EA-1

1.8K 60 3
                                    

Rosewooda karanlık çökerken, sıkıcı bir akşam partisinde kapıdan bir DiLaurentis'in girmesiyle tüm dikkatler onun üzerinde toplandı. Gecenin karanlığında laciverti andıran gözleriyle ay ışığını anımsatıyordu. Diğer insanların gözlerinde iki ifade sabitti ; Hayranlık, nefret.

" Gidelim." Dedi Alison. Komutun yayılması ile içinde bulunduğum beş kişilik arkadaş grubu motonon partiyi terk etti. Evden çıkar çıkmaz yüzümüze vuran rüzgar, yağmurun geleceğinin bariz habercisiydi.

" Bize gidebiliriz,sıcak kahve ve pijama partisi." Dedi yanımda duran Hanna. Alison en önde hızlı bir şekilde yürürken bir kaç saniye bu fikri duymamış gibi yaptıktan sonra cevap verdi.

" Güzel bir plan ama belki başka bir gün Hanna. Şimdi yapmam gereken önemli bir iş var."

Birkaç adım attıktan sonra yavaşça duraksadı. " Belki de sende bana eşlik edebilirsin, Em."

Şaşkınlık ve mutlulukla karışık duygular içerisinde yanına yürüdüm. Bu sırada diğer kızları arkada bıraktığımı fark etmemiştim bile. Adımlarımı onun gittiği yöne uyarladım. Uzun , ormanlık bir patikaya girdiğimizde uzaklardan gelen hayvan sesleri beni ürkütsede içimde hakim olan duygu nereye gittiğimize dair olan merak ve Alison'un verdiği güvendi.

Tek bir arabanın bile kalmadığı anda ona dönüp nereye gittiğimizi sormak istedim ama o sırada Alison çoktan durmuştu. Baktığı yöne dönerek önümüzdeki orta boyutlardaki ahşap eve odaklandım. Kenarında küçük bir göl, hemen üstünde yüksek bir yamaç vardı. Uzun süredir burda yaşamakta olduğumdan buraların varlığından haberdardım ama Alison ile olan ilgisine hiç rastlamamıştım.

Gözlerini ahşap evden çekerek bana yöneltti. " Bazen tüm kirli sırları ve insanları Rosewood'da bırakıp gitmek istediğimiz zamanlar olur. Öyle zamanlarda buraya gelirim. Belki bazen sende gelmek istersin .Ne dersin Em , sadece ikimizin bildiği ve gelebildiği bir yer olmasını istemez miydin ?"

Kendimi ele vermek istemesem de , gözlerimin parladığına biliyorudum. " Diğer kızları da getirip burda fazlasıyla eğlenebiliriz. Mükemmel bir noel partisi olurdu." Heyecanla gülümsüyordum.

Alison bir adım yaklaştı. " Ah Em, hayır. Bahsettğim ikimize özel bir yer olmasıydı."

" Neden ?" dedim sert bir şekilde. Kalbimde derinlere gömdüğüm hislerimi gün yüzüne çıkarmak istiyor gibiydi. Hislerim oluşurken en büyük darbeyi vurmuş, kapanmayacak yaralar bırakmıştı bana.

" Gel benimle." Dedi Alison ve ilerideki yamaca doğru ilerlemeye başladı. Kurumuş çimenlerin olduğu yolda yavaş adımlarla yamaca doğru çıktık. En tepeye çıktığımızda Alison bacaklarını kendini çekerek oturdu ve uzakara daldı. Sonunun nereye varacağını bilmediğimden ben de aynısını yaptım. Alison ,gizemin ta kendisiydi.

Kollarını serbest bırakarak nemli çimenlere uzandı, parıldayan yıldızları izlemeye başladı. " Kutup Yıldızına bak , Em."

Bir karış uzağına sırt üstü uzandım ve söylediği yere bakmaya başladım.

" Bir efsaneye göre Neptünün yarı tanrı çocuğu Polaris ,yani kutup yıldızı bir gün Merope adlı bir prensese aşık olur. Prenses'in özgüveni ve egosu engel olur kendisini Polaris'e vermesine. Korku ve güven , aşkından ağır basar. Polaris buna dayanamaz , Merope'ye bir çok kötü söz söyler. İnkar eder sevgisini. Oysa biri gökyüzünde , biri yeryüzündedir. En büyük engeller gibi görünen engeller aslında önemli birer sebep değildir. Asıl engel , iki kişi arasında olandır. Sevmemiş gibi görünsekte sevebiliriz, değil mi Emily ?"

Başını benim olduğum yöne çevirdiğini hissettiğimde bende ona başımı döndüm.

Sarı saçları koyulaşmış, mavi gözleri siyahı andırıyordu şimdi. Karanlık kadar siyahtı, yıldızlar kadar parlak . " Engelleri aşamayacak kadar korkak olanların aşktan beklentisi olmamalı." Dedikten sonra hızlıca ayağa kalktım,geldiğimiz yola doğru ilerlemeye başladım. İçimden kopan binbir parçaya rağmen tabularımı bu kadar hızlı yıkmasına izin vermeyecektim. Yağmur sonunda kendini serbest bıraktı. Öfkesini kusarmışcasına hızlı bir şekilde yağıyordu, ürkütücü olsa da yağmuru severdim.

Kolumda bir el hissettim, ardından geriye doğru çekildim. Kendimi bulduğum son nokta Alison'un nefesiydi. Arada santimlik mesafe kalmışken ,parfümünü ilk kez bu kadar yakından duyuyordum. Mantığımdan uzaklaşan bedenimi kalbimin yönetmesiyle kendimi dudaklarında buldum. Eskilerden hatırlanmış bir his, yabancı ama bir o kadar da tanıdık.

Dudaklarımızayrıldığında mavi gözlerine bir kaç saniye baktım.

Some Feelings (Emison)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin