Milyonlarca hayal kuruyordum, sadece düz beyaz renkli odamın duvarına bakarak. Hepsi farklı yerlerde , farklı zamanlarda, farklı kıyafetlerle. Fakat hepsine dair aynı olan iki şeyden biri Alison diğeri ise mutlu olduğumuzdu. O bana varlığıyla mutluluk vermiyordu, bazen olduğu için ondan nefret bile ettiğim oluyordu. Bana bunu yaptığı için, kendisini yaşamam için gerekli bir şey haline getirdiği için ondan nefret ediyordum.
Bazenleri uzun yeşil çimenliklerde birlikte uzanıyor , bazen dev bir konserde birbirimize sarılarak şarkıları dinliyor bazılarında ise Paris sokaklarında el ele dolaşıyor , Eyfel kulesinin manzarasında birbirimize gülümsüyorduk.
Asla gerçekleşmeyecek olan hayalleri kurmak daha da çekiciydi. Yaşamayacağın anları düşlerimde yaşıyordum.
Dalıp gitmişken kapı açıldı.
"Duvara bu kadar anlamlı bakman beni korkutuyor." dedi Spencer. "Durum o kadar mı kötü? "
Gözlerimi kaçırıp ona baktım. "Sadece biraz yorgunum." dedim.
Spencer yatağa uzandı " O zaman biz de benim hakkımda konuşuruz. "
"Sanat tarihi veya bilime ayıracak çok fazla vaktim olmuyor ama seni dinleyebilirim." dedim.
"Kalıplaşmış düşünce." dedi " Spencer da aşık olabilir."
Aniden yüzüne baktım. "Olabilir mi ?"
"Bilmiyorum."dedi "Emin değilim."
"Tanıyor muyum ?"
"Belki." diye yanıtladı. "Okula gitmemiz gerekiyor."
Yastığa yüzümü gömdüm. "İşte gerçek bir Spencer."
"Bugün Alison'un evinde olacağız." dedi.
"Bir dakika neden bunu şimdi öğreniyorum ?" diye yanıtladım.
"Emily." dedi Spencer. "Okul."
Evden sürüklenerek çıktığım, ayaklarımın yürümeyi reddetmesinin ardından okuldaydık.
"Neden herkes futbol formalı ? " dedim.
"Okul takımındaki bir yüzücu nasıl olur da futbol maçını bilmiyor ?" dedi.
"Gitmek zorunda mıyız ?"
"Zevkle derslere girerim." dedi.
Stadyum tamamıyla dolmak üzereydi, herkes bağırıyor, oyuncuların çıkmasını bekliyordu. Ardından takımın adı anons edildi ve oyuncular göründü. Rakip takımında çıkmasının ardından dev ekranda bir yazı belirdi.
Yazının ne olduğu pek okunmuyordu ama ardından Alison ekranda belirince herkes sustu. Tüm bağırışmalar yok olmuştu , stadyumda herkes sessizlik içerisinde ekrana kilitlendi. Oyuncular bile.
' Buna nasıl başlayacağımı bilmiyorum. '
"Nasıl yani ? " dedi Spencer.
"Jared." dedim.
' Hiçbir zaman olmak istediğim kişi olmadım. Bunu seçmeye fırsatım olmadı.' Derin bir nefes aldı. ' Bazen beni bazı şeyler etkiledi, bazen insanlar belki düşünceler ve bazende gerekçeler. Ama bunların hiçbiri sana karşı olan hislerimi değiştirmedi. Kendimden emin olduğum kadar bundan da eminim. Emily, sana karşı olan hislerimi inkar edilemeyecek kadar güçlü.'
Kendime gelmem bir kaç dakika sürdü. Spencer'ın beni sarsması ve stadyumdaki kahkahalar ile kendime geldim. Herşeyin farkında olduğumda ise karmakarışık duygularda oradan uzaklaşmaya çalıştım.
Dışarıya çıkmak için herkesi teker teker itmek zorunda kaldım. Sonunda dışarıda olduğumda nefes almakta zorluk çekiyordum.
Herkesin arasında Alison'u aramaya başladım. Tam da önümde sarışın bir kız gördüğümde "Alison ?" dedim fakat kız o değildi.
Okulun içine girdim. Tek tek bütün sınıfları aradım ama yoktu , onu bulamıyordum.
Son çare kütüphaneye girdiğimde rafların arasında onu gördüm. Hiçbir şey yapmıyor öylece bakıyordu. Yanına oturdum ve sadece bekledim. Söylenmesi gereken birşey yoktu, sessizlik belki de her şeyi anlatabilirdi.
"Biliyorsun." dedi.
"Biliyorum." dedim.
"Her şeyimi kaybettim." dedi. " Popüleritemi , olmaya uğraştığım kişiyi kaybettim. Aptal bir kaç duygu yüzünden hepsi bitti."
Ona baktığımda çoktan bana bakıyordu. "Neden bunu yapıyorsun? Neden duygularından kaçıyorsun ?"
"Sen yapmıyor musun ?" dediğinde duraksadım.
"Benimkiler bana yeterince zarar verdi." dedim.
"Belki de şimdi eşitlenmişizdir." dedi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Some Feelings (Emison)
FanfictionAlison'un birçok oyuncağı vardı ; Erkekler, Arkadaşlar,Hisler. Emily ise bunlardan kırmaya en korktuğu. Sırlarını bu kadar iyi saklayan bir kızın hislerini belli etmesini bekleyemezsin. ...Ve ilk aşkını da ilk hayal kırıklığını da silemezsin.