Buharlaşmış aynayı avuç içimle silerek yüzüme baktım, gözlerim yorgun, yanaklarım ısının etkisiyle pembeleşmiş, küçük ama dolgun sayılabilecek dudaklarım rengini yitirmiş görünüyordu. Ben buraya gelmeden önceki gibi görünüyordum, bedenim de aynı şekilde, tek bir yer hariç. Gözlerim yüzümü kısa turundan hemen sonra boynuma gitmişti. Boynumu hafif bükerek kendime daha iyi bir görüş sağladım. Oradaydı. Parmak uçlarım ağır ağır hareket etti, parlaklarımın temas ettiği yerler karıncalanarak ürpermemi sağlıyordu. Aynada kendimle göz göze geldikten hemen sonra elimi boyumdan çektim ve havluyu bedenime sararak, odadan dışarıya attım kendimi, buhar da benimle gelmişti. Kapıyı kapatmak üzere hâlâ kapı kolunda olan elim, işittiğim sesler üzerine olduğu yerde asılı kaldı ve dikkatim kapıdan çekilerek koridorun sonundan gelen konuşmalara yönlendi.
"Biliyorum, oldukça tehlikeli." Konuşan erkek sesini daha önce duymuş gibiydim, kaşlarımı çatarak parmaklarımı kapıdan uzaklaştırdım ve çıplak ayaklarımı soğuk zemin üzerinde sesin geldiği tarafa yönlendirdim.
"Hayır!" Diğer erkek sesi oldukça gür çıkmıştı, elimi duvara koyarak sesin net geldiği kanısına vararak sabit bir şekilde dinlemeye devam ettim. "Olayın üstünden 3 hafta geçmiş olabilir, ama bu işler daha iyiye gitti demek değil! Anlamıyor musun? Oradaydım. Gördüm. Olanları gördüm!"
Dikkatimi tamamen seslere odakladım.
"Biliyorum, biliyorum." Ilk konuşan erkek sesini daha da yumuşatmıştı. "Benim için endişeleniyorsun, anlıyorum."
"Hayır! Anlamıyorsun!" Sesi daha da hiddetlenen gür erkek sesi beni dahi korkutmuş, bana bağırması kadar büyük bir etki yaratmıştı. "Sana işlerin Stenoiplerle bitmediğini söyledim ve sen göreve katılacağını söylüyorsun!"
"Biliyorum, özür di-"
"Dileme!" Ayak seslerinin uzaklaşmaya başlamıştı.
"Beni bekle lütfen!" Sesler gittikçe uzaklaşırken, daha rahat duyabilmek için koridorda ilerlemeye devam etmek üzere kaldırdığım adımım, kolumun tutulup çekilmesi ve sırtımın duvarla temas etmesiyle son bulmuştu, şaşkınca ne olduğunu anlamaya çalıştım.
"Laf mı dinlemeye başladın?" Hemen karşımda duran Shadow'u görünce kaşlarımı önce şaşkınlıkla kaldırdım, hemen sonraysa çattım. Nemli koluma temas eden parmaklarını hissedebiliyordum, kolumu çekerek elinden kurtardım ve sırtımı duvardan ayırarak, loş koridor ışığında yüzüne baktım.
"Ne yaptığım seni ilgilendirmez."
Düz ifadesini korurken herhangi bir çekince duymadan bedenimi gözleriyle süzdü, bu da üstümde ne olduğu ve ne şekilde karşısında olduğumu hatırlamamı sağladı. Yanından hızlıca geçerek, karşıda kalan odamın kapısını açtım ve içeri girdim. Kapıyı arkadan kapattıktan hemen sonra yatağın üstünde duran siyah pantolon ve atlete yorgun bir bakış attım ve ıslak saçlarımı gözümün önünden çekip, derin bir nefes aldım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
GİRDAP
FantasyHer şey tanrının planıyla başladı. Melek tanrıya ihanet etti, tanrı onu cehenneme hapsederek cezalandırdı. Sonra insan tanrıya ihanet etti, tanrı onları cennetinden kovup, dünyaya gönderdi. Sonra insan oğlunun ilk çocuklarından biri, yer yüzündeki...