Selaaam, nasılsınız? Umarım iyisinizdir. Bu bölüm benim çok sevdiğim bir bölüm oldu, güleceğinizi umuyorumm. Keyifli okumalar!
Bölüm sonunda görüşürüz!
*****
"Dün Emir'e açılmadığını unuttuğumu sanma sakın."
Asena ile fakülteye doğru giderken bu söylediğim şey üzerine gözlerinin kocaman oluşunu izledim. Hala açılmamıştı ama açılsa belki de sevgisi karşılık görür ve aralarında bir şeyler olabilirdi.
"Nasıl bir hafızan var senin ya, ben bile unuttum."
"Suç benim hafızamda değil, sende,"
"Ama ben unutmuştum."
"Asena'cığım kibar olayım diyorum ama, yok olamayacağım; sen zaten hep unutmak istiyorsun!"
Son cümleyi hafiften sinirle söylediğimden dolayı ben bile şaşkındım lakin artık açılmalıydı!
"Of, 'Açılmak' kelimesinin bendeki anlamının bu derece zor olacağını hiç düşünmezdim."
Gözlerimi devirdim. "Sayende ben de öyle düşünmeye başladım." Asena bir anda durup bana bakınca ben de durup kendimi ona bakmak zorunda hissettim. "Bir dakika, biz," Asena cümlesini yarıda kesip korku dolu gözlerle bana bakarken devam etmesi için kafamı sağa ve sola salladıktan sonra cümlenin devamını getirdi. "Biz, delirmiş olabilir miyiz?"
Çok mantıklı olan(!) cümlesinden sonra birkaç dakika yüzüne gözlerimi kırpıştırarak baktım ve ardından "Nedenmiş o?" dedim. Asena bana cevaben "Çünkü ikimiz de yedi harfi olan bir kelimeye yedi binlik bir yaşanmışlık katıyoruz da ondan" dedikten sonra biraz düşündü ve ekledi "Yok, biz harbiden delirmişiz!"
Bunları dünyanın en ciddi ses tonuyla söylerken bir anlığına, sadece bir anlığına, beni de inandırmayı başarmıştı fakat ardından hemen kendime gelip ona cevap verdim.
"Ben değil ama sen delirmiş olabileceğini düşünmüş olduğun için kesinlikle bir hastaneye yatırılmalısın."
Sonrasında Asena sanki hiç saçmalamamış gibi bin kat daha fazla saçmalayarak duyduğuma bile inanmak istemeyeceğim şu sözleri söyledi:
"Sen bana kıyamazsın, gelirsin yanıma beraber tedavi oluruz," Ardından soran gözlerle bana bakıp "Yani, kıyamazsın değil mi?" dedi ve sabah sabah sinirlerimi alt üst etmeyi başardı.
"Asena sadece sus, bir tek sus."
*****
Derse Asena'nın saçmalamaları sayesinde on beş dakika geç kalmıştık bundan dolayı ikimizde öğretmenden özür dileyerek her zaman oturduğumuz yere, Kaya ikizlerinin yanındaki sıraya, geçtik. Ders, temel gazetecilikti. Bir diğer deyişle ders, berbattı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BANA GÜVENME
أدب المراهقينŞşt. Sessiz ol. Yoksa ölürsün. Tıpkı ailen gibi. • Çağla Saygıner hayatın ona sunduğu kötülüklerden sağ çıkarak hayatına bir şekilde devam etmeye çalışmaktadır. Çocukluk arkadaşlarıyla beraber üniversitede okumaya devam eden Çağla'nın okulunda olan...