İksir dersindeydik, yaşam iksiri yapmaya çalışıyorduk . Ve ders slytherinleydi... Mattheo'nun bakışlarını dersin başından beri üzerimde hissediyordum . Ona bakmamaya çalışıyordum . Rowenayla o konuşmadan sonra hiç konuşmamıştık . Bana sabah kahvaltıda selam vermişti ama cevap vermemiştim . Çünkü o dediği beni gerçekten incitmiş ve uzun zaman sonra tekrar ağlama krizlerimin başlamasına sebep olmuştu . Uzun zamandır öyle kendi kendime düşünüp ağlamıyordum . Fazla düşünmemek için her gece şifalı iksirler içip uyuyordum . Muggleların kullandığı antidepresanlar gibi . Bir süre boyunca onları kullandığımda olmuştu tatillerde .
Kazanımdan kırmızı dumanlar çıkmaya başladığımda düşüncelerimden ayrıldım . "Ah neyi yanlış yaptım" kendi kendime mırıldandım . "Yardım ister misin" draco sordu . Ne zaman yanıma gelmişti . "Olabilir" ona gülümsedim . Draco malzemeleri kaynayan kazana tek tek dikkatlice attı . Kırmızı duman griye döndü . "Sanırım düzeldi" kaşlarımı kaldırarak baktım . Ne zamandan beri zekiydi bu çocuk ? Derslerde genelde uyurdu , açıkçası şaşırmıştım . Profesör riddle yanımıza geldi kazana bakmak için , eğildi ve inceledi "Etkileyici duruyor" sert sesiyle konuştu .
Rowena'nın biraz normalden yüksek çıkan sesiyle dikkatimiz oraya çekildi . "Hayır neden anlamıyorsun, istemiyorum demiştim" yanındaki çocuğa azarlar bir şekilde konuştu . Çocuk etrafa bakındı ve kolundan tutarak ona doğru bir şeyler fısıldadı . Rowena'nın yüzünü ekşitmesinden canının yandığını farkettim . Yanına gideceğim sıra profesör riddle'ın bir şeyler mırıldandığını duydum kendi kendine . Tam kafamı çevireceğim sıra rowena'nın yanındaki kazanın çocuğun yüzüne doğru püskürdüğünü ve yüzünü kıpkırmızı yaptığını gördüm . Rowena korkuyla geri çekilirken çocuk acıyla çığlık atmaya başlamıştı . Profesör riddle'a dönüp baktığında dudaklarının kıvrıldığını gördüm . İfadesini hemen düzeltti ve çocuğun yanına gitti . Müdahale edilebilir birşey gibi duruyordu ama müdahale etmek yerine onu madam pomfrey'e götürmelerini söylemişti .
Profesör riddle sınıftaki herkesin dikkatini çekerek konuştu . "Süresi bu haftasonuna kadar sürecek parşömen ödevinizi veriyorum" dedi ve elindeki kitaptan bir kaç sayfa karıştırdı "Herkes bir sonraki iksir konusunu araştırıp gelecek, ama bunu iki kişilik gruplar halinde yapacaksınız"
"Grupları sizmi belirleyeceksiniz profesör" bir kız sordu . "Hayır herkes yanındaki kişiyle olsun" dedi ve rowenaya bakarak ekledi "Bazıları hariç" rowena kafasını eğdi . Bu çok garipti...
"Sanırım sen benim eşimsin" draco göz kırparak gülümsedi . Kaşlarımı kaldırarak güldüm , "Öyle görünüyor"
"Ah önüne baksana !" draco birinin ona çarpmasıyla yüzünü buruşturdu . "Görmemişim sarı kafa kes sesini" mattheo öfkeyle konuştu .
Profesör riddle dersin bittiğini söyleyip herkesi bıraktı ve yanımıza geldi . "Mattheo, yürü" mattheo'ya sert gözlerle bakarak ona kapıyı işaret etti . Mattheo bir abisine birde bize baktı ve gitti . "Bunun neyi var" sordum draco'ya . "Hiç bilmiyorum" , sınıftan çıkarken sordum "Çok şaşırdım, önceden çok yakın gibiydiniz nasıl böyle oldu" . "Önemsiz konular" diyerek konuyu kapattı .
Draco ile yolları ayıracakken konuştu "Hey baksana" seslenmesiyle ona döndüm .
"Bu akşam arkadaşlarla birlikte biraz kafa dağıtalım dedik akşam toplanacağız, sende gelmek ister misin ?" dedi . Tek kaşımı kaldırarak sorgulayıcı bir bakış attım "Kandırmaca yoksa olabilir"
Draco kafasını salladı "Kandırmaca falan yok artık bana güven" . "Pekalaa, gelirim o zaman ama zindanlara nasıl gireceğim" dedim . Güldü "Orasını dert etme ben gizlice alırım seni akşam" dedikten sonra vedalaştık ve boş koridorlarda kayboldu . Köşeyi döneceğim sıra birinin beni çekip duvara yaslamasıyla korktum . Tam çığlık atacakken ağzımı kapatan büyük elin sahibini farkettim, mattheo..
"Neden bu kadar çok korktun" titrediğimi farketmişti . Ağzımdaki elinden kurtuldum ve "Sen manyak mısın ?" diye tısladım öfkeyle . "Üzgünüm" dedi . "Günlüğümümü getirdin ?" sordum ona . Kararsız bir şekilde düşündü "Ah o kısım biraz karışık aslında..." diyerek . Kaşlarımı çattım "O da ne demek ?" sordum . "Şöyle ki, günlük sakladığım yerde yok" kafasını yavaşça sallarken konuştu . Benden bir tepki bekliyordu , bende bekliyordum . Bir sinirle, öfkelenme, ağlama krizleri . Durdum durdum ve patladım , "Sen aptal mısın ? Ya o günlük başka bi manyağın eline daha geçerse ?!" öfkeyle sessizce bağırırken bana sakince baktığını gördüm . Sanki yüzümün her santimini hafızasına kazıyor gibiydi . Aniden çok yakın olduğumuzu farkettim . Gözlerimi kaçırdım utandığım için.
Sessizliği bozdum "Günlüğümü bulmalıyız"
"Evet ama nasıl" sordu sessizce . Sesi çok derinden ve fısıltı gibi çıkmıştı , sesi bana bazen hoş bir melodi gibi geliyordu . Hayır hayır bunu düşünmemeliydim .
"Bilmiyorum" dedim ona tekrar bakarken . Beni tekrar aynı şekilde izlemeye devam ettiğini görünce dayanamadım ve konuştum "Şöyle bakmayı keser misin" .
"Nasıl bakıyorum hmm" göz temasını kesmemize izin vermeden konuştu . "Şöyle işte" dedim ve ekledim "Sanki benimle hiç oynamamışsın gibi" gözlerimin dolmasına izin vermeyecektim bu sefer, kendimi tutacaktım !
"Seninle hiç oynamadımki zaten" konuştu . Kafamı salladım sinirden hafif gülerek "Hayır oynadın" diyerek onu ittirdim, hiç karşılık vermediği için kolay olmuştu çekilmesini sağlamak . Duvarla arasından kurtulduktan sonra hiç beklemeden gittim hızlı adımlarla .