RÜYA

377 30 6
                                    


Derler ki iki insan birbirinin kaderinde kavuşmak varsa ne olursa olsun eninde sonunda birbirini bulurlar.

savaş bölgesinden bir kaç metre uzaktaki  arnavut ve türk askerlerinden oluşan kampta gece yarısını çoktan geçmişti.

daha savaş bitmiş değildi. bir çok köyü temizleyen askerler yavaş yavaş düşman askerleri bulundukları topraklardan atıyordu. açıkçası arnavutlular türk askerlerine minnet duyuyorlardı. hiç kimse onlara yardım etmezken türk askerleri komşularını bu çaresiz savaşta bırakmamış yanlarında olarak onları kurtarmayı çalışıyor yanlarında duruyordu. bu yüzden çok şanslılardı böyle fedakar ve cefakar komşuları oldukları için.

elindeki sigarası ile çadırından çıkan komutan agah dudaklarına yerleştirdiği sigara ile hemen çadırın yanındaki boş kayaya geçip oturdu. sigarasını yakarak kesik bir nefes aldı.

kampta herkes uyuyordu. o da uyuyordu fakat gördüğü rüya ile uyanmak zorunda kalmış uykunun bu saatten sonra onu tutmayacağını bildiği için dışarı çıkmıştı.

bakışlarını hemen karşı çadıra çevirdi. orada enis kalıyordu. savaş bölgesinde buldukları genç oğlan.

arnavut balkan oğlanı. tuhaf bir şekilde kendisini bu çocuğa çok yakın hissediyordu genç adam. bu hissin onunla benzer bir tarafının olmasından da kaynaklandığı açık bir şekilde ortadaydı.

bakışlarını çadırdan ayırmadan sigarasını içmeye devam etti. rüyasında annesini görmüştü genç komutan.

çocukken anne ve babasını bir kaç defa rüyasında görmüştü ardından büyüdükten sonra hiç bir zaman anne ve babasını rüyalarında görmüyordu. bu onun içinde bir keder olarak kalmıştı. anne ve babasını o kadar çok özlüyordu ki genç adam dışardan taştan sert olan ifadesi ve hareketleri içerden  hiç öyle gözükmüyordu. içerde merhametinin ve sevginin barındırdığı bir yürek vardı.

o türk askeriydi. merhametinin anne ve babasından yiğitliğini vatanından sevdasını bayrağından alıyordu.

annesini gördüğünde çok sevinmişti genç adam suretini unutmaya yüz tutmaya yakın kadının fotoğrafını her zaman cüzdanında taşıyor onları unutmamak için her şeyi yapıyordu.

asıl ilginç olan rüyasında annesinin ona "koru onu "diye konuşmasıydı genç adam "kimi "dediyse de annesi genç adama gülümseyerek "onu koru "demişti ve ardından kaybolmuştu.

annesinin bahsettiği kişiyi düşünüyordu aklına sadece bir kişi geliyordu. genç adamın kardeşi ya da yakını yoktu. yıllar sonra rüyasına giren annesinin bahsettiği kişi ne tesadüf olabilirdi ki balkan oğluydu.

agah kesik bir nefes vererek bitirdiği sigarasını yere atarak postalları ile ezdi. kayanın üstünden indi ve enisin olduğu çadıra yavaşça girdi. çadırda ondan başka bir tane asker daha vardı. o da kendi timi yunustu. horlayarak uyuyan askerine bir bakış atarak yatakta uyuyan balkan oğluna yaklaştı.

turuncu ve kızıl karışımı saçları terlediği için alnına yapışmıştı. kaşları da turuncuydu. yüzü burnun etrafında turuncu çilleri vardı beyaz teniyle çok tuhaf bir güzelliğe sahipti.

bir süre genç adam gözlerini uyuyan genç oğlandan ayırmadan izlerken karşı yatakta  uyuyan yunusun horlama sesi ile kendine geldi. kaşlarını çattı. 

"dingil herif "dedi kendi içinden. birilerine yakalanmadan gitmeyi düşünerek arkasını döndüğünde kolunu tutan bir el ile durmak zorunda kaldı.

"Mami, babi, mos shko, të lutem mos më lër. ( anne, baba gitmeyin ne olur bırakmayın beni)" genç oğlanın uykulu fısıldaşması genç adamın yüreğinde küçük bir iz bıraktı sanki. bakışlarını gözleri kapalı uykusunda arnavutça sayıklayan genç oğlana çevirdi. rüya görüyordu. rüyasında anne ve babasını görüyordu.


********************************************************************

SÖZ  VERDİĞİM GİBİ BÖLÜM GELDİ UYUYA KALMIŞIM KUSURA BAKMYAIN UMARIM BÖLÜMÜ SEVERSİNİZ. BOL YORUM YAPMAYI UNUTAMYIN GENÇLER VE BENİ DA TAKİP ETMEYİ DE UNUTMAYIN.





YÜZBAŞI-BXBHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin