Az önce dişlerinin olduğu yeri sertçe
tokatladığında şaşkınlıkla beraber acı bir sesle bağırdım ve verdiğim tek tepki zevkten inlemekti.Elleriyle külotumun zarif şeritlerini
kavrayıp söktüğünde bir kez daha aniden soluğum kesildi.“Bir adet faturan daha var pislik.”
Kendi kendine pis pis güldü ve yeniden üzerime yüklendi göğüslerime bastıran serin duvar bedenimi titretiyor ve ilk seferki pencere anılarını aklıma getiriyordu.
Karşıtlıkların -soğuk ve sıcak, sertlik ve o- bana ne kadar iyi hissettirdiğini unutmuştum.
“Her sentine değer.”
Elini belimin etrafından karnıma doğru, parmağı klitorisimi bulana kadar kaydırdı.
“Biliyor musun, bence o şeyleri yalnızca beni tahrik etmek için giyiyorsun.”
Haklı mıydı?
Benim için olduklarını düşünerek bir yanılsama mı yaşıyordum?
Dokunuşlarının yaptığı baskı yanıp
tutuşmama neden oldu, parmaklarını bastırıp çekiyor, istek duymama neden oluyordu.Aşağı doğru hareket ederek tam giriş noktasında durdu.
“Öyle ıslaksın ki. Tanrım, bütün sabah bunun hayalini kurmuş
olmalısın.”
“Siktir git, ” diyerek inledim.
Parmağını nihayet içeri itip beni kendine doğru çekerken kesik kesik soludum.
“Söyle. Söyle ve ne istiyorsan vereyim.”
İkinci bir parmak diğerine katıldı ve tattığım haz çığlık atmama neden oldu.
Başımı iki yana salladım fakat bedenim bana bir kez daha ihanet etti. Sesi öylesine muhtaç geliyordu ki kelimeleri baştan çıkarıyor ve üzerinde hâkimiyet kuruyordu fakat aynı zamanda yalvarır gibiydi.
Gözlerimi kapadım, düşüncelerimden arınmaya çalıştım ama her şey
o kadar fazlaydı ki.Giysilerini çıkarmamış olmasına rağmen bedeninin çıplak tenimde
yarattığı his, kaba sesinin tınısı ve uzun parmaklarının içime dalıp çıkışı beni sınırda dolaştırıyordu.Diğer eliyle uzandı, sutyenimin
şeffaf kumaşının üzerinden meme ucumu sıkıca çimdikledi ve gürültüyle
inledim.Çok yaklaşmıştım.
“Söyle” diye gürledi kulağıma parmağı klitorisimin üzerinde gezinirken.
“Bütün gün bana kızgın olmana izin vermeyeceğim.”
Sonunda pes ederek fısıldadım:
“Seni içimde istiyorum.”Kısık ve boğuk bir sesle inledi.
Alnını omzuma yasladı ve parmaklarım daldırıp daireler çizerek hızlanmaya başladı.
Bacakları kalçama yerleşti, penisi bedenime sürtüyordu.
“Aman Tanrım” diyerek inledim, içimdeki boğumlar derinlerimde kasılıyor, hazza odaklanmış düşüncelerim serbest kalmak için
yalvarıyordu.Ve sonra birden soluma ve inlemelerimizin düzenli sesleri bir telefonun acı acı çalışıyla bölündü.
Nerede olduğumuzun farkına varmamızla birlikte donup kaldık.Bay Ryan geri çekilip asansörün acil durum ahizesini kaldırırken bir
küfür savurdu.Arkamı dönerek elbisemi kaptım, üzerime geçirdim ve titreyen ellerle düğmelerini ilikledim.
“Evet.” Sesi sakin çıkıyordu, biraz bile nefesi kesilmiş değildi.
Gözlerimiz asansörün içinde
birbirine kilitlendi.“Anlıyorum... Hayır, biz iyiyiz...”
Yavaşça eğildi, asansörün zemininden parçalanmış çamaşırımı aldı.
“Hayır, yalnızca durdu.”
İpek kumaşı parmaklarının arasında
ovuştururken telefonun diğer ucundaki kişiyi dinledi. “İyi olur.”Konuşmasını bitirdi, telefonu
kapattı.Asansör yeniden yükselmeye başlarken gacırdadı.
Bay Ryan elindeki çamaşıra ve sonra
yeniden bana baktı.Ve sonra sırıtarak duvardan uzaklaşıp bana doğru yaklaştı.
Bir elini kafamın yanına koyarak eğildi, burnunu boynumda gezdirerek fısıldadı:
“Hissettirdiğin kadar güzel
kokuyorsun.”Ani bir soluk aldım.
“Ve bu” dedi elindeki çamaşırımı göstererek “benim.”Asansör bizim kata gelince bir çınlama sesiyle durdu.
Kapılar açıldı ve benim olduğum
yöne bir kez bile bakmadan zarif kumaşı ceketinin cebine koyup dışarı adım attı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SARMAŞIK ?
Romance𝙺𝚒𝚝𝚊𝚋ı𝚗 𝚒𝚌̧𝚎𝚛𝚒𝚐̆𝚒 𝚢𝚎𝚝𝚒𝚜̧𝚔𝚒𝚗 𝚘𝚔𝚞𝚛𝚕𝚊𝚛𝚊 𝚞𝚢𝚐𝚞𝚗𝚍𝚞𝚛 𝚌𝚒𝚗𝚜𝚎𝚕 𝚜𝚊𝚑𝚗𝚎𝚕𝚎𝚛 𝚒𝚌̧𝚎𝚛𝚒𝚛. 𝙺𝚒𝚝𝚊𝚙𝚕𝚊𝚛ı 𝚢𝚊𝚔𝚖𝚊𝚔𝚝𝚊𝚗 𝚍𝚊𝚑𝚊 𝚋𝚞̈𝚢𝚞̈𝚔 𝚋𝚒𝚛 𝚜𝚞𝚌̧ 𝚟𝚊𝚛𝚜𝚊 𝚘 𝚍𝚊 𝚘𝚗𝚕𝚊𝚛ı 𝚘𝚔𝚞𝚖𝚊𝚖𝚊𝚔...