Neden bana öyle bakıyordu anlamamıştım.
"Tanışıyormusunu?" Emrenin sorusu ile kendime geldim ve onun eve geçmesini Tanerin ona kapıyı açacağını söyleyip gönderdim.
Cenan tam gideceği sırada onu omuzundan yakalayıp çektim.
"Ne oldu olum niye öyle baktım bir sıkıntı mı oldu?"
"Çok büyük bir sıkıntı var be Arif"
"Söyle düzeltiriz düzeltilcek bir şeyse Emre ile mi bir sıkıntın var?"
"Demek adı Emreymiş" dedi ağzının içinden
"Efendim?"
"Yok bir şey Arif boş ver sen git o elamanı yalnız bırakma"
Nedense onu böyle tek göndermek gelmemişti içinden Emre sonuçta yıllardır arkadaşım olan biri, her ne kadar konuşmamış olsak bile bu aramızdaki yakınlığın açılmasına sebep olmamıştı.
"Eski arkadaşım sıkıntı edeceğini sanmıyorum. Anlat sen neyin var, eğer ki mahalleden bir olaysa yapabilecek bir şeyim kalmıyor ama öbür türlü bir şeyse elimden geleni yaparım."
Yüzünde bir sırıtış belli oldu ama saniyeler içinde geri silindi.
"Neden güldün?" Gözlerime o kadar derin bakıyordu ki beynimi görebilecek diye korkuyordum yani.
"Hiiç öylesine gülesim geldi. İlerleyen zamanlarda yardım edersin bana şimdi sende git evine daha fazla bekletme arkadaşlarını.
Arkadaş kelimesini bastırarak söylemesi beni şaşırtmıştı ama üstelemedim 'tamam sonra görüşürüz' dediğimde 'görüşeceğiz Güloğlu' diye dönüş yapmıştı ve bende arkamı dönüp binaya doğru yürümeye başladım.
Binanın kapısına vardığımda kafamı geri oraya çevirdim ve göz göze geldik hala bekliyordu. Elimle el sallayıp içeriye girdim ve daireme doğru çıkmaya başladığımda tekrardan aşağı kapı açıldı ve kapandı. Kafamı korkuluklardan aşağıya doğru uzattığımda içeriye Cenanın girdiğini gördüm. Burada mı oturuyordu yoksa beni mi takip etmişti?
Adımlarımı hızlandırıp kapımın önüne geldiğimde arkamdan gelen seslerin kesildiğini ve aşağı kapının anahtar sesini duydum. Genede ne olur ne olmaz diye hızlıca eve girip kapımı kapattım ve yaslandım. Az önce neden Cenandan kaçmıştım ki ben? Hemde aynı mahalle hatta aynı binada olmamıza rağmen.
"Arif nerde kaldın be olm" Emrenin sesi ile kendime geldim
"Hiç arkadaşla konuştuk öyle"
"Hangi arkadaş? Ne ara arkadaş edindin lan?" Tanerden gelen bu soruya cevap verip vermeme arasında kalmıştım. Arkadaşımı döven birine arkadaşım demem ayıp olur o yüzden başka bir şey demem gerekiyordu. Gözlerim odayı turladığında en son Tanerin gözlerinde durdurdum.
"Mahalleden ya taşınırken bana yardım etmişti, yani fazla büyük bir tanışma ve arkadaşlık değil."
"Olamaz zaten"
"Olamaz zaten"İkisininde aynı anda dedikleri kelime ile önce duraksayıp sonra kahkaha atmaya başladım.
Aldığım atıştırmalıkları sehpanın üzerine koydum ve çayları getirdim. Taner yere inmesin diye orta sehpada içecektik çayımızı. Hani derler ya erkek evi muhabbeti diye gerçekten şu an o kelimenin ne anlama geldiğini anlamıştım çok boş ve arkası kesilmeyen muhabbetler açılıyordu. İşin garibi de sarıyordu, ya da bizi sarıyordu mesela dışarıdaki biri 'Mal mı bunlar?' sorusunu sorabilirdi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kararsızlık
CasualeSelamlarrr yine ben farklı bir hikaye ilee. Bu hikayeyi yazarken önceden düşündüğüm bir şey yoktu her şey doğaçlama gerçekleşecek yani. İlk bölüme göre diğer bölümleri yazmaya başlayacağım. Umarım seversiniz oylamayı ve yorumlamayı unutmayın kocaman...