Babür "Çekim"

394 33 8
                                    

Yine aynı sorgu odasının soğuk ve gri duvarları arasında, zaman sanki durmuştu. Ilgaz, karşısındaki polis memurunun sorularına kararlılıkla cevap verirken, ben ise donmuş, kaskatı kesilmiş bir korku ve endişe içindeydim.

Her soru, o korkunç ana geri dönmemi sağlıyordu. Saldırının, çığlıkların ve kaosun tekrar yaşanması gibiydi.

Ilgaz, "Hayır, saldırganı görmedim," dedi, sesinde güven yankılanıyordu. Ve ciddiyet.

Ben ise, parmaklarımı birbirine dolayarak, titreyen dudaklarım arasından çıkan her kelimeyle mücadele ediyordum. "Işıklar aniden söndü sanki ve her yer karanlığa bulandı, kimseyi göremeyecek kadar önümüz karardı. Göremedik bir şey."

Polis memuru, şefkatli bir tonla, "Korkunç şeyler yaşadınız, biliyorum Peri Hanım, ama suçluyu bulacağız," dedi. Gözlerim, yaşlarla dolup taşarken, ona minnettar bir şekilde kafa salladım.

Ve o anda bir dejavu yaşamışım gibi, içeriye hızla abim girdi aralık kapıdan. Arkasında ise korkulu gözler ile Mihri vardı.

Hızla içeriye girdiler, ben ise şok halinde olduğum için bedenimi hareket dahi ettirememiştim.

Mihri bana sımsıkı sarılırken, abimin gözleri yüzüme tutundu.

"İyi misin güzelim?"

Kafamı evet anlamında sallarken, abimin eli Ilgaz'ın omzuna dostane bir şekilde tutundu.

"Sen iyi misin Ilgaz? Yaralanman vesaire yok değil mi?"

Ilgaz kafasını hayır anlamında salladığında, buruk bir şekilde tebessüm etti. Ama yüzünde acı çektiğine dair bir ifade vardı.

Mihri de elini omzuma attı. Sakinleştirmeye çalışıyordu beni.

"Kim olduğunu bilen, duyan kimse yok mu? Ya da bir mobese kamerası?"

"O yöne bakan iki kamera bulduk ama ikisi de çalışmıyor."

Abim saçlarına elini geçirirken, daha da dipte hissettim.

Abim yeniden elini Ilgaz'ın omzuna yerleştirdi.

"Sen olmasan kim bilir ne olurdu? Teşekkür ederim Ilgaz."

"Görevim..." Dedi sadece. Abim kafa sallarken, polis memuruna doğru eğildi.

"Bu iş can sıkıcı olmaya başladı amirim artık. Bulun şu siktiğimi. Ne kadar tehlikeli, görüyoruz."

Adam kafa sallarken oldukça ciddiydi.

"Elimizden geleni yapıyoruz efendim."

"Fazlasını yapın, emeğinizin karşılığını kat kat alacaksınız benden."

Polis şaşkınlığa uğrarken, abim ciddiyet ile adama bakıyordu. Ardından geri çekilerek, bana baktı.

"İfade vermeleri bittiyse, gidelim biz artık."

Kafasını sallarken, yerimden yavaşça kalktım. Ilgaz da ardımdan kalkmıştı. Mihri hemen koluma girmişti, o kadar beter bir halde duruyor muydun ya?

"Bir şeyler yiyelim. Sonra seni eve bırakayım bebeğim. Ilgaz, sana güveniyorum. Seni almak ile işe, doğru karar verdiğimi biliyordum. Bundan sonra, her dışarı çıktığında yanından azıcık bile ayrılmayacaksın!"

Ilgaz kafasını sallarken, gözlerim karakolun önünde, perte düşmüş, Ilgaz'ın aracına kaydı.

Kendime çok kızmıştım. Şimdi kiraladığı bu aracın masrafını nasıl karşılayacaktı Ilgaz? Onu dışarı çıkarma merakım olmasaydı, şu an böyle bir derdi olmayacaktı.

Babür +18Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin