11:Sezen Aksu, Düşünce
Geçmiyor Zaman, Nilipek
Adımlar, Arto Tunçboyacıyan
"Ruhunun derinliklerinde çocukluğunun anılarını korumayan bir insan nasıl yaşayabilir, bilmiyorum." Miguel de Unamuno
Hayatı sevmediğim zamanlar hayatı tekrar seveceğim anı beklerdim. Korkutucu olan bunu başardıktan, hayatı sevdikten sonra bunun tekrardan yaşanma ihtimaliydi ama ben yine de hep o anı beklerdim. Bu hayatta beklediğim kimse olmamıştı, ben gidendim ama yaşama kavuşmayı çok kez beklemiştim.
İyi hissettiren bir şeye denk gelene kadar geçip gitmiştim bir şeylerin yanından, sonra dönüp dolaşıp Aslan'a geldim. Kendi gittiğim yere döndüm. Gelmeden önce günlerce ağladım, yemek masasında aniden, yatakta uzanıp parmaklarımı gözüme bastırırken, yalın ayak evin içinde dolaşıp karnıma ağrılar saplanırken, ama zihnime düşmüştü bir kere dönme düşüncesi, tüm kaygımı yüreğimde taşıyıp döndüm, Aslan'ın elindeki yeşil elmalar yerde yuvarlanırken bu tepki unutulmamışlığın kanıtı dedim, arsızca sevindim.
Bir daha olsa bir daha yaşarım demem yaşadıklarımı. Bazen çok acıydı. Bazen günlük güneşlik bir hava. Gittikten sonra annemle yalnızca ikimizin olduğu ve yemek yediği o masa nefesimi keserdi, boğazımda konuşmayı sabırsızlıkla bekleyen küçücük bir çocuğun söyleyemediği kelimeler birikir, tek bir kelime etmeden o masadan kalktığım ve sessizliğin bozulacağından korktuğum anlar olurdu, dişlerim sıkılır, bedenim kitlenir, yumruklarım bir yerlere çarpmak için beklerdi oysa ellerim hep açıktı. Bazen konuşurduk ama, muhabbetin bitişini ise ağzımdan çıkması zorunlu olan ilk cümleyi kurduğum an beklemeye başlardım. Bir zamanlar onun cümlelerinin inceliğinden dökülen sohbetin insanların yüreklerine çarpılan su gibi olduğunu söylerdi bana onu önceden tanıyan herkes, o zamanların çoktan bittiğini bana bu cümleyi kurarak anlatmış olurlardı.
Kapıyı kapatırken Aslan'a, ''Her şeyimle gitmedim, her şeyi yanıma alamadım,'' demiştim.
Düşlerimizdeki kadar özgür dünya. Seninle kurduğum düşler düşürdü beni.
Çok şey bırakmıştım arkamda, yıllarca sarı saçlarının arasında dolaşan parmaklarım, dizlerine koyduğum bacaklarım, öpmeye doyamadığım boynundan çenesine uzanan sağ köşesindeki dudaklarım.
Zehra saçlarımı örerken uyuya kaldığım anlar oldu ve Aslan beni taşırdı, ıslanan çorabım yüzünden kaşlarımı çatıp sinirden ağlarken tek eşini bulamamasına rağmen karşıma geçip değiştirdiği iki ayrı eş çoraplarım, sabah kahvaltılarında masaya oturduğumuz an gerginliğimi almak için yaptığı esprilerle rahatlattığı içim ve yanağımdan sürekli aldığı makaslar.
Geride seni bıraktım, seni öyle geride bıraktım ki o yolların hepsini gerisin geri yürüsem geleceğime yetişemeyeceğim, seni bu yüzden ve daha birçok nedenden geride bıraktım.
Yanağımdan son makası aldın.
''Yılmak yok, yola devam,'' dedi Emir, net bir sesle.
Sesindeki kararlılık çalkalanan bir hayatta değişimi kabullenişindeki cesarettendi. Öyle iyi uyum sağlardı ki koşullara bazen ona hayran olurdum.
Hepimiz açık açık benim şöyle bir acım var dememişti belki ama birbirimizin bakışlarında adaş olan yaralarımızı görmüş ve birbirimize olan sevgimizin başını hiç öne eğdirmemiştik. Küçüğünden büyüğüne, yaşamanın kolaylığından hızla zorluğuna uzanan ivmesine bir yere, bir ülkeye ait olabilmek için, hem bu ülke hem kendimiz için çok çabalamıştık.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
GELECEKTEN GELEN MASAL
Novela JuvenilAraya yıllar giren, bir varmış bir yokmuş derken yaz'ı deviren bir masal bu, kalabalık masaları yaşam alanı yapan çocukların masalı, geleceğe umutla bakmak için çabalayanların, ama önce savrulanların, çok savrulanların ve savrulurken birbirlerini bu...