EA-7

698 30 2
                                    

"Artık kaybedecek hiçbir şeyim kalmadı." dedi Alison kütüphanenin dışından gelen kahkahaları dinlerken.
"Belki de vardır." dedim. Başını bana çevirdi ve gözlerime baktı. Yavaşça bana yaklaşırken kokusunu tekrar hissettim, düşüncelerimi tekrar yok ettim. Bunun bir son olmadığını biliyordum, arkasından herhangi birşey çıkamazdı. Bunlar gerçek duygulardı, Alison bana aşıktı.
"Söz ver bana." dedim. "Asla bırakmayacağına söz ver." gözlerim kapalıydı. Nefes almak güçleşiyordu.
"Söz." dedi. Git gide daha yakından gelen kokusu, nefesinin sıcaklığı ve dudaklarının yumuşaklığı. Bu bir hayal ise şimdi uyanmak istedim , gözlerimi açtığımda asla gerçekleşmeyecekler listeme bir madde daha eklerdim belki de. Hissediyordum onu, kokusunu, duygularını, kalp atışlarını. Hayal gücümün yetmeyeceği kadar güzeldi.
Dudaklarımız birbirinden ayrıldığında bana sarıldı, altın rengi saçlarına tenim değdi.
"Bugün veya yarın, zaten olacak" dedim.
"İnsanların söyledikleri korkutuyor beni." derken gergin olduğunu hissediyordum. " Kahkahaları hatta düşündükleri."
"Onların hepsi düne kadar mükemmel olduğunu düşünen insanlar." dedim. "Sevdiklerine göre seni sevecek insanları neden umursuyorsun ?"
"Anlamıyorsun." dedi.
Gülümsedim." İnan bana anlıyorum. "
Ayağa kalktığımda o da kalktı. Bomboş kütüphanenin kapısına doğru ilerledik. Kapıda bir kaç saniye yüzüne baktım. Elimi ona doğru uzattığımda sıkıca tuttu. Kapıyı ittim.
Fısıldamalarla başladı ve ilerdikçe söylenen sözlerle devam etti. Alison'a baktığımda söylenen her söze ve söyleyenlerin yüzlerine netlikle bakıyordu. Yüzünde en ufak bir duygu değişikliği yoktu , ne nefret vardı ne de çaresizlik. Sadece netlik.
Koridorda ilerlerken ilk önce Hanna ve Spencer'ı gördüm. İkiside gülümsüyorlardı. Daha sonra onları geçtiğimizde duvara yaslanmış Juliet'i gördüm. Bir kaç saniye kadar baktıktan sonra arkasını dönüp sınıfa girdi.
Yolun sonunda ise Alison elimi iyice sıktı. Nedenini anlamasam da başımı çevirdiğimde Jared'ı gördüm. Alkışlıyordu yavaşça Alison'un kulağına edildi ve bir şeyler fısıldadı.
Kapıdan çıktığımızda Alison derin bir nefes aldı . "Sana ne söyledi ?" dedim.
"Henüz bitmediğini." diye yanıtladı.
"Hiçbir şey yapamaz." dedim.
Alison sustu.
" Belki de tahta parçası kadar etkili olmasa da beyzbol sopası taşımalıyız."
Gülümsediğinde gülümsedim. Gülümsemesi tıpkı bir ödül gibiydi ; Uğruna savaşılabilecek, eriştiğinde her şeyden daha mutlu edecek.


Şehrin ışıkları sönüyordu, artık biz aydınlatıyorduk geceyi. Saat üçtü, köpek sesleri, sokak lambaları , Alison'un gözleri. Tüm geceyi böyle geçirmek istiyordum. Bir bankta alison başını bana yaslamış, arada gülümsüyordu.
"Tam buradaydın." dedi. "Yanında Hanna vardı. Benim geldiğimi fark etmemiştiniz, tüm o süre içinde seni izledim. Sana bakmanın bu kadar güzel olduğunu bilmiyordum. Ne kadar güzel olduğunu bilmiyordum."
Asla unutamayağım anların başı olabilirdi.
"On üç yaşındaydın." dedim. "İstediğin konsere gidememiştin, ben de saatlerce o grubun şarkılarını söylemiştim."
"O grubu çok seviyordum, tanrım." güldü. "Belki şimdi de bir tane söyleyebilirsin."
"Ah Hayır." dedim. "Sekiz tane şarkı yarışmasını kazanan sensin bence sen söylemelisin."
"Beş tanesinde dereceye girenleri tehdit etmeleri için Jason'a şantaj yapmıştım."
Başını omzumdan kaldırıp gülerken yüzüme baktı.
"Gözlerini kapat." dediğinde bir süre yüzüne baktım. "Hadi, kapat." dedi.
Dediğini yaptım. Nefesi git gide bana doğru yaklaştı, kulağıma eğildi. Ezgili bir şekilde fısıldayarak grubun şarkılarından birini söyledi ;
'Bunu söylemeye hiç fırsatım olmadı ama seni seviyorum.'
Geri çekildiğini hissettiğimde gözlerimi açtım. Gözlerimi Alison'un gözlerine açtım.
Ne yapacağımı bilemeden ona baktım. Hissettiklerimi kelimelere dökemiyordum.
"Belki bir gün Pariste bir gecede birbirimize bakarız." dedim.
"Sen, ben ve güzel Paris. O an sonsuza kadar yaşamak isterdim." dedi.
"Büyük bir hayal değil." dedim."En büyük hayalimle bakışıyorken, değil."

Some Feelings (Emison)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin