minik kediler gibi kaçışırdık ordan oraya
minik yumakları bozana kadar oynardık
sonra tırnaklarımızı o güzelim cilalanmış parkelere sürterdik
en çok aynalara alışamamıştık
ne söylersen söyle karşılık vermeyen
kızdığında kızan , güldüğünde gülen , ağladağında dayanamayıp ağlayan aynalara alışamadık
minik ama sezgileri kuvvetli aslancıklardık
doratiyle ormanların kralı olmak için yollara koyulmayı takmışdık yüreğimize
kalbsiz makinalar sevdik konuşmayan aynalar gördük
zamanda hep geri giden makinalar icat ettik geri gelemediğimiz
hatalarımızı düzeltemediğimiz
ellerim küçülmüştü boyum gibi harikalar diyarıydı yanın
dönmekten midem bulandı beni salıncakdan çıkarın
hep olmadığım şeylerdim
yada aslında hep olduklarım
ben sadece bana yürekleriyle bakanların görebildiği yerdeydim
yada davranışlarımın bir anlamı olduğunu anlayanların yanlarına çekildim
sanırım en çok da kaçmayı özlemeyi ve sevmeyi öğrendim
birde yağmurdan sonra toprak kokusunda seni dilemeyi