3. MUTSUZ SONLAR

159 18 2
                                    

Hoş geldinn ;)

Satır aralarına yorumlarını eklemeyi, bölüm sonunda da yıldıza basmayı unutma. ^^
Umarım seveceğin bölüm olur. 🫶🏻

Keyifli okumalar! 🤍

3. MUTSUZ SONLAR

Leyla Uysal 

Gözyaşımı silip kitabın kapağını kapattım.
Bu kitabı yazan yazarın psikolojisini sorgulamadım değil...
Mutsuz sonlu kitaplarden nefret ediyordum. Hele ki sevdiği kızı ölümüne seven erkeğin, sevdiğine doğru düzgün kavuşamamış ölmesi... Sevdiğin tarafından defalarca unutulmak... Serinin son kitabını bitirirken ömrümden kırk yıl gitti resmen.

Gerçek hayatta böyle seven birileri varmıdır ki?

Derin nefes alıp kendime gelmeye çalışırken Alp ayı gibi odaya daldı.

Hep olduğu gibi.

Biricik kardeşim...

Şaka maka biraz ayı olabilirdi ama özünde iyi bir kardeşti.

Ağlamaktan gözlerim şişmişti büyük ihtimalle. Alp ile göz göze gelmemek için yanımdaki yastıkla ilgilenmeye başladım. Yine bir kitabı bitirdiğim için ağladığımı fark ederse annemlere ispiyonlardı. Sonra bin beş yüz kere işittiğin azarları yine dinle.
Alp'e gözucu bakınca gözünü telefona zillediğini gördüm. Sırıtarak  biriyle mesajlaşıyordu. Kafasını kaldırıp bakmak zahmetine de girmedi açıkçası.

"Annem seni çağırıyor, sofranı kurmanı söylüyor." Sırıttı. "Yavrum be," Mesajlaştığı her kim ise ona söylediği kesindi. Beyefendi zahmet edip telefondan kafasını kaldırdı.
"Çık mağarandan da bir işin ucundan tut be kızım. 

Yüzümü dikkatle incelerken "Hah, söyleyene bak be. Kızım ne ya ayrıca? Kızımlı mızımlı konuşma benimle." diye söylendim.

"Senin yüzün gözün niye kızarmış? Burnun da şişmiş ," Tek kaşını kaldırıp beni süzdü.
Ağladığımda burnum, yanaklarım kızarıyor ve şişiyordu.
Sonra elimdeki kitabı fark etti.  Gözlerini kısıp konuşmaya başladı.
"O kitabı TikTok'ta görmüştüm. Sonu iyi değildi galiba. Anlaşıldı senin niye bu tipte olduğun." Yüzündeki muzip sırıtışla geri geri yürümeye başladı. Kapıyı açıp gözlerimin içine baka baka "ANNEEE," diye bağırmaya başladı.
Merdivenlerden koşarak inerken de bağırmaya devam ediyordu ayı.

Aynı yaşta olmamıza rağmen bazen bayağı çocukça davranıyordu ayı kardeşim.

Odamın bir duvarı bütünüyle kitap rafıydı. Az önce bitirdiğim kitabı da en alta koyup aynanın karşısına geçtim.
Yüzümün rengi normale dönüyordu.
Çikolata kahverengisi, belime uzanan saçımı yeniden örüp üstümü düzelttim. Üzerimde beyaz, küçük küçük vişne desenli eşofman takımım vardı.

Merdivenlerden inerken odamda unuttuğum telefonumun sesini duydum. Yeniden odama dönüp telefonu yatağımın üzerinden alırken Defne'nin aradığını gördüm.

Defne benden bir yaş büyük, hem kuzenim hem de en yakın arkadaşımdı. "Efendim Defne?"

"Sana da selam bebeğim."

"Üç saat önce bir arada değilmiydik ya? İşten bir haber mi var yoksa?"
Lise son sınıftım. Okulun bitmesine iki hafta kalmıştı. Çalışıp kitaplarımı kendim almak istiyordum. Üniversite senem olduğu için ailem pek hoş karşılamadı başta. Sınava da çok bir şey kalmamıştı. Derslerim de iyi olduğu için, artı olarak, derslerimi aksatmamak şartı ile güç bela izin vermiştiler.
Defne hem üniversite okuyup, hem de bir cafede garson olarak çalışıyordu. Çalışmak istediğimi bildiğinde yardım edebileceğini söylemişti.

FİKRİMİN İNCE GÜLÜ | DÜZENLENECEKTİR Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin