Bölüm 4

211 9 0
                                    

Dilenci değilim ama oylarınıza ve yorumlarınıza ihtiyacım var🙏🙏

Ata

Karşımda duran yerden gözlerimi alamıyordum, burası benim çocukluk hayalimdi. Lunapark her zaman gitmek istediğim ama annemin asla beni götürmediği yerdi. Büyüdüğümde de tek başıma gelmek istememiştim ve hiçbir arkadaşım benimle gelmek istememişti. Böylelikle bir hayalimi daha rafa kaldırmıştım. Ama şuan buradaydım ve gözlerimi oyunların üstünden çekemiyordum.

"Eğer istemiyorsan başka bir yere de gidebiliriz" Yanımdan gelen sesle gözlerimi Timur'a çevirdiğimde bana dikkatle bakan bakışlarını fark ettim. Kafamı şiddetle iki yana sallayıp, "Saçmala, buradan daha iyi bir yer düşünemiyorum. Hadi gidelim" dedim ve Timur'u kolundan tutup lunaparkın içine sürükledim, hepsini denemek için sabırsızlanıyordum. Gözüme kestirdiğim bir oyuna doğru Timur'u sürüklerken onun da yüzünde sabahtan beri silemediği gülüşü vardı, tıpkı benim gibi...

Kaç tane oyuna girdiğimizi bilmiyordum ama kendimi asla yorgun hissetmiyordum. Önümüzdeki hız trenine heyecanla bakarken Timur'a döndüm ve "Buna binelim, lütfen" dedim ısrarla. Timur gözlerime korkuyla bakarken "Yavrum bak daha güzel şeyler var, gel atlı karıncaya binelim" dedi ve elimi tuttu tam beni götürecekken durdurdum. Gözlerine ısrarla bakıp "Ne atlı karıncası Timur, çocuk muyuz biz? Hem ben bunu çok istiyorum kırma beni" dedim ajitasyon yaparak. Timur derin bir nefes alıp "Yavrum seni kıran taş olsun da, bence pek güvenli değil bu" dedi hız trenine bakarken. 

Ona şaşkınlıkla bakarken "Sen korkuyor musun?!" dedim bağırarak. Timur gözlerini inatla benden kaçırıp duruyordu, en sonunda ellerimle yüzünü kendime çevirdim. Tabi bunu yaparken parmak uçlarımla yere basıyordum çünkü kendisi çok uzundu. "Bana bak, korkuyor musun?". Timur en sonunda bana bakıp "Evet ama herkes korkar bence" dedi utangaç bir tavırla. Onun bu halini aşırı tatlı bulurken "Yani tabi ki herkes korkar ama unutma korkularımızın üzerine gitmeliyiz" dedim ve hız trenine doğru çekiştirdim. Timur en sonunda ısrarından vazgeçip onu yönlendirmeme izin verdi.

 Bindiğimizde ona döndüm tedirginlikle oturduğumuz yere bakıyordu bu korkusuna şaşırmaya devam ederken dizlerinin üstüne yasladığı elini tuttum ve bana dönmesini sağladım. "Korkma ben yanındayım" dedim ellini sıkıca tutarken. İlk önce tepkime şaşırmıştı ama sonradan elimin tersini okşayan parmaklarıyla rahatladığını anladım ve kendimi hızlanmaya başlayan trenin heyecanına bıraktım.

İndiğimde heyecanla Timur'a dönüp "Bir daha binelim, mükemmeldi. Hayatımda yaşadığım en güzel duyguydu, lütfen tekrar binelim" dedim yerimde zıplarken. Timur bana hayranlıkla bakıp "Ben sana daha güzel duygular yaşatırım güzelim ama üzgünüm bir daha bu salakça şeye binemeyiz" dedi, bu sefer çok kararlı olduğu için daha fazla ısrar edemedim. Gerçi ısrar edemememin sebebi cümlesinin başında söylediği şeyler de olabilirdi.

Artık hava karardığında lunaparktan çıkıp arabaya doğru yürüdük. Arabaya bindiğimizde Timur'a dönüp "Bende seni sevdiğim bir yere götüreceğim" dedim mutlulukla. Timur bana gülümseyip "Bana uyar, rotamız neresi?" dedi, bense onun gülümseyişinde takılı kalmıştım. En sonunda kendime gelip yolu tarif etmeye başladım. Cidden akıllara zarardı.

Sesli ve kalabalık mekana girdiğimizde Timur'u yönlendirip her zaman ki yerime doğru ilerledim. Oturup içecek bir şeyler sipariş ettiğimizde Timur etrafı inceliyordu. "Beğendin mi?" dedim. Timur bana dönüp "Evet, güzel bir yere benziyor" dedi. Kafamı sallayıp "Biz genelde arkadaşlarımızla eğlenmeye geliriz, içkilerini çok sevdiğim için senin de denemeni istedim." Dediklerimle yüzü güldüğünde bende mutlu olmuştum. Kısa süre sonra içkilerimiz geldiğinde Timur ile güzel bir sohbetin içindeydik. 

Tam o sırada arkandan bana seslenen birini duyduğumda sese döndüm. Arkadaşlarım buraya doğru geliyordu. Timur'a dönüp "Sorun olur mu?" dedim. Timur başını iki yana sallayıp reddetti. Arkadaşlarımın hepsi ile sarıldım ve onları masaya davet ettim. Zaten dünden razı oldukları için direkt masaya kurulmuşlardı. Hepsini tek tek Timur ile tanıştırdım, bu sırada yanımda oturan Mert Timur'u inceleyip. 

"Sen şu okulun yanında çalışan garson değil misin?" dedi ukala bir tavırla. İşte bende bunun olmasından korkuyordum...

"Garson mu? Sen garson musun?" dedi diğer yanımda oturan Ezgi. Hepsi şımarıkça Timur'u süzüyordu.

"Evet, okulun yanında ki kafede garsonum" dedi Timur. Onların bu davranışlarından hiçte etkilenmişe benzemiyordu. Ezgi ona bakmaya devam ederken,

"Ata ve sen ne alaka o zaman?" dedi ve bana bakıp devam etti, "Herhalde bir garsonla arkadaş olmadın Ata" dedi alayla. Ona sinirli bir şekilde bakıp,

"Timur benim arkadaşım Ezgi ayrıca garsonlukla ne alakası var?" dedim. Timur'un yanında oturan Ahmet bu dediğime gülüp "Bunu senin söylemen garip geliyor" dedi gülerek. Ona cevap vereceğim sırada diğerlerine göre daha yakın olduğum arkadaşım Can,

"Niyeymiş o sevgilim?" dedi Ahmet'e dik dik bakarken. Ahmet sevgilisin yaptığı uyarıyla hemen arkasına yaslandı. Can onun bu haline gülüp Timur'a döndü, "Tanıştığımıza memnun oldum Timur, sen onları boş ver. Nerede okuyorsun?" dedi samimi bir şekilde. O bizim gibi değildi herkese karşı her zaman saygılı ve samimiydi, hatta bazen kafeye gittiğimizde garsonlara yardım etmek için kendini paralardı. 

Timur Can'a bakıp "Sizinle aynı okuldayım aslında ama dondurmuştum. Yakında geri döneceğim" dedi. Can Timur'u süzüp "Çok tanıdık geliyordun zaten muhtemelen seni okulda gördüm" dedi. Bu cümlelerle bir süredir konuşmayan Mert Timur'a baktı "Bizimle aynı okulda mı? Burslu musun yoksa?" dedi yine ukala bir tavırla. Onun bu haline göz devirip "Evet, hem de yüzde yüz burslu. Çok akıllı biri" dedim. 

Timur bu halime gülerken Ezgi, Can ve Ahmet Timur'a şaşkınlıkla bakıyordu. Muhtemelen hiçbiri onun bu kadar zeki olduğunu düşünmemişti. Ezgi "Vay be, yüzde yüz burs kazanmak zor olmalı." dedi hayranlıkla. Timur "Ata abartıyor o kadar akıllı biri değilim" dedi mütevazilikle. Can ona dönüp "Saçmalama lütfen, yüzde yüz burslusun" dedi gülerken. 

Bir süre daha birlikte sohbet etmiştik, bizimkiler arada Timur'a garsonlukla ilgili laf soksa da Can ve ben onları bir şekilde susturmuştuk. Yorgunlukla mekandan çıkarken kafam Timur'un kaslı koluna yaslanmıştı. Beni arabaya doğru götürürken bir yandan da diğer eliyle saçımı okşuyordu. Arabaya binmeme yardım edip kendi tarafına geçti ve sürmeye başladı. Bende kafamı koltuğa yaslayıp onu izliyordum, gerçekten çok yakışıklıydı.

"Daha fazla bakacak mısın?" dedi Timur sırıtırken, gözleri kısa süreliğine üstümde gezinip geri yola dönmüştü. Ona gülümseyip "Gözlerimi alamadım bir an, pardon" dedim, kafam çoktan uçmuştu. Timur bu söylediğimle kısa ve etkileyici bir kahkaha attı "Seni anlıyorum, bende bazen senden gözlerimi alamıyorum" 

Söylediği sözleri duymadan uykuya dalmıştım.

Timur'un beni nazikçe uyandırmasıyla gözlerimi açtım ve etrafıma baktım. Eve gelmiştik. Gözlerimi ovup ona döndüm ve gülümsedim,

"Gerçekten hayatımın en güzel günüydü Timur, lütfen tekrarlayalım olur mu?" dedim. 

"Zevkle yavrum, bir alo demen yeterli" dedi. Onun bu haline gülüp arabadan indim ve savsak adımlarla eve doğru yürüdüm.

Onunla kendimi çok güzel hissediyordum ama hala sebebini anlayamamıştım.

...................

Selam💞

Umarım bölüm hoşunuza gider

Lütfen oy vermeyi ve yorum atmayı unutmayın🙏

sizleri seviyorum🎀

Kendinize çok iyi bakın

Zengin Çocuk Fakir AdamHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin