Birce'den,
Aynanın karşısında son halime tekrar baktım, pudra pembe mini eteğimin üzerine ekru askılı bir bluz seçmiştim göğüs ve göbek kısmından zarifçe dekolte versede ilk bakışta derli topluydu. Elime aldığım uzun ceket iş ortamına gireceğimiz için formalite gereğiydi. Boynuma dikkat dağıtan bir kolye takıp zarif bir rose gold saatle kombinimi tamamladım. Bluzumun rengine atıf yapan çantamı alırken ve aynı ton stilettolarımı da giyince bacak boyum topuklunun etkisiyle daha hoş durdu.
Düzleştirmek için bütün sabahımı harcadığım saçlarımı savurarak odadan çıktığımda konak ahalisi kahvaltı masasında ki yerlerine geçmeye başlamıştı.
Sancar saçlarımı düzleştirirken sabrını tüketip çalışma odasına geçtiği için kapısını çalıp,"Ben hazırım." dediğimde bana bakmadan başıyla onayladı önce.
İlgisi ekrandaydı,
"Kaydedip geliyorum." dediği sırada kısılmış gözleri, beyaz gömleğine taktığı kol düğmeleri, basitçe geriye atmış olmasına rağmen şaşılacak derecede düzgün görünen saçları ile tam oturacağı koltuğun dengi görünüyordu. ASK mimarlığın şimdiki tabirle CEO'suydu kendisi.
Dün gece yeni projesi için olan heyecanını görüp ortak iş yapmayı kabul ettiğimde arabasına inip bir iş çantası ile dönmüş. Bilgisayara taşınır bir bellek takıp, bahsettiği projenin kaba taslak dediği ama oldukça detaylı çizilmiş projesini heyecanla bana anlatmıştı.
Ben ağzım açık onu dinlesemde öylesine heyecanlıydı ki mesleki yeteneğine nasıl hayran kaldığımı fark etmedi. Zaten sonrasında içine sinmeyen yerler olduğunu söyleyip büyük bir aşkla ekrana kitlenince, bir süre uykuya dirensemde onu çok sevdiği projesi ve yeni odası ile baş başa bırakıp uykunun kollarına koşmuştum.
İşi bitmiş olacak ki taşınır belleği bilgisayardan ayırıp çantasına koydu, sandalyesinde asılı ceketini benim gibi koluna atıp kapıya yönelince karşı karşıya geldik.
Bakışları omuzlarıma dökülmüş saçlarımda dolaşınca, olduğum yerde bir tur döndüm,
"Nasıl olmuşum, stajı saymazsak ilk defa bu kadar ciddi bir iş toplantısına katılacağım..." dedim meraklı gözlerimi gözlerine dikerken.
Yakında olunca kızarmış yorgun gözleri kendini belli etti, hiç uyumamış gibi kararan göz altları, dokunma isteğimi tetikledi.
Mesafeyi iyice kapatıp baş parmağımın içini göz altında gezdirdim,
"Aşk olsun Sancar hiç mi uyumadın?" diye sitem ettiğimde yutkunarak kaçırdı gözlerini ağzının içinde birşeyler söylendi ama anlayamadım. Ben makyajla kapatırdım da, onun böyle bir şansı yoktu. Olsada kullanacağını pek sanmıyorum.
Gözlerini tekrar bana çevirince gülümsedim,
"Kapatıcı sürelim mi ağam? Ten renklerimiz yakın tonu tutururuz, anlaşılmaz." deyip göz kırptım.
Yüzümün her zerresini gezdi gözleri sanırım kaç kat boya sürdün dememek için zor tutuyordu kendini...
Boğazını temizleyip geri çekildiğinde elim boşa düştü,"Kafama takılan bir kaç yer vardı onları düzelteyim derken zaman nasıl geçti anlamadım." deyip belime elini koyarak beni dışarı yönlendirmek istedi ama bluz ile eteğin buluştuğu noktada tenime değen parmakları ateş gibiydi. Aramızda bir elektrik akımı geçmişçesine ürperdim, o da hemen çekti elini. Basamaklara yöneldiğimizde ikimizde sessizdik...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Çıkmaz Sokak
Любовные романы"Seni arasam kaçıp giderdin Birce..." dedi ne yapacağımı adı gibi biliyordu. Omzundan itip, "Sen de Erhan Altun'un eline geçmem pahasına aramadın beni öyle mi? Hayatım da senin kadar bencil insan görmedim." "Onların peşinde adamlarım var...