Bölüm 12: Açık Mezar

1.4K 236 1K
                                    

BİZİ AYIRAN ÇİZGİ

🖇

06.05.2024

Oy vermeyi ve satır arası yorum yapmayı ihmal etmeyin lütfen canlarım. 🥹

Yazarınız sizi çok seviyoo. 🤭
(Deccalliklerimi nasıl kapatabilirim?)

Sertab Erener - Aşk Ölmez Biz Ölürüz

Canozan - Uykuya Dalmadan

"Eğer düşersen seni yeniden kaldırırım

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

"Eğer düşersen seni yeniden kaldırırım. Eğer kaldıramazsam yanına uzanırım."

Julio Cortazar

🖇

BÖLÜM 12: "AÇIK MEZAR."

İnsanın bir uyurken canı yanmaz, derdi anneannem. İnsan yalnız uyurken unutur göğsündeki ağrıyı. Kan ter içinde uyananlar, kâbuslarından arınamayanlar, yatağı bir tabut gibi dibe batarcasına derinleşenler; acısını uykusunda dahi unutamayanlarmış. Anlatırdı hep, dinlerdim ben de. Bilmezdim o zamanlar, günü geldiğinde benim de kâbuslarımdan kurtulamayacağımı. Bilmezdim, anneannemin anlattığı insanlardan biri olacağımı. O zamanlar onu dinlerken altın renginde sırma saçlı küçücük bir kız çocuğuyken şimdi yattığı yatakta en dibe doğru batıyormuş gibi hisseden bir tabutun içine sıkışıp kalan bir cesedim sanki.

Bana ölenlerin bir daha hareket edemeyeceği öğretilmişti. O son nefes ciğerlerini terk ettiği andan itibaren sana uzanan hiçbir eli tutamayacak kadar topraktın artık. Oysa... Kan ter içinde sıçrıyordum kâbuslarımdan ben hâlâ, nefesim düzelemiyordu bir türlü. Buna rağmen kalbim hep yavaş, daima yavaş ama durmuyordu. Atmıyordu da hızlı hızlı. Öyle, duruyordu orada iki mezar arasında; üzerine toprak silkelenmişçesine. Ölümle yaşam arasında asılı kalmışım gibiydi. Nedendi bu can çekişim hiç anlayamadım ama hep merak ettim; ayak bileklerime bağlanan prangalarımdan beni kimin kurtaracağını, ne zaman kurtaracağını. Bu mahpusun yıkılıp yıkılmayacağını hep merak ettim, yaşadığım günler boyunca.

Yirmi üç yıl oldu. Yirmi üç yıldır zindandayım ve kurtulamadım.

Kimse duymadı haykırışlarımı. Yalnız içimdekileri değil, kâbuslarımdan korkup sıçrayarak uyandıklarımı bile. Kimse duymadı. Ben hep bağırdım, çığlıklarla kalktım yatağımdan ama hiç elini uzatan olmadı bana.

"Anne, ölme! Anne! Anne, ölme!"

Nefes nefese bir hâlde uykumdan sıçradığımda karanlık bir odanın içerisindeydim. Ay ışığı, sonuna kadar çekili perdelerin üzerinden odaya hafifçe sızıyordu, bunun yanı sıra komodinin üzerinde bulunan bir gece lambası da açıktı ve sarı ışığıyla odaya loş bir aydınlatma sağlıyordu. Bağırışımla beraber omuzlarımdan tutulmam ve sarsılmam bir oldu ancak karşımdaki siluetin kim olduğunu çözmem birkaç saniye sürdü. Hızla kalkıp inen göğsüm omuzlarımı tutan bedene değiyordu. Gözlerimi kırpıştırdım. Başım dönüyordu, irislerimi bir türlü odaklayamıyordum karşımdaki her kimse. Kirpiklerimin ardındaki gölgelerden korkuyordum. Buna rağmen, simsiyah gözleriyle karşımda Oyunbozan'ı fark etmemle rahat bir şekilde yutkundum. Bağırdığım an uzandığım yatağın hemen yanı başında bulunan berjerden kalkmış ve yatağa oturarak beni yakalamıştı saniyesinde, adımı mırıldanmıştı sakin olmam adına ardı ardına. Fakat tüm sesler gibi boğuktu sesi, bir fanusun ardından geliyormuşçasına.

BİZİ AYIRAN ÇİZGİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin