10. Bölüm

192 21 37
                                    

Kapıda delirmiş gibi bağıran Hâkim,
Banyoda olanları duymasa da karışıklığı duyduğunu tahmin ettiğim Sancar ve ortada giyinmeye bir türlü adapte olamayan beynim ile ben...

Hâkim uyanık adamdır, oynadığımız oyunu anlamayacağını düşünmek aptallık olur. Sancar'ın bana yaklaşmayacağını ön görecek kadar da çakaldır.

Bizim üstümüze düşen ise onu buna inandırmak, iyi de nasıl?

Düşün Birce...

Giyin de düşün Birce, şimdi Sancar çıkacak bu halde yakalayacağız...

İç sesim sağolsun kendime getirdiğin de pufun üzerinde ki gömlek dikkatimi çekti. Tövbe estafurullahlık sahnelerin sonunda kadın hep erkeğin gömleğini giyer ortalarda salınır. Al sana fırsat...

Gömleği üzerime geçirdiğim gibi doğru düzgün temizleyemediğim makyajımı avantaja çevirip biraz ruj sürerek dudaklarımın dışına da gelecek şekilde bozdum. Saçlarımı açıp öne doğru savurdum, yanaklarımı da biraz kızartınca tövbe estafurullahlık olmuştum sanırım.

Ben oldum mu diye baka dururken Sancar belinde havlu ile banyodan çıktı, al sana tövbe estafurullahlık bir sahne daha... Şaka bi yana gerçekten tövbe estafurullah... Bu vucüdu tarlada mı yaptın mübarek...

Ben işin dalgasına vursam da Hâkim kapımızı kıracak gibi yumruklayıp durduğundan Sancar'ın gözleri beni bulmadan direk kapıyı açtı. Açtığı gibi de içeri dalan iri beden yakasına yapışmak istedi ama maalesef çıplak bir bedenle burun buruna geldi.

Hâkim'in afalladığını fark ettim, çıplak bir Sancar beklemiyordu. Yine de bozuntuya vermemek adına,

"Sen kim oluyorsun da benim odamı boşalttırıyorsun? Adamlarımı kapıdan kovmak ne haddine!" diye kükredi.

Sancar bunu bekliyor olacak ki hiç yadırgamadı, tek elini kaldırıp Hâkim ile arasında bir sınır oluşturdu sadece,

"Ben kimseyi kovmadım, oda işi de benim fikrim değildi. Bunlarda gözüm olamayacağını bilecek kadar tanıyorsun beni. Şimdi çık odadan giyinmem gerekiyor." dediğinde bu sakinliğine ayrı düşüyordum. Hâkim'in en delireceği şeydi öfkesine karşılık bulamamak.

Yine öyle oldu bu sakinlik onu iyice çileden çıkardı, Sancar'ı göğsünden itip görüş alanını biraz genişlettiğinde arkada kalan bana değdi bakışları. Önce saldırgan ifadesi dondu, sonra ise gözlerine bir yıkılış çöktü.

"Birce..." dedi fısıldar gibi.

Onun neye şaşırdığını görmek için bana dönen Sancar ise öylece bakakaldı, üzerimde ki gömleğine, dağılmış saçlarıma, en son dudaklarım da durdu, Sancar belki Hâkim'den daha çok şaşırdı. Gözlerini kapatıp yutkunduğunda adem elması yukarı aşağı hareket ederken dikkatimin oraya çekilmesine engel olamadım.

Hâkim bunu asla beklemiyordu, kimsenin bana yaklaşmasına fırsat vermediği, en çok yaklaşanın alnına silah dayayıp vazgeçirdiği için eninde sonunda onun olacağıma kendini inandırmıştı.

Ortamda ki saçma Hint dizisi bakışması Sancar'ın kolumdan çekip beni arkasına almasıyla son buldu.

Bileğimde ki eli öyle sıkıydı ki, ilk defa sinirini benimde hissetmeme mani olamıyordu. Her zaman fazlaca kontrollü olan adamın zırhı çatlamış gibiydi.

"Gördüğün gibi müsait değiliz, derdin neyse aşağıda konuşuruz. Bir daha benim mahremime böyle destursuz dalarsan, hiç tanımadığın bir Sancarla tanışmak zorunda kalırsın." dediğinde bileğimi tutmayı bırakıp, az evvel onun yapamadığını yaparak yakasını topladığı gibi odanın dışına itti, kapıyı yüzüne kapattı. Kapattığı kapıya alnını dayayacak şekilde yaslanıp, derin nefesler alarak sakinleşmeye çalıştığında çıt çıkarmadan bekledim.

Çıkmaz Sokak Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin