğim. "Sen niye sürekli annesine küfür ediyorsun." Oflayarak önüne döndü. Kadın mezarında ters dönecekti. Tövbe estağfirullah. Aklıma gelen saçma anılar ile yüzüm düşmüştü. Camdan dışarı bakarak ağlama istegimi yutmaya çalıştım. Ama olmuyordu işte, aklıma gelmişti bir kere gitmiyordu ki.

Gitmesin zaten ne yaşadığını unutma Sena. Dedi sol tarafımda ki çok sevgili melek.

Ama kolay şeyler değildi ki. Ne güzel unutmuştuk. Neden hatırladın ki?  Dedi üzgün bir şekilde sağ melek.

ZEHİRLİ PAPATYA AŞKIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin