Dominant üçe kadar sayınca bedenim kendiliğinden hareket etmeye başladı.
"WOAH, Noluyor?!" diye bağırdım ilerlerken.
Dominantın yanına gelip durdum.
Dominant beni takmayıp Lierre'ye döndü, "Güzellik, biz önden gidiyoruz. İstediğin zaman ofisime uğrayabilirsin." dedi sırıtarak.
Lierre: "Allez vous faire foutre." dedi.
Bence bu karı İngilizce biliyor ama Fransızca konuşarak bizi kekliyor.
Dominant, elini kulağına götürdü ve bir şeyler fısıldadı.
Sonra birden üstünde durduğumuz 1 metre yarıçapındaki dairesel zemin yerin içine girmeye başladı.
Dengem bozulduğu için az kalsın Dominant'a sarılıyordum.
Gizli bir asansörün üstünde duruyormuşum meğer...
Aslında bana gösterdikleri için çok da gizli sayılmaz.
Betondan bir tüpün içinde cehenneme doğru inmeye başladık.
Üstümüzden şiddeti git gide zayıflayan gün ışığı geliyordu.
Yanımda Dominant duruyordu.
Birkaç metre indikten sonra yukarıda otomatik bir kapı yandan çıkıp tünelin girişini kapattı.
Biz karanlığa gömülünce dairesel asansörün kenarları kırmızı neon ışıklarla parlamaya başladı.
Kızıl ışıklar Dominant'ın yüzüne vuruyordu.
Dominant da hareketsiz bir şekilde önümüzdeki hareketli beton duvarlara bakıyordu.
Korkutucu bir görüntü.
Asansörün uğultusu, kızıl atmosfer, duvarları olmayan dairesel bir asansör ve cehennemin derinliklerine doğru inmemiz...
Artık Impel Hell'deydim.
Asansör durdu.
Önümüzde ortadan açılmalı metal bir kapı vardı.
Kapı, "Tısss.." diye sıkışan havayı bırakıp iki yana doğru açıldı.
Uzun, dar ama yüksek tavana sahip karanlık bir koridora girdik.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Glass Adam (S. FİNALİ)
Science FictionGörünmez olarak doğdum. Görünmez olarak büyüdüm. Bu yüzden herkes beni görmezden geldi. Ben de içime kapandım. Kime sorsan bu güce lütuf der, ama bana göre sadece baş ağrısı... 20/4/24 #157 bilimkurgu