17•Başımın belası

427 49 39
                                    


Birkaç saat geçmişti kurduğu cümlenin üzerinden. Tabi etkisi için aynı şeyi söyleyemezdim. Saatler geçmiş olsa bile bedenim hala alev alev yanıyordu. Kurduğu üç beş cümlenin beni neden bu kadar etkilediğini bilmiyordum. Sadece yapsın istemiştim, öpsün istemiştim beni.

Bunu düşünmek benim için çok ağırdı. Öylesine söylenmiş bir sözün arkasına sığınmak, acizce bunu istemek tuhaf gelmişti bana. Sanki doğduğumdan beridir sol tarafımın dolu olduğunu yeni yeni fark ediyordum. Bu hem yeni hem de çok ağırdı benim için.

Binlerce yükü taşıyormuşum gibi ağır olan hayatımda hissettiğim en güzel ağırlık olduğunu da biliyordum ama neden bu kadar güzel hissettirdiğini bilmiyordum işte.

Sadece hissediyordum. Kim Taehyung'un üzerimde bıraktığı etkiyi hissediyordum ve bu hayatımdaki en iyi deneyimlerden biriydi. Buna deneyim demekte pek doğru olmazdı aslına bakarsam, kalbimde dahildi işin içine sonuçta. Hatta bu yüzdendir ki, Taehyung'un onu beklemem için bıraktığı şirketin teras katında dakikalardır gökyüzüne gülümsüyordum. Akşamüstü olmak üzereydi ve gökyüzü bu kadar yüksekten olağanüstü güzeldi.

Belki başka bir sebepten güzeldi, bilmiyordum. Mesela gökyüzüne kondurduğum gülücüğün içindeki hisler olabilirdi, onu bu kadar güzel yapan.

Sert bir sesle söylediği, 'öperim seni." başlıklı konuşmasından sonra gerçekten de susmuştum. Daha vaadini verdiği eylem bile beni susturmak için yetmişti o an. Utançtan kıpkırmızı kesilmiştim, beni bir anlığına gerçekten öptüğünü düşünmemle.

Haklıydı. Üzerimde gerçekten etkili olan bir baskınlığa sahipti. Her ne kadar inatçı, uslanmaz biri olsamda onun en ufak baskınlığında köşeme çekiliyordum. Ama elbetteki bunu inkar etmeye devam edecektim.

Halimi görünce dudaklarında küstah bir gülümseme meydana gelmişti. Bir süre daha bu bakışlara mağruz kalmıştım, fazla gericiydi ve ben ağzımı bile açamamıştım.

Bu halimle tahmin etmesi zor olmayacağı üzere, uzunca dalga geçmişi yine. Üzerimde kurduğu baskınlık içten içe çok hoşuma gitsede bununla dalga geçmesine fazlaca sinir oluyordum.

Bir an önce kendime gelmeliydim.

Buradaki insanları gözlemliyordum geldiğimden beri. Yeni şeyler öğrenmek, kendi başıma kuracağım geleceğin temelini inşa etmeye çalışıyordum. Fazlaca odaklanamasam da kendime bir şeyler katmaya çalışmıştım. Bu saate kadar edindiğim birkaç bilgiyle bunu başardığımı düşünüyordum. Sadece aklım biraz fazla karışıktı.

Gitme vaktimiz gelince Taehyung, beni terasta beklemem için buraya getirmiş, kendisi de muhtemelen sıkıcı arkadaşlarının yanına uğramıştı. Beni buraya bırakmayı akıl ettiği için Tanrı'ya şükrediyordum.

Ama ona hala sinirliydim. Evet, beni kıskanması -belki de kıskanmamıştı ama öyle olduğunu düşünüyordum- çok hoşuma gitse de biraz önceki tavırları sinirimi bozmuştu.

Onun hakkındaki iyi kötü düşüncelerim sıklaşırken beni bu durumdan kurtaran şey arkamda hissettiğim gülüşme sesleriydi. Taehyung ve birkaç arkadaşı terasa giriş yapmışlardı.

Oturduğum banktan onlara doğru dönünce Taehyung ile bakışlarımız kesişmişti. Yanındaki tuhaf adam ona bir şeyler anlatırken, onun odağı sadece bendeydi.

Dakikalardır burada oturmanın verdiği bıkkınlık, üstüne hala arkadaşlarıyla ilgilenmesi sinirimi bozmuştu. Buraya benim için gelmiştik. Neden benimle ilgilenmeyip burada yalnız bırakıyordu ki?

Yerimden hızla kalkıp kapının önünde arkadaşlarıyla gülüşen Taehyung'un yanına koşmuştum. Zaten bende olan bakışlarıyla beraber, "Bay Kim!" demiştim, heyecanlı çıkan sesimle. Bana cevap vereceği sırada yanındaki tuhaf arkadaşı sözünün ağzına tıkılmasına sebep olmuştu. "Sen Jeongguk olmalısın!"

 Nightcore | TKHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin