14-🎵

380 57 59
                                    

𓇢𓆸

"Yine mi açmıyor?"

Eunbi'nin sesini duymamla titrek bir nefes verip başımı hayır anlamında salladım. Seungmin, tam bir haftadır telefonlarımı açmıyordu. Sanki bir hafta öncesinde birbirimize duygularımızı itiraf eden biz değilmişiz gibi tekrardan iki yabancıya dönüşmüştük. Meydana şarkı söylemeye de gelmiyordu...

"Sıkma canını," dedi Eunbi omzumu sıvazlarken. "Belki de böyle olması gerekiyordu."

Gözlerim yavaşça dolmuştu. "Ama," diyebildim güçlükle. "O da beni sevdiğini söylemişti. Bir anda çekip gitmesi, şarkı söylemeye bile gelmemesi haksızlık. Eğer o gece beni öptüğü için pişmansa hiç yaşanmamış gibi devam edebiliriz. Birbirimizi hiç tanımamışız gibi o kendi yoluna, ben kendi yoluma gidebilirim. Hiçbir şey söylemeden beni bırakması haksızlık."

"Biliyorum birtanem. Haksızlık gibi geliyor fakat elinden başka bir şey gelmiyor. Onu yeterince iyi tanımıyordun; evini, okuduğu okulu, hiçbir şeyini bilmiyordun. O yüzden çekip gitmesi, senin ona ulaşamayacağını bilmesi normal."

Gözlerimden tane tane yaşlar süzülmeye başlamıştı. İnanmak istemiyordum. Gerçekten de beni sevdiğini söyledikten sonra öylece aramalarımı görmezden gelmesine ve kayıplara karışmasına inanmak istemiyordum. "O öyle biri değil." dedim fısıldar gibi çıkan sesimle. "Çekip gitmezdi. Tanıdığım kadarıyla öyle biri değildi."

"İşte," dedi Eunbi bana acıyarak bakarken. "Onu tanımıyordun. O da tıpkı sokakta yanından geçen yüzlerce insandan sadece bir tanesiydi. Yakınlaşıp, onu tanımak istediğinde ise seni arkasında bırakıp gitti."

"Öyle biri değil Eunbi. İnan bana öyle biri değil. Sen de onu az çok tanıdın. Hatta bir ara ondan hoşlandığını düşünüyordun. Böyle bir şeyi yapabilme ihtimali olmadığını sen de biliyorsun."

"Evet, az çok nasıl biri olduğunu tanıdım ama bize gösterdiği yüzünü biliyoruz Ari. Belki de bize göstermediği şeyler vardı. O yüzden bırak artık şu çocuğun peşine düşmeyi. Kendini yıpratmaktan başka bir şey yapmıyorsun."

Hıçkırarak nefesimi verdim. "İçimde bir his var Eunbi." Yumruğumu sıkıca sıkıp kalbimin üzerinde bastırmaya başladım. "Bence başına bir şey geldi. Hyunjin denilen çocukla alakalı olabilir. Bana da dikkatli olmamı söylemişti."

"Başına bir şey gelseydi illa ki duyardık."

"Duyar mıydık?" Kaşlarımı çatıp ayağa kalktım. Bir anda oturduğum sıradan kalkmam Eunbi'yi ürkütmüştü. "Duyamazdık... Nasıl duyalım! Kesin başına bir şey geldi."

Eunbi de ayağa kalkmış ve beni durdurmaya çalışmıştı. "Ari kendine gel. Acele işe kalkışma. Sakince oturup bi' araştıralım. Ona göre başına bir şey gelmiş mi gelmemiş mi öğreniriz."

"Hayır, hayır, hayır." dedim deli gibi kendimi tekrar ederek. "Bir hafta boyunca zaten sakin kalmamı söyleyip durdun. Daha fazla sakin kalamam. Başına bir şey geldi işte, hissediyorum!"

Sırt çantamı bir hışımla aldığım gibi koridora çıktım. Okuldan çıkmam yasak olsa bile kimseyi zerre umursamadan okuldan kaçtım. Adımlarım koşarak metroya gidiyordu. Onunla ilk gerçek anlamda konuşmamızın geçtiği durağa gidecektim. Gerekirse sokak sokak evini arar, onu tanıyan birilerinin olup olmadığını sorardım. Bugün mutlaka Kim Seungmin'in nerede olduğunu öğrenecektim.

Telaşla yürüyerek etrafa bakınıyordum. Metronun çıkış kısmında bekliyor, yürüyen merdivenlere binmek üzere olan insanları durdurup çizdiğim resmi onlara göstererek Seungmin'i tanıyıp tanımadıklarını soruyordum.

song for broken hearts :: seungmin ✅Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin