Uzandığım yerden tavana bakıyordum.
Tavanda kocaman bir dijital saat duruyordu.
[20:46]
Görüntü çakmak kadar küçük bir projeksyondan tavana aktarılıyordu.
Sanki bize, "Hapiste olabilirsiniz ama zamanınız verimli geçirin" diyorlardı.
Ranzanın üst yatağında uzanırken düşüncelere daldım.
Bu ay bir sürü şey yaşamıştım.
Taa en başta banka soygunuyla başladı her şey.
Enstitü'deyken Frank'a sordum. "Micheal neden benim evime geldi?" diye.
Banka soygunu esnasında bankanın dış kapısının açıldığını ve birinin görünmeden dışarı çıktığını söyledi.
Kayıtlarda görünmezlik gücüne sahip tek kişi benmişim
Enstitü, başta Hobo adlı grubun bir üyesi olmamdan şüphelenmiş.
Sonra beni takibe almışlar.
Bankadakiler de sistemden aranıyor olduğumu görünce polise haber vermişler.
Özel insan olduğum için de Enstitü devreye girmiş.
Biraz şanssızlıklar s*ksilesi olmuş gibi gözüküyor.
Orada tetiği çekmeseymişim her şey daha iyi olabilirmiş.
Anneme haber verdiklerinde bu durumu nasıl karşıladı acaba?
Üzülmüş müdür?
Belki son yolladığı paraya üzülmüş olabilir.
Ya da umursamamıştır.
Belki de rahatlamıştır.
Hakkımda düşünmesine gerek kalmadığı için...
Neyse..
Bütün düşünceleri bir anda bitirmeyelim.
Burada düşünecek daha çok vakit var.
"Hey Bonus."
Bonus uykulu bir şekilde "Efendim?" dedi.
"Niye içeri düştüğümü sormadın?"
Bonus: "Dostum buradaki herkes kader mahkumudur." dedi
"Sen de mi?"
Bonus: "Evet ben de."
Uykusu var gibi gözüküyordu.
Soru sorup uykusunu kaçırmak istemedim.
Özel gücünün ne olduğunu bilmiyordum.
Onu da yarın sorarım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Glass Adam (S. FİNALİ)
Ciencia FicciónGörünmez olarak doğdum. Görünmez olarak büyüdüm. Bu yüzden herkes beni görmezden geldi. Ben de içime kapandım. Kime sorsan bu güce lütuf der, ama bana göre sadece baş ağrısı... 20/4/24 #157 bilimkurgu