Duvarlar, hayal kurarken dakikalarca öylece baktığım duvarlar. Şimdi ise en büyük hayalimin paramparça olmasına tanık oluyordu beyaz hastahane duvarları.
"Sana sıcak bir şeyler getirdim." dedi Juliet elindeki kahveyi bana uzatırken.
"Teşekkür ederim." dedim ve kahveyi aldım. Sıcaklığı elimi yakmıştı. Bir anda kahveyi ani bir haraketle bıraktım.
Kahve yere dökülürken tam da o anda zemindeki akıp giden kahveye baktım. Aklıma ise Alison'u bilinci yerinde değilken sedyeye koyup götürdüklerinde geride kalan kanlar gelmişti.
Tüm yükümü bırakırmışcasına ağlamaya başladım. Kendimi durduramıyor, hıçkırıklar içerisinde ağlıyordum. Juliet yanımdaki koltuğa oturdu ve omzuna yaslanmamı sağladı.
"O iyi. " dedi. "İyileşecek. Zaten Alison Dilaurentis'i kurşunlar bile yıkamaz."
"Benim yüzümden." dedim sesim titrerken. "Birlikte olmamız Jared'ı sinirlendirdi. Benim yüzümden bu halde."
"Emily." Juliet yüzüme baktı. "Kendini suçlaman şu anda yapılabilecek en saçma şey. Sadece bekleyeceğiz, ameliyattan çıkacak ve her şey düzelecek."
Koridorun başından gelen ayak seslerini duyduğumda o yöne baktım. Spencer, Hanna ve Aria hızlıca bu tarafa yaklaşıyordu. Hepsinin yüzünden endişe okunabilirdi.
"O iyi mi ?" dedi Spencer , Juliet'e bakarak.
"Ameliyata aldılar, iç kanaması varmış."dedi Juliet.
Hanna benim hizzama eğildi ve yüzüme baktı. "Em, sen iyi misin ? " dedi.
Sadece yüzüne baktım, bir şey söylemeye gücüm kalmamıştı. Kelimeler boğazımda düğümlenmiş, gözlerim kararmaya başlamıştı.
Bundan sonra ki bir saat ise daha kötü geçti , Jason'un gelmesi , zamanın geçmemesinin ardından ameliyathane kapısı açıldı.
Alison'a ilk aşık olduğum zaman üstünde mavi bluzu vardı. Yağmur yağarken kolumdan çekip beni öptüğü gün mavi hırkasını giyiyordu. Gözleri ise mavinin en güzel tonundaydı. Şimdi ise mavi hastahane kıyafetleriyle ,gözleri derin bir sessizliğe kapalı ,sedyenin üzerinde götürüyorlardu onu.
O anda boğazımdaki düğüm çözüldü, güçsüzlüğüm ise kendini ani bir atağa bıraktı. Hızlıca koşarak onun yanına gittim. Arkada bir adam sedyeyi itiyordu.
"Alison." dedim.
Bir yandan onu odasına götürürlerken bende yanında gidiyordum.
"Alison."
O anda gözlerini bir santim açtı. "Emily." dedi. Ben ismimi daha önce hiç o kadar çok sevmemiştim.
Arkamı döndüm, ilk önce Juliet'e ve daha sonra tüm diğer kızlara sarıldım. Iki saat önce ki gözyaşlarım mutluluktan akıyordu şimdi.
Odasına girmeme izin verdiklerinde cesaret edemesem de bunu ne kadar yapmak istediğimi hatırladım.
Korkuyordum. Bana dünyanın en ulaşılmaz insanını bu halde görmekten, onun da yıkılabileceği gerçeğinden korkuyordum.
Kapıyı yavaşça açtım.
"Beni özledin mi ?" dedi soluk gülümsemesiyle. Yüzü herzamanki renginden soluk, sesi ise herzamankine biraz da korku eklenmiş şeklindeydi.
"Hayır." dedim. "Geri geleceğini biliyordum. Sadece beklemek sıkıcıydı."
"Demek biliyordun ?" dedi."Nasıl oldu ?"
Yatağının kenarına oturdum.
"Çünkü Alison Lauren DiLaurentis, sana ölme hakkını vermedim. "
Gülümsedi. "Ağlamışsın, Polaris."
"Hayır. Uykusuzluktan." dedim.
"Gözlerinden bahsetmiyorum." dedi. "Kirpiklerin , gözünün altındakı hafif ıslaklık, ıslak dudakların."
"Belki biraz." dedim.
"Seni bir daha ağlatmak canımı daha çok yaktı."
" Ameliyattan çıkıp gözlerini açtığında unutamayacağım bir mutluluk yaşadım. " dedim.
" Bir hafta yatacağımı söylediler." dedi.
"Eğlenceliymiş." dedim." Bu sayede sana çorba bile yapabilirim."
"Çıktığımda bunun için tekrar vurulacağım." dedi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Some Feelings (Emison)
FanfictionAlison'un birçok oyuncağı vardı ; Erkekler, Arkadaşlar,Hisler. Emily ise bunlardan kırmaya en korktuğu. Sırlarını bu kadar iyi saklayan bir kızın hislerini belli etmesini bekleyemezsin. ...Ve ilk aşkını da ilk hayal kırıklığını da silemezsin.