Yalan

25 4 0
                                    


"Bunu gece günlüğüme yazacağım."
"Neyi?"
"Ateşten yananın ateşe doymadığını."
                            dorian gray'in portresi

       Aram'dan

    Asyanın "Aşkım" demesiyle irkildim. Bir daha aşkım kelimesini duymak istemiyordum. Ahu keskin bakışlarını bana çevirdi. "Bir açıklamayı hakkediyorumdur umarım." Ne diyeceğimi bilemiyordum. Dilim lal olmuştu. Ne söylesem boştu. "Benim sevgilim sana bir açıklama yapmayacak!" Diye çemkirdi Asya.
"Sen karışma." Dedi Ahu
Boğazımı temizledim konuşmaya girmek için. "Şimdi şöyle ki ufak bir yanlış anlaşılma oldu."
Ahu ayağa kalktı ve hızlı adımlarla kafeden çıktı. Arkasından gidecekken Asya kolumdan tuttu. "Bu kız mı ayrılmamızın sebebi Aram bu kadar mı düştün?" Dudaklarım aralandı cevap vermek için "Kimse için ayrılmadım senden" Delirmiş gibi ellerini omuzlarına doğru salınmış saçlarına geçirdi. "Bu kadar mıydık gözünde? Bu şekilde mi ayrılacaktık Aram." Mavi gözlerinin odağı olmak korkutucuydu. "Sonra konuşsak." Dedim bu durumdan bir an önce kurtulmak istiyordum daha önemli işlerim vardı. Bu kafaya takacağım son şey bile olmamalıydı cevap vermesini bile beklemeden kafeden çıktım ve arabaya doğru yürümeye başladım.
                                                                            ...

          Ahu'dan

     Kafeden bir hışımla çıktım. Nasıl rezil insanlardı. Bu muydu yani? Ne kadar hastalıklı insanlardı. O kadar çok şey sayabilirdim ki. "Aşağılık herif." Diye mırıldandım.
     Bugün dersim yoktu. O yüzden direkt eve gidecektim. Hem kafamı toparlardım.
Yaklaşık yarım saat içinde evdeydim. Üstümü değiştirip yemek yapmaya karar verdim. Yüksek sesle müzik açtım ve ne yemeği yapacağımı düşünmeye başladım. Sanırım makarna yapacaktım en kolayı o olurdu. Dinlediğim müzik telefonumun çalmasıyla kesilmişti.
Aram...
Arayan aramdı.
Açıp açmamak konusunda kararsız kaldım. Ve merakıma yenik düşüp aramayı cevapladım.
"Ahu"
"Efendim."
"Konuşabilir miyiz lütfen?"
"Hayır" dedim net bir sesle.
"Lütfen gerçekten acil bir durum. Anlatmam gereken şeyler var."
"Peki son kez tamam. Yine aynı kafeye gelirsiniz."
"Teşekkür ederim." Dedi.
Yüzüne kapattım rica etme gereği duymadan. Yemek yapmama da gerek kalmamıştı hızlıca evden çıktım. Yaklaşık yarım saat içinde kafedeydim. Ve onu gördüm. Cam kenarında oturmuştu. Deniz manzarasını seyrediyordu. Yanına doğru ufak adımlarla yürümeye başladım. Beni farkedince ayağa kalktı ve karşı sandalyeye yürümeye başladı bende tam önünde durdum sandalyeyi çekti ve eliyle oturmam için sandalyeyi gösterdi. Kabul ediyorum çok hoş bir hareketti. Daha sonra kendi yerine oturdu. Bakışları bana kaydı  ve yutkundu. Bunu çok net hissetmiştim gergindi. Sessizliği bölerek "bir şeyler yemek veya içmek ister misin?" Ne ara sen ben olmuştuk onada anlam verememiştim. "Sade türk kahvesi iyi olur." Dedim. Yanımıza gelen garsondan su ve sade bir türk kahvesi istedi. "Lafı dolandırmadan konuya girmek istiyorum saçma gelecek biliyorum ama yinede anlatmak isterim." karşılık olarak "Sizi dinliyorum." Dedim.
"Bir süredir babamın illegal işler yaptığından şüpheleniyorum babamı biliyorsun değil mi?"
"Evet de ne gibi illegal işler."
"Yani şimdilik pek bişey bilmiyorum ama yaptığı birkaç şeyi yakaladım ve yasal olmadığı kesin."
"Sonuçta baban hapse falan attırmayı düşünmüyorsun herhalde."
"Tam da onu düşünüyorum amacım o adalet yerini bulsun."
"Niye yüzbaşı falan mısın?" Diye sordum alayla.
Gözlerini kıstı ve hafifçe bana doğru eğildi. "Sayılır, kıdemli üst teğmenim" şaşkınlıktan gözlerim kocaman açılmıştı bir an yarinden çıkacak sandım.
"Peki burada benim yerim ne?"
"Seni biraz araştırdım Simayın da arkadaşıymışsın Simayın babası Mehmet abi babamın en güvendiği adam Simayı babasının ağzından laf almak için ikna etmelisin Ahu." İsmimi o kadar güzel telafuz etmişti ki diğer dediklerini pekte önemsemedim. Yavaşça ondan geri çekildim ve arkama yaslandım. "Bir nevi arkadaşımı kullanmamı bekliyorsun." Dediğimde yüzünde sahici bir gülümseme oluştu gamzelerini o an farketmiştim. "Tam olarak öyle sayılmaz sadece adalet yerini bulacak." Dedi. "-birde mesleğimi birkaç kişi dışında pek bilen yok kimseye söylemezsen sevinirim."kafamı onaylarcasına salladım. "Benim kazancım ne olacak peki." Çıkarsız iş yapmazdım hatta böyle bir şey de yapmazdım. "Bilmediğin gerçekleri açığa çıkartırım o kadar çok şey bilmiyorsun ki..." derin bir iç çekti. Gözlerim daha ne kadar açılabilirdi inanın bilmiyordum. Biranda kahkaha atmasıyla irkildim. "Bir şey mi oldu?" Diye sordum dayanamayarak. "Hayır aklıma bir şey geldi de önemli değil." Dedi ve gülümsemesi silindi.
"Ne gibi gerçekler." Dedim.
"Henüz söyleyemem hem sen daha benimle iş birliği yapmayı  kabul etmedin. Teklifimi bir düşün. neden söyleyeyim ki."
"Kabul ederim ama gerçeklerin üstünü biraz açman gerek."
Bir süre düşündü. "Ailenin kim olduğunu biliyorum desem." Gözleri tekrardan gözlerimle buluştu ve su bardağını eline aldı ve bardağı etrafında döndürdü. "Ne saçmalıyorsun ailem yok benim!" Dedim sitemle bu ani çıkışıma şaşırmış olacak ki tek kaşını havaya kaldırdı. "Daha hiçbir şey bilmiyorsun. Ama anlatabilirim tek yapman gereken benimle iş birliği yapmak o kadar." Elini uzattı sıkmam için. Elimi ona uzatıp uzatmamakta kararsızdım ama yine merakıma yenik düşütüm ve elini sıktım.
Bu bir kabullenişti.
Birleşmiş ellerimiz artık ayrılmayacaktı bu yolda.

ARAMHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin