2. Bölüm

196 44 10
                                    

  Bugün biri kaybedecekti evet ama en çok ben kaybedecektim. Çünkü kazananın umrunda değildi, onu isteyip istemediğim.

    İki güçlü kılıcın çarpışma sesiydi duyduğum sanki. Kadın için yapılan bu düello bir süre sonra güç gösterisine dönmüştü. Kim kaybederse kaybettiği tek şey Birce değildi, itibarını da ortaya koymuş iki adam vardı ortada.

    "Hâkim ağam imam efendi hazır sizi bekliyor" Diyen de Hakim'in sağ koluydu.

     Avluda dimdik durmuş bana bakan adam ise senin kaderin benim demiştim diye haykırıyordu adeta.

     Bu iki adam da gücün içine doğmuş ellerine altın tepside sunulan saltanatın sultanları olmuştu. Ardında ordularla birbirlerine meydan okumaktan vahşi bir zevk aldıkları belliydi.

    Hâkim ile olan bakışmamızın restleşmesini Sancar abinin sesi bozdu,

    "Hakim'i sevdiğini sanıyordum, beni buna inanırdılar yıllardır. Sevdiğine ama inadından kabullenmediğine... İnadını da çocukluktan bilirim, iki cambaz bir ipe sığamadınız sandım. Mutlu olacağına inanmasam seni asla buraya getirmezdim Birce..."

    Yalvaran gözlerine baktım, herkesten önce bana yetişip de beni mutsuzluğa teslim etmezdi, biliyordum. Bunun için getirmemişti beni Urfa'ya. Hâkim onu da kendi yalanlarına inandırmıştı.

   Avluda ki hükmeden bedene tekrar baktım, bilmesem ben bile inanırdım onu sevdiğime... Öyle bir öz güven...

     Benim özgüvenimse bu yenilgiyi kaldıramayacak kadar güçlüydü hâlâ, çıkış yolunu bulup kuyruğu indirmeden bu cendereden kendimi kurtarmam lazımdı.

    İki adımda Sancar abinin önüne dikildim.

    "Beni bu çıkmaz sokağa sen soktun, sen çıkaracaksın!" dediğim de anlamaz gözlerle baktı gözlerime "Altun olamayacağım, Karademir kalacağım ama Hâkim'in karısı olarak değil." Sesimi kıstım biraz "Sen evleneceksin benimle... Bu çıkmazdan kurtarıp tekrar kanat çırpmama sadece sen yardım edersin biliyorum." dedim gözlerinin içine bakarak.

    Hep önüme set çeken perdelerini sıyırdı aradan, gözlerinde Sancar'ın sakladığı gücünü, bana verdiği sözlere olan inancını görmem için kaldırdı sanki perdeleri.

    "Ölmüş annem babam üzerine yeminim olsun, seni tekrar özgürlüğüne uçurup bu çıkmazdan kurtaracağım Birce..." dedi onun için en büyük yemini ederek.

     Baktım...

     Baktı...

     Daha düne kadar aklımın ucundan geçmeyen adama hayatımı emanet ediyordum...

     Daha bugün seni evlendirelim dediğim, isminin sonuna abi eklediğim adamın nikahına mı girecektim?

     Hayat gerçekten siz planlar yaparken başınıza gelenlermiş...

    Dönüp omzumun üzerinden bir kat aşağıda olan taşlı zeminde dimdik durmuş neler olduğunu anlamaya çalışan Hâkim'e baktım.

    Elimi Sancar'a uzattığım da içimden de olsa abiyi eklemediğim ilk cümle kıyamet gibiydi.

    Gözlerimdeki karmaşayı okuyup elimi avucunun içine aldı,

     "Seni pişman etmeyeceğim Birce..."

     "Sana güveniyorum." diye döküldü dudaklarımdan.

      İfadesiz yüzünde küçük bir gülümseme yakaladım sandım ama bir göz yanılsaması kadar kısa sürdü.

Çıkmaz Sokak Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin