İkinci bölümle sizlerleyim.
Holgeldinizzzz ay tanelerim, parçalarım. Her neyyysee.
(10 yıl önce)
9. Sınıfı zorluklarla anlatmıştık. Artık 10. Sınıftık. Doğru söylemek gerekir ise lise zor gelmişti. Bir sonraki ders Edebiyattı. Kutay ile birlikte öğle arasında yemekhaneye inmiştik. Sabah yemek yemiştik bu nedenle sadece karton bardakta çay içiyorduk.
Kutay her zamankinden daha morali bozuktu. Elinde sadece bir kolye vardı. Kimin kolyesiydi bu kolye?
Kolye altın rengindeydi ve ucunda S harfi vardı.
"Kutay bu kimin kolyesi?" Dedim yüzüne bakmaya çalışarak ancak sabahtan beri dişlerini sıkıyor ve bir şekilde kendini bir şeyleri tutmaya zorluyordu.
"Annemin."
Bana anlattıklarına göre sadece annesinin o küçük yaşta iken öldüğünü biliyordum. Geçmişini anlatmayı seven biri değildi. Ben de onu zorlamamıştım. Anlatmak ona hatırlatmaktan başka bir işe yaramayacaktı.
"Annenin adı ne?"
"Simay." Diye mırıldandı.
Kolyeyi tutan elinin üstüne elimi koydum.
"Benimle her şeyi paylaşabilirsin."
Bakışları sonunda bana döndü.
"Biliyorum, Bade'm. Biliyorum..."
Gözlerini kapatıp açarak derin bir nefes aldı. Uzun bir sessizlikten sonra bakışları bana döndü ve anlatmaya başladı.
"Annem, ben küçükken. Henüz 5 yaşındayken hastalandı. Kanserdi... Kanser her gün onu bitiriyordu. Doktorlar ne kadar uğraşırlarsa uğraşsınlar bir türlü iyileştiremediler. Bir gün uyuyordu, en azından ben uyuduğunu sanıyordum. Annemin yanına yattım ve ona sarıldım. Farkında olmadan annemin cansız bedenine sarıldım... Teninin soğukluğu üşüdüğündendir diye sıkı sıkı sarıldım. Uyandığımda onu da uyandırmaya çalıştım ancak uyanmadı. O zaman anladım her şeyi. Annem ben arkadaşlarımla mahallede oynarken fenalaşmış. Bana evden çıkmadan önce 'Bugün seninle vakit geçirmek istiyorum.' demişti. Ben onu dinlememiştim. Onun son günü olduğunu anlayamadım..."
Gözlerinden yaşlar akarken benim de ağladığımın farkında bile değildim. Bu çocuk harbi mutsuzdu. Bende onla hissetmiştim acısını. Zaten yakınımdı ancak bugün daha da yakınlaştık. 'Kalplerimiz birbirine kenetli artık' diye geçirdim içimden. İnanırdım böyle şeylere. Eğer birinin acısını derinlerde hissediyorsan kalpler kenetlenirdi benim için. O benim acıma ortak olur bende onun acısına ortak olurdum. Kalplerimiz birbirini hissederdi...
Derin bir nefes aldı ve devam etti.
" Bu gün onun doğum günü, annemin." yanındaki sandalyeye oturdum ve ona sarıldım omzuma başını koydu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
HİLAL
Teen FictionDoktor olan Hilal Bade Ödün, Psikiyatrist bir genç adam. Doktor olan Hilal hastanede 36 saatlik bir nöbette uykulu gözlerle etrafına bakmaktaydı. Bir anda bir çağrı geldi. Trafik kazası... O an doktor rolünü mü üstlenecekti yoksa bir kız çocuğu mu...