Gözlerimi açmadan tam önce Alison'un kokusunu duymak, gözlerimi onun güzel mavi gözlerine açmak. Karşımda yatan Alison'a baktım. O da bana bakarken sağ elimi yavaşça yukarı kaldırdığımda o da kendi elini kaldırıp benimkinin üzerine koydu.
Ellerimiz ayrıldığında parmaklarımı yüzünde gezdirdim. Kusursuz gözleri, dudakları, kaşları.
"Beni etkileyen Paris'in değil senin büyünmüş." dedi Alison.
"Seni sonsuza kadar seviyorum. " dedim.
"Bugün sadece burada kalalım." dediğinde gülümsedim.
"Tamam ama yemek yememiz gerekiyor." dedim.
Giyindikten sonra restauranta indik. Gülümsemeler eşliğinde yemek yerken bi ara alison öksürmeye başladı. Peçeteyi ağzına götürdüğünde peçeteye kan bulaştığını gördü.
" Doktor bulmamı ister misin ?" dedim.
"Hayır." dedi gülümserken. "Bugün çıkmayalım."
Başımla onaylasam da endişelenmiştim.
Odaya tekrar çıktığımızda Alison'a kendi kıyafetlerimi giyip odasına geleceğimi söyleyedim. Hızlıca kendi odama girip bir kaç parça kıyafet ayarladım ve giydim. Kapıyı kapatıp Alison'un odasına girdim.
"İşte oldu şimdi bütün gün yatabiliriz." dedim. Sonra ise Alison'un yatakta yatmış ve titriyor olduğunu gördüm. Hızlıca yanına koştum.
"Hayır." dedim. "Şimdi olmaz."
O an biteceğini anlamıştım .Gözlerimden durmak bilmeyen yaşlar akmaya başladı. Alison'un titremesi durdu. Burnundan kan gelmeye başladı. Ellerim titrerken telefondan ambulansı çağırdım.
Alison'u hızlıca banyoya sürükledim ve küvete soktum. Soğuk suyu açıp kucağıma aldım.
"Uyan." dedim sesim titrerken. "Bizim sonsuzluğumuz daha bitmedi Alison."
Gözkapaklarında herhangi bir kıpırdama bile olmadı. Bağırmaya başladım. "Şimdi olmaz Alison."" Beni bırakma ." Soğuk su üstümüze akarken bedenine sarıldım. "Gitme."
Alison o gece on sekiz yıllık hayatının son nefesini verdi. Emilyi tıpkı söylediği gibi bin parçaya ayrıldı. Her iyi şeyin ardından kötü şeyler olduğunu Emily'e en kötü yolla gösterdi. Emily en büyük hayaline sahip olduktan sonra elinden kayıp gidişini izledi. Emily o gün yarım kaldı.
Alison'un cenazesi uçakla Rosewood'a gitti. Alison ormandaki evin tepesine gömüldü, Emily'e söylediği gibi orası onların tümüyle ikisine ait olan bir yer oldu. Emily Rosewood'un yaşantısından sıkıldığında sürekli oraya geldi.
Spencer ve Aria New York'a okumaya gittiler ve birlikte ev tuttular.
Hanna hayatının aşkını sonunda buldu. Los Angeles'da birlikte okuyorlar.
Emily Rosewood'dan ayrılamadı. Alison'u yalnız bırakamazdı. Dört yılın ardından sonunda yeni birine kalbini açabildi, kırık bir kalbi.
Bu kişi Alison'un ölümünde ona en çok destek olan Juliet oldu. Juliet hiçbir zaman söylediği gibi Alison olamadı ama Emily'i yalnızlığından kurtardı.
Juliet ve Emily evlendiler. Iki evlatlık çocuk aldılar, kız olanın adı Merope , erkek olan ise Paris oldu.
Emily mutluydu, sebebi ise ailesi , arkadaşları ve her gökyüzüne baktığında ona parlayan Polaris oldu.
Merope, Polaris'e ulaşmak istedi ama hayat buna izin vermedi. Çünkü biri gökyüzündeydi, biri ise yeryüzünde.
Okuduğunuz için teşekkür ederim hepimizin beklentisi bu tür bir son değildi ama Marleneliğim tuttu habdbnfbsx Her neyse sparia fic yazacağım takipte kalın
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Some Feelings (Emison)
FanfictionAlison'un birçok oyuncağı vardı ; Erkekler, Arkadaşlar,Hisler. Emily ise bunlardan kırmaya en korktuğu. Sırlarını bu kadar iyi saklayan bir kızın hislerini belli etmesini bekleyemezsin. ...Ve ilk aşkını da ilk hayal kırıklığını da silemezsin.