EA-10

507 31 3
                                    

"Seni görmek isteyen biri var." dedim Alison yatağında kitabını okurken. Kitabı indirdi.
" Katy Perry ?"
" Yaklaştın." dedim . Kapı yavaşça açıldı ve Juliet içeri girdi.
" Hey." dedi Juliet elindeki çiçegı kenardaki masaya bırakarak.
" Sana kahramanım mı demeliyim ?" dedi Alison gülerek.
Juliet de aynı şekilde yanıtladı. " Kulağa korkutucu geliyor."
Kapı aniden açıldı. "Böldüğüm için üzgünüm. " dedi Jason ." Ali zaman geldi."
" Ne zamanı ?" dedim.
"Sevk ediliyorum eyalet dışında bir hastahaneye." diyerek yanıtladı Alison .
"Durumunun iyi olduğunu sanıyordum ve neden bana söylemedin? " dedim.
"Durumum iyi değil bir kaç günlük sadece." dedi Alison. "Gideceğim fikriyle günlerin büyüsünü bozmak istemedim."
Hızlıca odadan çıktım. Ben ona kızgınken gitmesi şu an ihtiyacım olan son şeydi ama gözümün önünde araca bindi ve gitti.
" Birkaç gün." dedi Juliet arabanın arkasından ben öylece bakarken.
" Birkaç gün." diye tekrarladım.
Sonrasında her gün Alison'u aradım, telefonlarıma ya da skype çağrılarıma çıkmıyordu. Benimle görüşmeyi reddediyormuş gibi hissettim.

Yirmi sekizinci gündü bugün, bir kaç gün sonra on sekizime girecektim ve Alison yoktu. Aramalarıma hala cevap vermiyordu. Jason'a ulaşmak istediğimde numarasını değiştirdiğini gördüm.
Spencer okul bahçesinde Alison'u ararken yanıma oturdu. "Emily iyi değilsin ama devam etmen gerekiyor." dedi. "O kadar sessizsin ki depresyonda olduğunu düşünmeye başladım."
"Neden aramalarıma bakmıyor anlamıyorum." dedim.
"Biz de ona ulaşmaya çalışıyoruz." dedi. "Hiçbirine bakmıyor."
"Belki de ona ulaşmayı ummayı kesmeliyim." dedim.
"Kesmelisin." dedi Spencer.
Kimya sınıfına gitmek üzere Spencer ile koridorda ilerliyorduk. Arkadaki fısıldaşmalar bana her zamanki okul dedikodularından gibi gelsede Alison'un adını duyunca duraksadım ve arkamı döndüm.
Koridorda yavaş yavaş ilerleyen Alison'u gördüğümde inanılması zor bir sevinç yaşadım. Koşup sarılma hissine kapılıp yanına ilerledim.
Ben ona yaklaştıkça Alison göz temasını kesti. Yüzü solgundu, gözlerinin altı kızarmıştı.
"Geldin." dedim gülümseyerek.
Gözlerime bakmadan cevapladı. "Dersim var. Sonra görüşürüz. "
"Peki." dememe vakit kalmadan uzaklaştı. Sonrasında tüm ders aralarında onu aradım fakat bulamadım. Benden kaçtığı hissine kapılsam da buna bir anlam veremedim.
Karanlık çökerken Alison'un evine gittim. Kapı zilini çalmadan önce gözüm birkaç saniye kurşunun deldiği cama kaydı. Derin bir nefes aldım ve kapıyı çaldım.
Bir kaç saniye sonra Jason kapıyı açtı.
"Emily." dedi Jason.
"Alison ile konuşabilir miyim ?" dedim.
"Evde değil bir kaç dakika önce çıktı." dedi.
Rosewood parkına baktığımda orada olmadığını gördüm. Umutsuzluğa kapılıp eve gidecektim ama aklıma beni götürdüğü tepedeki ev geldi. Son çare olarak oraya ilerlemeye başladım.
Buraya ne zaman gelsem yağmur ani bir şekilde başlıyordu sanki. Tepenin manzarasına birkaç dakika baktıktan sonra evin kapısını çaldım.
İki dakika sonra kapı açıldı. Alison'a baktım. Gözleri herzamankinden bir ton açık , rengi bir ton açılmış saçları uzamıştı. Beni gördüğünde ifadesizlikle baktı. Bana hiç bu kadar boş gözler ile baktığını görmemiştim. Ondan nefret ederken bile.
"Neler oluyor ?" dedim.
Yağmurluğunu giyip dışarıya çıktı.
"Hiçbir şey." dedi yağmur damlaları saçlarına düşerken.
"Soğuksun." dedim. "Zor şeyler oldu ama biz birbirimize daha da bağlanmalıyız."
"Biz ?" dedi. "Biz diye bir şey yok."
"Ne ?" diye yanıtladım. "Alison seni ne değiştirdi ?"
"Sen." dedi. "Beni sen değiştirdin Emily. Mükemmel giden hayatımın her yönünü değiştirdin."
" Ben-" dedim Alison yüzüme netlikle bakarken. Yağmuru artık hissetmiyordum.
" Sen her şeyi mahfettin." dedi. "Arkadaşlığımızı , aramızdaki özel bağı saçma hayallerinle mahfettin."
Devam etti. Gözlerime odakladığı gözlerini kaçırdı. "Biz diye bir şey yok, hislerimi yanlış yorumladım ve olan sadece bu. Sana arkadaşlıktan daha fazlasını veremem."


Some Feelings (Emison)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin