Denizin esintisi genç kadının saçlarını usulca savuruyordu. Kollarını birbirine bağlamış, boş bakışlarla hırçın dalgaları seyrediyordu. O kadar fazla düşünüyordu ki vücudunun soğuktan titrediğini ancak genç adamın omuzlarına battaniye sarmasıyla fark edebilmişti. Arkadan iki kol sarıldı kadının beline ve onu hapsetti kendine. Genç adam dudaklarını kadının savrulan saçlarına bastırarak o güzel kokusunu içine çekti ve belinden tutarak döndürdü kendine.
"Hasta olacaksın yine, niye çıktın dışarı?" diye sordu genç adam. Gözleri aşık olduğu kadının her bir zerresinde dolanıyor, bakmaya bile kıyamadığı kadının gözlerindeki yorgunluğu söküp almak istiyordu ancak nafile. İlmek ilmek işlenmişti o yorgunluk genç kadının ruhuna ve gözlerindekiler yansımasıydı yalnızca.
"Olsun, iyileştirirsin sen beni. Hem çorba da yaparsın. Çok seviyorum o çorbayı, sanki sihirli gibi." genç adamın omzuna yaslanarak mırıldandı genç kadın. Ardından başını kaldırdı ve parmak uçlarında yükselerek öptü sevdiği adamı.
İki aşık birbirlerine sıkıca sarılarak öpüştü, yaralarını sarmak ister gibi sevdi birbirini. Genç adam usulca okşadı kadınının yanaklarını, genç kadın nazikçe sevdi adamının yumuşak saçlarını. Ayrıldıklarında ikisi de alınlarını birbirine yaslayarak tebessüm etti ve dudaklarından aynı anda kelimeler döküldü,
"Seni seviyorum."
***
geçiş bölümlerindeyiz o yüzden kısacık paylaşıyorum, uzun bölümler çok yakında
ŞİMDİ OKUDUĞUN
kalbin, esareleri
Teen FictionBir mezar açtım kalbime, içine iki ruhu koydum ve üstünü kapattım ama nafile. Biliyordum ki kalbimde ne kadar öldürürsem öldüreyim zihnimde hep yaşamaya devam edeceklerdi. Bana yaşattıkları bu acı hep taze kalacaktı ve ateşi hiç bir zaman sönmeyecek...