Ellerim titrerken, ağlamamak için tüm gücümle kendimi sıkarken, hayal kırıklığına uğramış gözlerim karşımda bana büyük bir yıkım armağan eden her şey'im dediklerimdeydi. Kalbim bir el onu sıkıyormuşçasına kapana kısılmış bir haldeydi. Sanki tüm dünya başıma yıkılmıştı da, altında kalmıştım.
"Ne zamandan beri?" Kurumuş dudaklarımdan çıkanlar kalbimi ağrıttı. Yalvardım Allah'a, daha fazla yıkılmamak için. Sırtımı yasladığım dağlar paramparça olmuştu, kendisiyle beraber beni de paramparça etmişti ancak ayakta durmak için onların dudakları arasından çıkacak en ufak bir kelimeye dahi muhtaçtım.
Gözlerime bakmaya utanır gibi gözlerini kaçırdı abim. Sanki bu yaptıkları suçlarını hafifletecekmiş gibi birbirlerinden en uzak köşelere oturmuşlardı. Fark ettiğim bu hal dudaklarımın arasından küçük bir kahkahanın firar etmesine sebep oldu. Gerildiğini hissettim, korktuğunu. Kaçmak ister gibi en ucunda oturuyordu koltuğun.
"2 yıldır." Bakışlarım ağlamamak için paramparça ettiğim ellerime düştü. Sertçe ısırdım dudaklarımı. Tüm benliğim öyle bir titriyordu ki tam şuan buradan koşarak kaçmak ve bağırarak ağlamak istiyordum. En yakın arkadaşıma kaydı gözlerim. Bir zamanlar ailem dediğim o kıza bakarken şuan içimde duyduğum tek duygu acıydı. Hayatıma baş rol yaptığım o kız beni hiç bir sahnesine sığdırmamıştı ve ben bunu şuan anlamıştım.
Daha fazla dinlemek istemedim, kaçmak deniliyorsa buna, evet ben kaçtım. Duyduklarımın üstüne duyacaklarım beni daha da yakmasın diye hızlıca kalktım oturduğum koltuktan. Benim ardımdan ikisinin de ayaklandıklarını ayak seslerinden anladım. Merdivenleri çıkarken aklımdan geçenler bana ne kadar aptal olduğumu hatırlattı. Gözlerim sızladı, tuttum, içime akıttım her bir zehri. Odamın kapısını açacakken bir el uzandı koluma. Sertçe tutup kendine çekti bedenimi.
"Bırak!" diye bağırdım tüm gücümle. "Bırak!" diye tekrarladım defalarca. Kaçmak istedim, ondan en uzağa gitmek ve bir daha bana ulaşamasın istedim. Tüm duvarlarımın yıkıldığını hissettim, gözlerimdeki yaşlar yanaklarıma yuvarlanırken birbirine bastırdım dudaklarımı. Birbirini takip eden tüm damlalar yanaklarımdan düşerken tam o an bıraktım kendimi. Dizlerimin üstüne düştüm yavaşça, sırtımı yasladığım duvarın soğukluğu içimi titretti. Hıçkırarak ağladım kendime, kimsesizliğime. Var dediklerimin olmayışına, dayandığım duvarların yıkılışına. En çokta onun karşısında kendimi tutamayışıma ağladım.
Kollarımdan tutarak kendini benim karşıma bıraktı abi dediğim adam. Gözleri dolmuştu, sıkıyordu kendini ağlamamak için. Sanki fark etmişti onları kalbimdeki uçurumdan aşağı bıraktığımı, ve bunun bir geri dönüşü olmadığını.
"Abim, yalvarıyorum sana bir dinle beni." Yaşlarla dolu gözlerim merdivene kaydığında gördüğüm beden daha çok ağlamama sebep oldu. Hıçkırıklarım yükseldi, kalbim atamaz hale geldi sanki.
Tüm o ağlayışlarımın arasında yalvarırcasına baktım abimin gözlerine, onun dudaklarından dökülecek her bir kelimeye muhtaçmış gibi baktım harelerine. "Abi..." ağlayışım daha da şiddetlenirken göğsüne çekti beni. Merdivenlere çarparak uzaklaşan ayak sesleri o kızın gittiğinin işaretiydi. Eğer bedenimde ufacık bir güç olsaydı bırak başımı bu adamın göğsüne yaslamayı, en şiddetli tokatı atarak terk ederdim burayı. Omzumun damla damla ıslanışından anladım onun da benimle birlikte ağladığını. Oysa bizi bu hale getiren yalnızca oydu. Pişman mıydı yoksa?
"Neden, neden yaptın bunu bana?" Boğuk sesimden anlaşılmayan kelimeler tosladı kalbine. Yıktı onu belki de, ancak hiç bir zaman benim yıkıldığım kadar yıkamayacaktı hiç bir şey ve bunu biliyordum en acı gerçeğiyle. Başımı umarsızca yasladığım göğsü titrerken ağlayışının şiddetlendiğini anladım. Son kez yasladığımı hissetmiş gibi sığındım göğsüne, bir zamanlar huzur bulduğum güven dolu limana.
Ben o gece, en değerli hazinemi kaybedişime ağladım, sırtımı yasladığım güvenli duvarın üzerime yıkılmasına, her şeyim yaptıklarımın beni kimsesiz bırakışına, huzuru bulduğum yuvadan atılışıma ağladım ve hiç dinmeyeceğini bildiğim gözyaşlarını döktüm...
***
saygı çerçevesi içinde tüümm eleştirilere açığım. ilk kez yazdığım bir şeyi yayınlayacağım ve elbette eksiklikleri var. sizden istediğim eğer bir şeyi eksik bulduysanız, düzeltilmesi gereken bir nokta varsa bunu söylemeniz.
duyguyu verebilmiş miyiimm?
sizce neler oldu?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
kalbin, esareleri
Teen FictionBir mezar açtım kalbime, içine iki ruhu koydum ve üstünü kapattım ama nafile. Biliyordum ki kalbimde ne kadar öldürürsem öldüreyim zihnimde hep yaşamaya devam edeceklerdi. Bana yaşattıkları bu acı hep taze kalacaktı ve ateşi hiç bir zaman sönmeyecek...