1.2

481 45 20
                                        

iyileşmek

Gözlerim aralandığında kafam bir yere gömülü haldeydi. Burun deliklerimden beynime sızmış kokuyu daha net alınca istemsizce halimize gülümsemiştim.

Kronikleşen, tedavisi zor, iz bırakan yaralarım ne haldeydi. Bazı yaralara, içindeki kurşunu çıkartabilmek için kızgın bıçak sokulmuştu. Akan kan zaman gibiydi; kontrolsüzü fazla ve riskli, olmaması imkansız.

Kafamı hafifçe geriye çektiğimde odaya yeni yeni doğan güneşin gözüme vurmasıyla yüzümü buruşturdum. Işıktan kaçmak adına başım biraz daha geriye düştüğünde Mauro hareketlendi. Benden taraftaki kolunda biraz boşluk hissedince kapalı gözleriyle bükülmüş duran bacağımı baldırından tutup kendine çekmişti.

Bu hareketi içimi ısıttığında olabilirmiş gibi beni daha çok kendine yaslayıp uykusuna devam etti. Yüzümden düşmeyen gülümsemeyle tek elimi yanağına çıkardığımda hafif sakallarının üstünde gezdirmeye başlamıştım. Elimi hissetmesiyle kafasını avucumun üstünde hareket ettirip durdu. Bu sırada ağzından hoşnut olduğunu belli eden bir mırıltı çıkmıştı.

Rüya gibiydi şu an.

Gözleri kapalı huzurla bana sarılarak uyuyan bir adam vardı yanımda. Hayatımın dönüm noktasına girip beni kurtarmış, kendini de benim hayatıma adamaya inatlıydı.

Yüzünün her milimini incelerken ona kısık bir sesle seslendim. Hiçbir ses gelmediğinde bir tık daha yüksek tonla konuşunca bir anda gözleri açılmıştı.

''Ne oldu?'' Panik haline geçmesi beni gerince durumu toparlamaya çalıştım.

''Şş, bir şey olmadı. Uyandırmak istedim.'' Ağzından 'ha' nidası çıkınca normal moduna dönmüştü. Gözüme yansıyan ışık ile tek elimle gözümü ovalamaya başlamıştım ki bileğimi tutup çekmesiyle bu son buldu.

''Bırak da göreyim elalarını.'' Boğuk bir sesle hemen beni mest ettiğinde bende onun gözlerine odaklanmıştım. O an fark ettim bir gecede deniz gözlerini ne kadar özlediğimi.

''Kızartmışsın hemen.''

''Bir şey yapmadım ki.'' Masumca kurduğum cümleden sonra kafasını eğip ovaladığım gözümden öpmüştü beni. Gözüm saniyelik kapandığında yaptığı ile tekrar gülümsemiştim. Uzun zaman sonra bu kadar rahat hissetmiyordum.

''Ne güzelsin sen böyle ya sabah sabah.'' Söylediği kıkırdamama sebep olduğunda ondan önce konuştum.

''Sen bir de benim manzaramı gör.'' Biraz kasıldığında gerile gerile konuştu.

''Ben her sabah aynada görüyorum canım.'' Dalga geçtiğini anladığımda egosunu bozmadım. Cidden öyleydi çünkü. Hiçbir insana mavi göz bu kadar yakışmamıştı.

''Ee, öpmek istemez misin manzaranı küçük hanım?'' Kıkırdayarak bedenimi yukarı doğru çektiğimde yanağından alacağını zannettiği öpücüğü yüzüme çevirerek dudaklarına vermiştim.

Beklemiyordu ki başta karşılık veremediğinde bu hoşuma gitti. Sol bacağımı diğer tarafına attığımda o da biraz yukarı çıkar gibi oldu ve iyice kucağına yerleştim. Sakin ama tutkulu bir şekilde devam eden öpüşmemiz nefes almak için kesildiğinde burunlarımız hala birbirinin üstündeydi.

''Doyamıyorum kızım ben sana.'' Yarım kalanı devam ettirirken bedenimi yatağa atıp üstüme çıkmıştı.

Adeta dans eden dudaklarımız sesli bir şekilde ayrıldığında biraz çekilip yüzümü okşadı, gözlerime bakmaya devam etti.

nautical   | mauro icardiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin