On İkinci Bölüm

44 4 2
                                    

Kendimi huzurla yağızın kollarına bırakırken oturduğum kanepeye yayılarak onun göğüsüne yaslandım.
Herkesin gitmiş olmasından faydalanarak bir süre bu kolların arasında dinlenmek istiyordum çünkü sadece onun yanında bu kadar güvende hissedebiliyordum.
"Ağrın var mı?"
"Kollarının arasında hiçbir şeyim kalmıyor"
Televizyon kanalları arasında gezerken merakla
"Bugün geciktin?" Diye sordum.
Herkesin yanında sormak istememiş ama çok merak etmiştim.
"Halletmem gereken işlerim vardı"
"Benim yüzümden şirkette ki işleriniz de aksadı"
"Hiçbir iş senden önemli değil azra"
Sıkıntıyla doğrulurken
"Sana bahsetmem gereken bir şey var "
Merakla ne söyleyeceğimi beklerken daha fazla uzatmak ya da içimde tutmak istemedim.
Öyle ya da böyle bunu yağıza söyleyecektim.
"Ben ilk başta bunu yapanın baban olduğunu düşünmüştüm"
"Bende" derken sesi kısık çıkmıştı.
"Ama emir bana babanın kanser olduğunu ve şuan seninle uğraşmaya çalışamayacak kadar kötü durumda olduğunu söyledi"
Gözlerinden bir anlık şaşkınlık geçse de çenesini sıktığını görünce elimi yanağına uzattım
"İyimisin"
Yanağında duran elimi tutarak gözlerime baktı
"İyiyim sadece, neden uzun zamandır sesinin çıkmadığını şimdi anlıyorum"
Elimi avuçlarının arasına alıp dizinin üstüne koyarken kafası karışmış gibi düşünceli görünüyordu.
"Bunu o herif nereden biliyormuş"
"Bilmiyorum o an bunu sormak aklıma gelmedi. Hastanede seni görünce aklıma geldiğinde sana söylemek istedim ama nasıl söyleyeceğimi bilmediğimden yüzüne bile bakamadım"
"Bu yüzden mi uyandığında bana bakmıyordun" şaşırarak sorduğun da neden şaşırdığına anlam veremesem de başımı sallayınca
"Azra sen bana kafayı mı yedirtmek istiyorsun, bin tane şey geçti benim aklımdan o gün beni görmek istemediğin de bunların arasındaydı, babam ölse bile benim için bir anlamı yok bunu anlamış olman gerekirdi"
Onu görmek istemediğimi mi düşünmüştü.
Tam bir saçmalık.
Ben onun beni bulmasını dilerken, nasıl onu görmek istemediğimi düşünürdü.
"Bilmiyorum sanırım neyi nasıl düşüneceğimi bilemedim özür dilerim"
"Özür dileme meleğim, sadece bir daha sebebi her ne olursa olsun o bal gözlerini esirgeme benden" derken sesi yumuşak çıkmıştı.
Uzanıp sarılırken ne kadar şanslı olduğumu hissettim.
Yağız benim şansımdı.
Geri çekildiğinde aklıma takılan soruyu sordum
"Üzülmedin mi?"
"Babam için diyorsan" başımla onaylarken devam etti
"Hayır azra üzülmedim hatta hastalık onun için bir kurtuluş olur bu kadar kötü bir adamın bu kadar kolay ölmesini istemem"
Cebinden çıkardığı telefonda ozanın ismine gelince aramaya bastı.
Ozanla konuşmaya başlarken bir eli hâlâ elimdeydi.
Ozana babasının kansere yakalandığını anlatarak herhangi bir hastane de kaydı olup olmadığı gibi bilgileri araştırmasını istedi ve daha sonra konuşmayı bitirdiler.

Yorgun görünüyordu, artık biraz olsun dinlenmeli diye düşünürken
"Uyuyalım mı?" Diye sorunca
"Bende sabahtan beri kokunu doya doya koklamayı hayal ediyordum" diyerek ayağa kalkınca bende gülümseyerek kalktım.
Elimi bırakmadan odama geçtiğimiz de yatağa yatacağım sırada kremleri getirerek yavaşça omuz askımı çıkardı.
Sırtımdaki morarmalar ağrımıyordu ama dokanınca biraz canım yanıyordu.
Yağız kremi sürerken canımın yandığını hissettirmemek için gözlerimi sımsıkı yumdum.
Niyahet kremi sürdükten sonra omuz askımı taktı ve uzandım.
Yağız da yanıma uzanırken bana doğru sokularak başını göğsüme yasladı ve bana sarılırken derin bir nefes aldı.
Parmaklarım saçlarının arasına uzanıp gezinmeye başladığın da yağızın nefes alışverişinin düzene girdiğini anlayınca uykuya daldığını fark ettim.
Saçlarıyla oynamaya devam ederken gözlerime düşen ağırlıkla gözlerim kapanmaya başlayınca kendimi uykuya teslim ettim.

Gözlerimi aralarken yanımda yağızı görmemle yüzüme bir gülümseme yerleşti.
Onu izlerken yanağına küçük bir öpücük bıraktım.
Kıpırdanıp beni aniden kendine çekip sarılırken
"Her sabah böyle uyandıracaksan artık senden önce uyanmayacağım"
"Sen uyanık mıydın"
"Hayır öptüğün de uyandım"
"Yalancı" derken kollarından kurtulmaya çalıştım.
"Demek yalancı"
Dudaklarını dudaklarıma yaklaştırırken nefesim kesilecek gibi hissettim.
Uzanıp dudaklarıma kapandığında kalbim ritmini çoktan hızlandırmıştı bile.
Kısacık bir öpücüğü bile başımı döndürmeye yetiyordu.
Anlını anlıma yaslayıp
"Seni göremediğim günler öyle özledim ki, bir daha göremezsem diye kafayı yedim"
"Gelip beni bulacağını biliyordum"
Geriye çekilirken bir kaşını havaya kaldırarak sordu
"Nasıl yani?"
"Çünkü şövalyemsin unuttun mu?" Diye göz kırptım.

Ait olduğum yer +18Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin