[13]

355 19 21
                                    

"Beni çok korkuttun !" mattheo'ya kızarak sert göğsüne vurdum.

Kıkırdadı, "Sana sürpriz yapmak istemiştim" dedi.

"Neyin var, çok solgun duruyorsun" dedi yanaklarımı okşarken. "Bilmiyorum, sabahtan beri midem bulanıp duruyor" dedim dudak büzerek.

Mattheo sırıttı, karnıma dokunarak "Yoksa burada küçük mattheo'yu mu taşıyorsun" dedi. "Saçmalama" diyerek güldüm. "Çok kötü hissediyorsan seni hastane kanadına götüreyim, boşver dersleri" dedi. Beni zar zor ikna ederek hastane kanadına götürdü.

Koluna girdiğimde omzuna yaslandım yürürken. Koridordan geçerken en uçta draco'nun bize baktığını gördüm. Onu farkettiğimi görünce ortadan kayboldu hemen. Ona üzülüyordum ama yapacak bir şey yoktu.

Hastane kanadına geldiğimizde madam pomfrey yediğim bir şeyin dokunduğunu söyledi ve bana bir ilaç verdi.

"Kusamıyorsun değil mi tatlım" diye sordu madam pomfrey. "Evet" diyerek kafamı salladım. Elindeki şişeyi uzattı "İşte bunu içersen rahatlayacaksın" şişeyi aldım.

Midemi bulandırsada kendimi tutarak zar zor bitirdim şişedekini.

"Eveet, şimdi güzelce dinlen kendine geleceksin tatlım" diyerek yanımızdan ayrıldı madam pomfrey.

"Şey olsa fena olmazdı" dedi mattheo, ne dediğini anlamaya çalışarak sordum "Ne olsa"

"Küçük mattheo" 

Koluna vurdum, "Saçmalama, daha çok küçüğüz"

Kulağıma doğru eğildi, "Ayıplı şeyler yaparken küçük değilsin ama" kızararak bir kere daha koluna vurdum. "Sus, sanki tek başıma yapıyorum"

Güldü, "Ben inkar etmiyorumki canıım"

"Ahh sana ne oldu bakayım, ayy çok kötü" madam pomfrey'in sesi dikkatimizi çekti.

"Yanlışlıkla iksir şişesini kırdı" dedi theodore yanındaki kişiyi kastederken. Mattheo görüş alanıma girdiği için göremiyordum kim olduğunu.

"O kim" diye sordum ona.

"Önemsiz birisi" dedi sertleşen yüz hatlarıyla.

Mattheo'nun kolunun kenarından gözüken sarı saçları gördüm. Draco...

Midemin bulandığını hissettim tekrardan, iksirdendir diye düşündüm.

"Az hava almam lazım, avluya çıkabilir miyiz" dedim mattheo'ya.

"Madam pomfrey'e sorayım" dedi ve sormaya gitti.

Draco odanın diğer ucundan beni izliyordu, bakışlarını üzerimde hissetsemde o tarafa bakmadım. Mattheo gözleri onun üzerindeyken yanıma geri geldi, "Çıkabilirmişiz, şu neden bakıyor dayağımı yiyecek şimdi" dedi draco'yu kastederek.

"Bana mı dedin riddle" diye seslendi draco.

"Hayır draco senlik birşey yok" dedim ona doğru.

Ağzından mırıldanma benzeri sözler çıktı, sırıttı acı bir şekilde. "Hadi gidelim" dedim kalkarken. Mattheo koluma girdi ve beraber avluya çıktık. İkimizde sessizdik, sessizliği o böldü. "Abim nişanlanıyor, bir safkanla"

Şaşırdım, rowena ile aralarında birşeyler olduğunu düşünüyordum. "Ama rowena, birlikteler sanıyordum" dedim şaşkınca.

"Bende öyle ama, umurumda değiller" dedi ağacın altına otururken. Yanına oturdum, "Beni ilgilendiren tek şey sensin" dedi. Kolunu omzuma atarak beni kendisine doğru yasladı.

"Bayan riddle, benimle abimin nişanına gelir misiniz?" dedi mattheo.

Kafamı kaldırarak ona baktım, bana bayan riddle demişti. Bu çok hoşuma gitmişti, kelebek hissi derlerya. Resmen midemde kelebekler uçuşturmuştu bir kelime.

"Ne dedin sen?" dedim gülerek.

"Benimle nişana gelirmisin dedim" 

"Hayır ondan önce" 

Sırıttı, "Bayan riddle" diye dudaklarıma doğru yaklaştı ve kısa bir öpücük kondurdu.

Gülerek kızdım ona, "Profesörler görürse ceza alırız" dedim.

"Umrumda değil, seni istediğim zaman istediğim yerde öperim"

~

"Nişanda bunu mu giyeceksin, çok sade" dedi pansy elindeki elbiseyi incelerken. "Fazla abartılı olmasını istemiyorum" dedim omuz silkerek. "Ama bu da çok sönük şekerim" dedi. "İki hafta var daha, seçmek için bol bol zamanımız var neden şimdi uğraşıyoruz ki" dedim dudak büzerek isyan edercesine.

"Safkanlar nişanlarda asil giyinirler, sende biliyorsun ve sende bir safkansın" dedi elbiseleri kurcalarken. 

"Bunlar çok sıkıcı, bende kendime giyecek bir şey bulamadım" dedi üzgün bir ifadeyle.

"Acaba özel mi diktirsek" dedi.

"Olabilir, iki haftadan kısa sürede hazır olur zaten değil mi?" dedim. 

"Evet, hadi aşağı inelim" dedi pansy.

Şuan riddle malikanesindeydik. Zaman çok hızlı geçiyordu, ara tatildeydik. Yaz tatiline az kalmıştı. Yazın ilk haftası nişan vardı. Nedense içimde çok garip bir his vardı. Bilemiyordum, bazenleri gece rüyalarımda kısa kısa vizyonlar görüyordum. İlk başta geçmişi görüyordum, ama sonra hiç yaşamadığım anıları görmeye başladım.

Draco küçük bir çocuğun elinden tutarak yanıma geldi, boğuk anlaşılmaz bir şeyler söyledikten sonra güldü. Eğildim ve çocuğun yanaklarını ellerim arasına aldım. Boğuk bir şekilde konuştum. Kelimeler anlamsız geliyordu, sadece çınlama duydum.

Bu bana başta anlamsız gelmeye başlamıştı, biraz araştırdıktan sonra bunun bazı cadı soyundan gelenlerde olabilen bir özel yetenek olduğunu öğrendim. 

Bu vizyonların gelecekteki anılarım olduğunu kabullenmek istemedim, draco ve o küçük çocuk...

Pansy ile diğerlerinin yanına gittik. 

Mattheo yanına otururken bana kollarını açtı, "Neyin var bebeğim" dedi sessizliğime. "Sadece çok yoruldum" dedim ona gülümserken.



BÖLÜM YAZMA YETENEĞİM KACMIS AAAAAAAAAAAAA

baya kısa bı bolum oldu ): umarım dıger bolumu uzun yazabılırım of(cok hızlı zaman atlamaları olucak soylım)

Köle ❜ Mattheo RiddleHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin