Nişandan önceki gün,
"Sanırım bu gece heyecandan uyuyamayacağım" dedi tiana, tiana tom'un nişanlısıydı. Sarışın yeşil gözlü çok hoş sevecen bir kızdı. İlk başta slytherin olduğu için birazcık anlaşamayacağımızdan korkmuştum ama sonra biraz zaman geçtikte çok iyi anlamıştık.
İki yıl once hogwarts'dan mezun olmuştu. Onu mezun olmadan önce bir kaç kez okulda gördüğümü hatırlıyorum. Herkesin hayranlıkla baktığı o güzel popüler kızlardandı. Rowena'da öyleydi... Onu merak etmiyor değildim, tom'la aralarında ne geçtiğini tam bilmediğim için ona bir şey soramıyordum.
Tiana'ya güldüm. "Biraz sakin olmalısın, nişan yarın" dedim.
"Sakin olamıyorumki, tom'la evleneceğimiz düşüncesi beni heyecanlandırıyor" dedi.
Tiana tom'la bakanlıktaki işleri sayesinde tanıştığını anlatmıştı. Tiana bakanlıkta çalışıyordu. Ailesi tanınan ve güçlü bir aileydi, böylelikle tiana'nın bakanlıktaki yeride yüksek bir mertebedeydi.
Biraz sonra yanımıza mattheo ve tom geldi, tom'un gergin bir ifadesi vardı. Mattheo'da onun gibi garipti.
Mattheo'ya tek kaşımı kaldırarak baktım. "Lily benimle yukarı gelmek ister misin, konuşmak istiyorum seninle" dedi mattheo. "Pekala" diyerek kalktım. Tiana meraklı bakışlarla bizi izledi. Yukarı çıkarken sordum "Ne oldu"
Odaya girerken konuştu, "Hiç hoş şeyler olmadı" dedi.
Kenardaki komidinden bir gazete aldı ve bana uzattı. "Kendin gör"
Azkaban'da Beklenmeyen Patlama ve Firar Eden Suçlular !
"Ne olmuş yani?" dedim başlığı okuduğumda.
"Düşün bebeğim, kim abime sinirli ve azkaban'da olabilir" dedi.
Aklıma gelen isimle konuştum, "Rowena.."
"Sinirli olduğunu nereden biliyorsun, ya o kaçmadıysa"
"Hadi ama yapma aşkım" dedi yatağa otururken.
"İşlemediği bir suçu abim için üstlenerek azkaban'a girdi, tabiki sinirli ve kaçacak" diye ekledi. "Haklısın" dedim dudak büzerken. "Ne yapacaksınız şimdi, ya gidip dumbledore'a gerçekleri anlatırsa" dedim.
"Ya sen azkaban'a girersen" korkarak konuştum.
Bana açtığı kollarının arasına girdim. "Korkma bebeğim, ben azkaban'a girmeyeceğim"
"Umarım, içimde kötü bir his var" dedim.
Son günlerde vizyonlarım çoğalmıştı. Neden birden bire vizyon görmeye başlamıştım anlamıyordum. Kendimi tuhaf ve kötü hissediyordum. Reşit olduğumdan beri vizyon görüyordum. Bu normal değildi bence. Mattheo'ya onlardan hiç bahsetmemiştim hala.
"Saat geç olmuş" dedi kenardaki saate bakarken. "Uykun mu geldi?" dedim. "Senin gelmedi mi? Bugün pansy'le çok gezdiniz" dedi.
"Evet, resmen kırk tane mağaza dolaştık ama bir türlü kendisine uygun elbise bulamadı" dedim.
Esneyerek gözlerimi kapattım, ona iyice sokuldum. "Uyuyacak mısın bebeğim" diye fısıldadı erkeksi sesiyle. "Hmhm" dedim mırıldanarak. "Çok oyunbozansın, sabah bana akşam bir sürprizinin olduğunu söylemiştin ama" dedi isyan edercesine.
"Çok uykum geldi yok sürpriz falan"
~
"Sanırım nefes almayı unuttum !" tiana ciyakladı. Elbisesinin arkasını düzelttim, "Sakin ol, birazdan nişan başlayacak" dedim onu sakinleştirmeye çalışarak.
Nefes alış verişlerini düzenlemeye çalıştı.
Koyu yeşil uzun zarif bir elbise seçmişti, tom'un gözlerinin renginde olmasını istemişti...
"Nasıl görünürüyorum" sordu tekrardan, tekrar ve tekrar aynı cevabı verdim. "Harika görünüyorsun tiana, ama sakin olmazsan bayılacaksın" dedim.
Kıkırdadı, "Çok heyecanlıyım"
"Orası belli" güldüm.
Kapı açıldı ve pansy kafasını uzatarak konuştu, "Hadi bakalım gelin artık"
Tiana önde ben arkasında birlikte odadan çıktık ve aşağı indik. Nişan riddle malikanesinde yapılıyordu.
Sihir bakanı bile gelmişti, tiana'nın ailesinin olduğu taraf çok kalabalıktı. Birsürü safkan tanınmış insanlarla doluydu salon. Büyük salonda gözlerim mattheo'yu aradı. Cam kenarında düşünceli bakışlarla etrafı seyrediyordu. Kalabalığın içinden geçerek yanına ulaştım. Salon gürültülüydü. "Neyin var" dedim yakalarını düzeltirken. "Sadece, içimde bir his var" dedi duraksayarak. "Neymiş o" dedim hafif gülümserken. Gülümsediğimi görünce o da gülümsedi, "Boşver, sen bana böyle gülünce herşeyi unutuyorum" diye fısıldadı beni yanağımdan öpmeden önce.
Ona güldüm tekrar.
Tören başlamak üzereydi,
Tiana'nın heyecanlı ve mutlu bakışlarının yanında tom'un donuk ve duygusuz bakışlarını görünce göz devirmeden edemedim. O çok duygusuzdu, sanki insan değilde taş duvar gibiydi.
Nikah için bakan konuşacağı sıra bir gürültü duyuldu. Etrafı siyah sisler kaplarken çığlık attılar. Mattheo hızla beni kendisine bastırdı, kollarıyla beni sarmaya çalıştı.
"Neler oluyor" abisine doğru bağırdı.
Bakan ve diğerleri asalarına sarıldılar.
Sisler kaybolurken tom'un ağzından bir kelime çıktı.
"Sen!"
Bir kahkaha duyuldu, "Evet ben"
Kısa bi bölüm evet biliyorum.... AMA ARKASINDAN HEMEN BÖLÜM GELİCEK YANI YAZIYORUM SUANNNN EMIN OLUNNN