10-🎵

393 56 33
                                    

𓇢𓆸

Eve gelir gelmez kendimi yatağın içine atmıştım. Üzüntüden dolayı canım ne yemek yemek istemişti ne de başka bir şey yapmak. Karanlığın içinde sessizce tavanı izlerken uyuyakalmıştım.

Saatin kaç olduğunu bilmediğim bir saatte yastığımın altındaki telefon titremeye başlamıştı. Uykudan yeni uyanmış, sersem bir hâlde telefonu elime aldım. Kimin aradığına dahi bakmadan aramayı cevapladım.

"Ari? Beni duyuyor musun? İyi misin?"

Duyduğum sesle gözlerim büyümüştü. Telefonu kulağımdan çektim ve üzerindeki isme baktım; Seungmin.

Kaşlarımı çattım ve sersemce, "Bu bir rüya mı?" diye mırıldandım.

Uykuya dalmadan önce Seungmin hakkında o kadar çok şey düşünmüş ve üzüntüden kendime kızmıştım ki rüyama girip benimle konuşuyor sanmıştım.

Rüya olup olmadığını anlamak için yanağıma sertçe bir tokat attım.

Çıkan ses odamın içinde yankılanırken telefonun ucundan Seungmin'in nidasını duymuştum. "O ses neydi? Hey iyi misin?"

Bu bir rüya değildi!

Şu an gerçekten telefonla konuştuğum insan Seungmin'di. Beni aramıştı ve ben bir aptal gibi bunu rüya sanmıştım.

Telaşlanarak; "İyiyim! Çok iyiyim! Ne için aramıştın?" diye sordum.

Eunbi ile ne yaptıkları konusunda içim içimi yese de şu an bunu sormak için doğru bir zaman değildi.

"Sana bakındım ama etrafta göremeyince meraklandım. İyiysen sorun yok. Sesin uykulu geliyor, galiba uyuyordun. Uyandırdığım için üzgünüm."

Zorlukla yutkundum. Benim için endişelenmiş miydi?

Yüzümde aptal bir sırıtış belirirken, "Sorun değil." dedim. "Uykum kaçtı bile."

Hadi biraz daha konuşalım. Mesela bana Eunbi ile ne yaptığınızı anlat... Sevgili mi oldunuz? Yoksa onun hislerini kabul ettin ve flört olarak mı takılmaya başlayacaksınız?

"Bugün arkadaşınla konuştum," dedi Seungmin telefonun diğer ucundan. Tam olarak aklımı okumasına şaşırmıştım. Demek Eunbi'nin arkadaşım olduğunun farkındaydı. "Benden hoşlandığını söyledi ama hislerinin anlık bir heves olduğunu görebiliyorum. İnan bana sokakta gitar çalmaya başladığımdan beri yüz tane kız benden hoşlandığını söylemiştir."

Yüz mü!

O kadar fazla olmasını beklemiyordum. Tamam belki iki üç kişi söylemiştir ama yüz çok fazlaydı.

İçimdeki kıskançlık hissiyle gözlerimi kapayıp sırtımı yatak başlığıma yasladım. Oflamamak için dudaklarımı sıkıca birbirine bastırdım.

Yüz birinci kız ben miydim yani?

"Yüzümü bile görmediler. Nasıl biri olduğumu bile bilmiyorlar. Buna rağmen nasıl benden hoşlanabiliyorlar? Geçici bir heves işte... Sokakta gördükleri birinden gerçekten hoşlanamazlar; ancak dramalarda olur bu."

Söylediği şeylerle zorlukla gözlerimi açtım. Eğer ona ondan hoşlandığımı söylesem beni de tıpkı diğer yüz kız gibi görecekti. Geçici bir heves yüzünden ondan hoşlandığımı sanacaktı.

Oysaki benim hislerim öyle değildi... Ben onun gizemli kişiliğinden hoşlandığım kadar gitarıyla bana hissettirdiği şeylerden de hoşlanmıştım.

Kırık kalpler için çaldığı şarkılardan hoşlanmıştım.

Onun gitarından çıkan sesler bana Minah'ı hatırlatıyordu. O da tıpkı Seungmin gibi tutkuyla gitar çalardı. Sesi de güzeldi...

Seungmin'in gitarını gözlerim kapalı dinlediğimde Minah'ı dinliyormuş gibi geliyordu. Sanki yıllardır çektiğim ızdırap, acı, özlem bir anda yok oluyordu. Huzurlu hissediyordum.

Seungmin'den bu yüzden hoşlanıyordum. Beni rahatlatıyordu. Hem sesiyle, hem gitarıyla. Ayrıca çok nazik birisiydi. İnce düşünen, etrafına karşı nazik olan birisi...

Yavaşça başımı kaldırdım. Masamda duran ufak çerçevedeki resme uzaktan bakarken yaşla dolan gözlerimden birkaç damla firar etmişti.

Baek Minah... Benim on iki senelik arkadaşımdı. İlkokuldan beri birlikte büyümüştük. Yıllarca aynı sırayı paylaşmıştık. Aynı okullara gitmiştik.

Fakat geçtiğimiz yaz Minah, beni terk etmişti.

On iki senedir birbirimizi tanıdığımızı düşünürdüm. Oysaki onu hiç tanıyamamışım. Yaşadığı zorlukları, çektiği acıyı, sıkıntılarını... Hiç birini görememişim. Bir aptal gibi onun ne kadar kötü bir hâlde olduğunu anlayamamıştım.

Eğer birazcık olsun anlayabilseydim, farkına varabilseydim Minah'ı kurtarabilirdim.

Onu yaşatabilirdim...

"Orda mısın? Ari?"

Karşı tarafa ağladığımı belli etmemek için zorlukla kendi kendime gülümsedim; Seungmin'in gülümsediğimi göremeyeceğini bilmeme rağmen.

"Evet. Seni dinlerken dalıp gitmişim."

"Yorgun olmalısın. Ben seni daha fazla tutmayayım. Uyu."

Elimin tersiyle yanaklarımı sildim. "Seungmin..." Derin bir nefes aldım.

"Efendim?"

"Gitarın şu an yanında mı?"

"Evet."

Nefesimi bıraktım. "Ben uyuyuncaya kadar kırık kalpler için bir şarkı çalar mısın?"

Sessizce ağlamaya devam ederken karşı taraftan ses gelmez olmuştu. Telefonun ekranına bakıyordum. Hâlâ aramada gözüküyordu ama ses yok olmuştu.

Kafamı yastığa yasladım. Gözlerimi sıkıca kapattığım an yavaşça gitarın tellerini duymaya başladım.

*

Kulaklarınızın bayram etmesi için koyuyorum. Bunu söylüyor.*

İstemsizce tebessüm ettim.

Ondan bu yüzden hoşlanıyordum.

Huzurla kendimi uykunun kollarına bırakırken onun sesi bana tıpkı bir mucize gibi geliyordu.
Kız kardeşim dediğim kızın ölümünden sonra beni iyileştiren ve tekrardan hayata bağlayan sesti onunkisi. Mucizeviydi...



Evettt! Bu bölüm Ari'nin kırık kalbini öğrendiğimize göre bir sonraki bölümde Seungmin'in kırık kalbini öğreneceğiz. Bence peçetelerinizi hazırlayın.

Bir sonraki bölümde görüşürüüüz!❤️

Bol bol yorum ve vote atmayı unutmayın.❤️

song for broken hearts :: seungmin ✅Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin